Yazdığım en uzun bölümdü sanırım vuhuuu 💫 Evet arkadaşlar değerli okurlarım yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım.. Tahminleriniz ve gidişat hakkında yapacağınız her yorum benim için çok önemli, hepsinide dikkate alıyorum. Sizleri seviyorum, keyifli okumalar dilerim 🤗❤️
Aldığı haberle bayılan Nisanı, ailesi apar topar hastaneye götürmüştü. Kemalden gelen haberle yıkılan aile Nisana ve bebeklere bir şey olmasını kaldıramazdı. Herkes şaşkın, üzgün en çok da çaresizdi. İki yavrucak daha doğmadan yetim gencecik yaşında Nisan dul kalmıştı. Her şey berbat haldeydi. Nisan üniversitesini bitirmiş olmasına rağmen, çalışmıyordu. Gebeykende kaç ayına kadar çakışacaktı? Bebekler doğunca nasıl bakacaktı? Neyle geçineceklerdi? Yaşlı adamın kendine ait evi bir de onlara yeten emekli maaşı vardı. Zar zor da olsa kızına torunlarına bakardı. Her şey sapa sarmıştı. Kimse ne diyeceğini, ne düşüneceğini bilmiyordu. Tek temennilerinin böyle bir şey olmamasıydı.. Herkesin gözü yavaş yavaş kendine gelen Nisandaydı. Uyanınca ne olacaktı hiç biri bilmiyordu.
Nisan..
Üzerime yıllar çökmüş, hayallerim, umutlarım yıkılmıştı. Bende bu enkaz altında kalmış, yorgun ve ölü biriydim. Gözlerimi aniden açıp ilk aklıma gelen bebeklerime dokunmak olmuştu. Başımda bekleyen babama, anneme, Tuğçeye baktım. Hepsi ağlamaktan kötü görünüyordu. Kemalin acısı içimde tap tazeyken bana emanetleri, bebeklerime bir şey olmasından korkuyordum. Yaşayamazdım.
"Bebeklerim? O-onlar?"
"Şşş, merak etme annecim. Çok iyiler, çok sağlıklılar. Sadece annelerinin üzülmemesi stres yapmaması gerekiyormuş bu onları tehlikeye sokabilirmiş bebeğim."
"Anne nasıl? Kemalden haber var mı? Şaka falan deyin bana yalan deyin. Yaşıyor deyin anne."
"Bebeğim sabaha kadar uyudun kahvaltını et birliğe gitmemiz gerekiyor annecim."
Annemin dolu gözleri ve titrek sesiyle hiç bir şey söyleyemedim. Ağlayamıyordum. Nemrut gibi kalakalmıştım. Bir şeylerden hıncımı almak, bağırmak istiyordum. Sessiz sedasız ayağa kalktım. Serumu kolumdan çekip peçeteyi bastırdım. Annemlerin odadan çıkmış olmasıda en iyisiydi. Üzerimi giyinip eve geçecektim.
❄️❄️
Annemin başıma örttüğü siyah örtüyle durdum. Ben oraya kocamı gömmeye değil onu almaya gidiyordum. Benim kocam yaşıyordu. Hissediyordum..
İçeri girdiğimizde üniformalı askerler, rütbeliler bize bakıyordu. Rütbelerinden bir şey anlayamadığım adam bize geldi."Hoşgeldiniz Üstteğmen Korkmaz Yılmaz. Eşiniz Kemal şehadete kavuşmuştur. Allahtan rahmet sizlere sabır dilerim."
O kadar resmi konuşuyordu ki, sanki bir çöptü. İnsanın içi acımaz mıydı? Yavaşça ilerledim. Türk bayrağına sarılı tabutu görünce daha fazla metanetimi koruyamadım. Koşarak sarıldım. Gururla çektirdiği üniformalı fotoğrafı vardı. MİT daha tehlikesiz demişti o yüzden eğitimini alarak görevini istemiş uygun görülmüş MiTe alınmıştı. Yalan mıydı?
"Kemalim kalk, nolur beni bırakma. Gitmezsin ki sen beni bırakmazsın. Evlatlarım seni görmediler aen onları hissedemedin. Bırakma bizi Kemal yalvarırım."
Haykıra haykıra ağlıyor tabutuna sarılıp öpüyordum. Herkes ağlıyordu. Tuğçe abisine ayrı yakarıyor ben ayrıydım. Arkamdaki dağım, gücüm, kuvvetim, hayat arkadaşım, sevdiğim gitmişti. Onu benden kahpece almışlardı. İşkence etmişler miydi? İçlerinde mi yakalamışlardı?
Beni tutam askerleri ittim.
"Allah rızası için bırakın beni, nolur yalan deyin. Yaşıyor diyin. Her şeye razıyım bolur nefes aldığını söyleyin bana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIFIRDAN
Teen Fictionİki adam bir kadın.. Biri sevdam diğeri sevdalanan.. Biri beyaz, biri siyah.. Ben Nisan geçmişinin gizemiyle geleceğinde boğuşan.. Bir kadının yüreği bir adama aittir. O adam oraya bir kere girer, orada yaşar. Sevilmek isteyen adam ne kadar zorlars...