-Adam sen ne yaptınnnn!!! dedi kuşkulu bir ses. Telefon kulağımda öylece bekledim, çünkü diyecek bir şeyim yoktu. İlk defa bu denli ciddi bir yalan söylüyordum. Bunun vücuduma salgıladığı adrenalinin verdiği inanılmaz hızdaki kalp atışlarım ile Stefan ı dinliyordum...
-John la birliktemi oldun ? Adam !!
Diyecek bir şeyim yoktu. Hayır John ile birlikte olmamıştım fakat Stefan ile Ashley in bana oynadığı alçakca oyundan sonra hayır Stefan seni seviyorum diyemiyordum. Kulağımdan biraz olsun uzaklaştırdığım telefonu tekrar yaklaştırarak;
-Evet. John ile mükemmel bir gece geçirdik.dedim.
Bunu derken içimden sanki bir şeyler eksilmiş gibiydi. Bu eksilen duygularıma bir isim veremiyordum. Evet, ! Onlara bir isim bulamıyordum. İyilik mi ?, Mutluluk mu ?, Sadakat mi? hangi olumlu duygumdu içimden eksilen... Yoksa, yoksa... İçimden eksilen şey bir duygu değil BENLİĞİM miydi ? Telefondan anladığım kadarıyla öfkeli, kuşkulu bir o kadar da titrek bir ses;
-Bunu yapmış olamazsın Adam ! Sen bu değilsin ! Bunu yapmış olamazsın !!!
Onun canını yakmak istiyordum. İçimdeki karanlık bir anda geri döndü. ONLAR geri döndü ! Ve içime herşeyi yakıp, kül edebilecek bir intikam ateşi yakarmışçasına her hücreme, vücudumun her noktasına intikamın o soğuk, kibirli ve insanı yalnız bırakan tadını ve körlüğünü sokarmışçasına beni uyardı. İçimdeki bütün iyiliklerden beni soyutlarmışçasına uyardı... Telefona döndüm ve ;
-Evet Stefan yaptım. dedim ve bir kahkaha attım. Çokta zevkliydi. İnanılmaz eğlendim ve zevk aldım. Tıpkı senin Ashley ile yaptığın gibi...
******************
John uyanmadan telefonunu bırakmalıydım. Elimi kapının kulpuna koyduğumda. Duraksadım ve kendime bir baktım. Hemen duruşumu dikleştirdim, sesimdeki kederi ve hüznü yutkunarak silmeye çalıştım, yüzüme sahte bir gülümseme ekleyip kapının kulpunu aşağı doğru indirdim. Ses çıkarmamak için parmak uçlarımda duruyordum ve kapıyı oldukça yavaş bir şekilde itmeye başladım. Kapı yavaş yavaş aralanırken bir anda karşımda beliren John ile karşılaştım. Bakışlarında ve gözlerinde dün geceki samimiyetten ve şefkatten eser yoktu. O mavi derinliklerinde boğulmak istediğim gözleri şuan oldukça korkunçtu. Sanki bir saniye daha baksa beni soğuk buzların içine hapsedecekmiş gibi... Oldukça sinirli bakıyordu. Yani en azından bakışlarından ve o derin mavi bakışlarını destekleyen çatık kaşlarından bu anlaşılıyordu... Korkuyordum.... Evet John dan korkuyordum... Onun bana yapabileceklerinden korkuyordum. ama bu sefer haketmiştim !! Bu yaptığım şey gerçekten edepsizlik ve terbiyesizlikti. Hatta daha da öte bir şeydi. Keşke her zaman dün geceki John olabilseydi... O şefkatli John olabilseydi... Fakat bu seferki öfkesini sonuna kadar hakediyordum...
******************
John un yüzüne bakamıyordum. Bu yüzden kafamı yere eğmiştim. Uzun bir süre bana baktıktan sonra. Ellerini uzattı, tanrım buz gibiydi, çok soğuktu adeta öfkesini içinde soğutmuş ve bedenine nüksettirmişti. Çok korkuyordum... Korkudan titreyen başımı elleriyle kavradı ve kaldırdı. Kafamı iki elinin arasına alarak soğuk ve umursamaz yani klasik John ses tonuyla;
-Konuşman bitti sanırım ?!
-Özür dilerim John! Çok özür dilerim... B-Ben biliyorum yaptığım şey asla affedilemez bir şey. İstiyorsan buradan hemen gidebilirim. Hemen telefonunu aldığım yere bıraktım ve yerde duran çantama uzandım odadan çıkmaya hazırlanıyordumki;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Eşcinsel...
Novela JuvenilAşk, nefret , kıskançlık ve hırs en güçlü duygulardır. Aşk ile nefret arasında ince bir çizgi vardır çünkü hiç bir insan aşkın o güçlü hissini kalbinde yaşamadan kimseye karşı nefret de besleyemez. Bu hikayemde size bu duyguları yaşatmaya çalışacağı...