1| Karşılaşma

16.1K 407 200
                                    

Hadi bakalım. Başlıyoruz!

Tarih atmayı unutmayın.

***

Evde koltuğa yatmış, dondurma kaşıklıyordum. Ailem vefat etmişti. En yakın arkadaşım Öykü'yle yaşıyorduk. Varlıklı ailelerden geliyorduk. Ama kesinlikle insanları hor gören, şımarık insanlar değildik.
Ben hem televizyon izleyip hem dondurma yerken Öykü pat diye içeri girdi.

"Çok yoruldum ya!" dedi. Koltuğa kendini attı.

"Bir şey olmaz. İşleyen demir ışıldar." dedim. Dondurmamın dibini çıkarmaya çalışıyordum.

"İrem hanımcığım, herkes sizin gibi götünü devirip yatmıyor. Yardıma gelsen ölür müydün?"

"Kusura bakma tatlım. Sünger bob varken gelmemi düşünmüyordun heralde? Hem ben niye geleyim ki? Sevgilin karşı daireye taşınıyor sende ona yardım ediyorsun. Ben sizi rahatsız etmemek için gelmedim."

"He he."

"Tamamen yerleşti mi?"

"Evet. Kızım bide ev arkadaşı varmış. Ulaş."

"İyi. Canı sıkılmaz işte."

"Gidelim mi?"

"Benim işim var. Sen git istersen."

"Ne işin varmış senin?"

"Markete gideceğim. Dolapta zeytin kasesinden başka bir şey yok."

"Tamam. Ben bi duş alayım. Giderim."

"Bende çıkıyorum."

Üstüme hızlıca bir şeyler giydim. Para alıp evden çıkmıştım. Hava güzeldi. O yüzden arabayla gitmek yerine yürümeyi tercih ettim.

Markete girip bütün eksikleri aldıktan sonra kasada sıra beklemeye başladım. Ama öküzün biri sırayı umursamadan en öne geçti. Tabiki durumuyum ben?

"Beyefendi sıra var yalnız!"

"Görüyorum."

"Bence görmüyorsunuz."

Sırıtarak arkama geçti. Çok dibimdeydi ve nefesini ensemde hissedebiliyordum. Rahatsızca kıpırdandım. Ben adım attıkça o dibime giriyordu.

"Beyefendi dibimde durmasanız olmuyor mu?"

"Dibinizde değilim."

Gözlerimi devirerek önüme döndüm. Şükürler olsun ki sıra bana gelmişti. Sapık ya! Sonra o öküzün yanına biri geldi.

"Ulaş!"

"Mert?"

"Hangi rüzgar attı seni buraya?"

"Buraya yerleştim."

Demek öküzün adı Ulaş'tı. Aman canım banane. Ben paramı ödeyip çıktım.

Eve geldiğimde mutfaktan Sinan ve Öykü'nün sesleri geliyordu. 2 yıldır sevgiliydiler.

"Kolay gelsin."

"Hoşgeldin İrem."

"Hoşbuldum. Sende hoşgeldin. Ne yapıyor sunuz?"

"Acıktık. Yemek yapacağız ama bil bakalım ne eksik?"

"Malzeme. Olabilir mi?"

"Sen ne zeki bir insansın böyle."

"Gerizekalı." Elimdeki poşetleri onlara verdikten sonra konuştum.

"Benim dersim var, görüşürüz."

"Yemek yemeyecek misin? Ulaş'ta markete gitmiş, gelir birazdan."

"Okulda atıştırırım bir şeyler. Size afiyet olsun."

"Tamam görüşürüz."

Evden çıkıp babamdan bana kalan arabaya bindim. Sinan'ın ev arkadaşının ismi de Ulaş'tı. Yok canım. Dünyada bir tane mi Ulaş var?

Binadan içeri girdim ve sınıfa gittim.
2 saatlik ders sonrası telefonuma mesaj geldi. Öykü'dendi.

"Her zaman ki masadayız. Gel."

Onlarında dersi olduğu için okula gelmişlerdi. Hepimiz üniversite 3. Sınıf okuyorduk.

Telefonuma bakmaya devam ederken birine çarptım. Kitaplarım ve telefonum yere düştü. Onları topladım ve kafamı kaldırdım. Bu marketteki öküz değil miydi?

"Yok artık ya! Yine mi sen?"

"Kızım sen beni takip mi ediyorsun?"

"Ne takip edicem seni be!"

"Sakar olduğun yetmiyormuş gibi çirkefsin de."

"Sensin çirkef! Öküz!"

"İşim gücüm var. Seninle uğraşamam."

"Çok üzüldüm. Keşke biraz daha kalsaydın(!)"

Yüzüme doğru yaklaştı.

"İstersen numaramı verebilirim?"

"Sapık!"

Hızla yanından gittim. Bizimkilerin yanına gitmeden önce lavaboya uğradım. İşlerimi hallettim ve bizimkilerin yanına gittim. Bahçedeki masada oturuyorlardı. Ama arkası dönük biri daha vardı.
Yaklaşınca gördüm. Öküz yine burdaydı.

Beni görünce ayağa kalktı. Aynı anda konuştuk.

"Yine mi sen?"

***
Nasıl olmuş ?

MÜPTELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin