O Benim...

6K 526 59
                                    


Kendine gel!
Seni orada bekliyorum.

       Özdemir Asaf




Zelal, giden arabanın ardından içini saran sıkıntıyla ve ne olduğuna anlam veremeyerek bakmıştı. Derin bir nefes alarak okul binasına yönelmişti. Anfinin kapısına geldiğinde ilk dersinin boş olduğunu hatırlamış, sıkıntıyla nefesini vererek kantine gitmişti. Günlerdir yaşadığı şeyler onda akıl bırakmamıştı.

" Oturabilir miyim? "

Zelal, duyduğu ses ile başını Azad'ı düşünmemek için kaçış yolu olarak düşündüğü kitaptan kaldırarak sesin sahibine bakmıştı. Yüzüne yayılan gülümsemeyle Hazar'ın daha önce kim olduğunu söylendiği Rojda'ya görmüştü.

" Tabi oturabilirsin. "

" Derse girmiyor musun? " demişti genç kız gülümseyerek Zelal'in karşısındaki sandalyeye otururken.

" Dersim yok. Tanışalım mı? Ben Zelal. " diyerek elini uzatmıştı aynı gülümsemeyle karışılık vererek.

" Rojda. "

" Memnun oldum. "

" Ben de. Aslında seni tanıyorum. " demişti genç kız yüzünde kocaman gülümsemeyle. " Halam sizin köyde yaşıyor. Bir kaç defa seni görmüştüm. "

Zelal, yüzünde solan gülümsemesiyle genç kıza bakmıştı. Yaşadığı şeylerden sonra ne o köyü ne de o insanları duymak istemiyordu. Hasip onu rahatsız etmeye başladığında, annesinin ve babasının hayatta olduğu zamanlarda sürekli yanlarında olan bir kaç komşusundan yardım istemiş ama karşılığında hüsranla karşılaşmıştı.

" Yanlış bir şey mi söyledim? " demişti genç kız Zelal'in düşen yüzünü gördüğünde.

" Yok hayır. "

"  Yalnız hiç değişmemişsin, yüzün aynı. Yurtta mı kalıyorsun? "

" Hayır. " diyerek derin bir nefes almıştı Zelal. Kararsız kalsa da; " Olanları duymuşsundur, o günden sonra Mirza ağa kardeşim ile konakta kalacağımızı söyledi. Kardeşimle beraber Şiyar konağında kalıyoruz. " demişti.

" Halam anlatmıştı. Zorla güzellik olur mu canım? İstemiyorum diyorsun, anlamıyorlar! Allah'tan kardeşin seni onun elinden kurtarmış. Ya alıp seni başka yerlere götürseydi? Üstelik sevgilin de var. "

" Sevgilim mi? " diyerek şaşkınca genç kıza bakmıştı Zelal.

" Evet dün seni okula bıraktı ya. "

" Hazar mı? "

" Evet Hazar Şiyar. "

" Hazar, benim sevgilim değil ki! "

" Değil mi? Ee dün çok samimiydiniz, ben sevgili olduğunuzu düşündüm. "

" Hazar sadece arkadaşım. Ötesi olamaz. "

Genç kız duyduğu şeyin mutluluğu ile gülümseyerek Zelal'e bakmıştı. Bir kaç saniye sonra kitaplarını alarak yerinden kalkmış;

" On dakika sonra dersim var sonra görüşürüz, sana iyi dersler. " diyerek yüzümden gitmeyen gülümsemeyle Zelal'in yanından ayrılmıştı.

Zelal, yüzüne yayılan gülümsemeyle bakmıştı giden Rojda'nın arkasından. Konuşmasından ve sesindeki tınıdan neden yanına geldiğini çok iyi anlamıştı. Hazar söylediği şeyde haklı çıkmış, Rojda aralarında bir şey olduğunu düşünerek ağzından laf almaya gelmişti.

Başını iki yana sallayarak bakışlarını önünde açık olan kitaba çevirmişti ki gördüğü kişi ile kaşlarını çatarak başını tekrardan kaldırmış, yanına gelen kardeşine bakmıştı.




***********



Azad, dakikalardır oturduğu koltuktan tüm bedenine yayılan gerginlikle daha fazla oturamamış, odada dolaşmaya başlamıştı. Geceden beri kendini zor engel olmuş, Zelal'i okula bıraktıktan sonra soluğu hapishanede almıştı. Açılan kapı ile beraber düşüncelerinden sıyrılarak kapıya dönmüştü.

" Azad bey, çok kalmazsak iyi olur. Ben, dışardayım. " diyerek hapishane müdürü Azad'a bakmış, kapıdaki gardiyanla beraber dışarı çıkmıştı.

Azad, gözlerini bir an bile olsa karşısında duran adamdan çekmeyerek, cevap olarak müdüre başını sallamıştı. Ardından sakince derin bir nefes almış, kalktığı koltuğa geri oturmuştu.

" Otur. "

" Hayırdır Azad Şiyar? "

" Otur Hasip! "

" Emrin olur ağam! "

" Nasıl burada rahat mısın? "

" Rahatım ağam da, gelişinizi neye borçluyum? Aa dur tahmin edeyim. Zelal için geldin! Bildim mi? "

" Bak Hasip, bu hayatta benim için en değerli şey ailem. Ve biri ailemden birinin canını dahi sıkarsa, ben de onun canını sıkarım. Gerekirse canını alırım! "

" Ailen? Zelal ne zamandan beridir aileden biri oldu? Yoksa abi kardeş onu kapatmanız yaptınız da, aileden biri mi oldu? "

Azad, duyduğu şey ile öfkeyle yerinden fırlayarak Hasip'in ne olduğunu anlamasına fırsat vermeden yumruğunu yüzüne indirmişti.

" Seni öldürürüm lan! " diyerek ardı ardına yumruk atmıştı.

Birileri kollarından tutarak engelleyene kadar kendini kaybetmiş, deli gibi Hasip'in yüzü kanlar içinde kalıncaya kadar öfkeyle yumruk atmıştı.

" Yalan mı küçük ağa? Kapatmanız yapmadınız mı? Ama ne yaparsanız yapın, o benim anlıyor musun? Benim! Onu ilk ben gördüm. Ben sevdim. Ben dokundum. "

" Lan! " diyerek öfkeyle onu tutmaya çalışanlardan kurtularak tekrardan yumruğunu Hasip'in yüzüne indirmişti. Çok öfkeliydi. Duyduğu aklını kaybetmesine neden olmuştu âdeta.

" Azad bırak! "

Azad, kollarını ona sararak engellemeye çalışan abisinin sert tutuşundan kurtulmaya çalışmıştı. Fakat odaya giren gardiyanlar Hasip'i yerden kaldırıp götürünceye kadar Mirza zor da olsa kardeşini tutmuştu.

" Kendine gel Azad! Ne yapıyorsun böyle? "

" Az bile yaptım o şerefsize! "

" Kendine gel Azad! Gidiyoruz hadi. " diyerek öfkeyle Azad'ı kapıya doğru itmiş, yardımcısı Adem'e dönerek; " Sahip çık! " demişti. Ardından müdüre dönmüş; " Olanlar için kusura bakmayın! İyi günler. " diyerek odadan çıkarak öfkeyle attığı her bir adım ile kardeşinin ardından gitmişti.

Kahvaltıdan sonra şirkete gittiği sırada Azad'ın hapishaneye gittiğini öğrenmiş, neden oraya gittiği merak ederek vakit kaybetmeden hapishaneye gelmişti. Azad'ın neden bu kadar öfkelendiğine ve neden Hasip'i görmek istediğini anlam verememişti.

" Çabuk açıklama yap Azad! " demişti Mirza öfkeyle arabasına binen Azad'ın açtığı kapıyı sinirle kapatarak.

" İşim var. Gitmem gerek. "

" Burada ne işin vardı dedim Azad? "

" Abi! " diyerek elleri ile yüzünü kapatarak derin bir nefes almış; " O şerefsiz Zelal'i tehdit ediyor. Bunun için buraya geldim. Oldu mu? "

" Nasıl tehdit ediyor? Sana kim söyledi? "

" Kimin söylediğinin ne önemi var? "

" Neden bu kadar öfkelendin peki? Yüzü tanınmaz hale gelmişti! "

" O şerefsiz Zelal'i kaçırmaya çalışmadı değil mi? Ona doku- " diyerek susmuştu Azad. Getireceği cümlenin sonu canını fazlası ile yakmıştı. Gözlerinin dolmasına engel olamayarak arabasının kapısını açmıştı.

" Azad bekle! " diyerek Mirza engel olmaya çalışmışsa da, Azad arabasına binmiş, motoru çalıştırarak hızla oradan uzaklaşmıştı.










Sevgiler 💕

Serçe Kuşu...✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin