Arkadaşlar bölüme geçmeden önce kısa bir şey söylemek istiyorum. Hepinize desteğiniz için teşekkür ederim. Emek hırsızlığına göz yummadınız. Allah hepinizden razı olsun.
Hakkınızı helal edin vaktinizi çaldım.
⭐
Hissizlik... Boğazında oluşan o yumru. Sanki birisi boğazını sıkıyormuş gibi nefes alamıyordu. Zihni duygularını tartamayacak kadar örselendiği için hissetiği şeyi o da bilmiyordu. Sağa sola volta atan düşüncelerinin arasında, derin bir nefes almaya çalıştığında, iğne batıyormuş gibi oluyordu.
Sessizce akan gözyaşları, hızla inip kalkan göğsüyle sessizce yolun bitmesini bekliyordu. Arabaya bindiğinden beri konuşmamış, nefes dahi alamamıştı. Öykü'nün de ondan farkı yoktu. Büyük bir soğukkanlılıkla arabayı sürüyordu. İki genç kız hiç konuşmamıştı. Sadece motor sesi geliyordu.
Sonunda hastanenin önüne gelebilmişlerdi. Öykü'nün dediğine göre ameliyata almışlardı. Arabadan hızla inip yukarı çıkmaya başladılar. Ameliyathanenin önüne geldiğinde Sinan dolu gözleriyle Öykü'ye sarıldı. Öykü sevdiğinin sırtını yumuşak bir şekilde sıvazlarken, İrem'in tek düşündüğü Ulaş'ın durumunun nasıl olduğuydu.
"Nasıl? İyi mi?" diye sordu İrem telaşla. Ağlıyordu hâlâ.
"Bilmiyorum, ameliyatta hâlâ."
Sinan sıkıntıyla elini saçlarına daldırdı. İrem kendi kendine fısıldadı.
"Hadi sevdiğim, çık gel yine."
İrem kızgındı. Kırgındı. Hatta nefret ediyordu. Ama nefret ettiği kişiye delicesine aşık olması onu derin bir çıkmaza sokuyordu. Neden iki duyguyu da aynı anda yaşıyordu ki? Sonra düşündü. Ya ordan çıkamazsa? Ya İrem bir daha göremezse? O zaman ne yapacaktı?
Takıldığı bu ikilemden onu sadece Ulaş çıkarabilirdi. Ama o neredeydi? İçeride yaşam savaşı veriyordu. Kurtulabilecek miydi? Bilmiyordu. Kendi kendine sorduğu soruların cevabının böylesine olumsuz olması onu delirtiyordu. Daha bugün görüşmüşlerdi. Uzaktaydı, ama en azından sağlıklıydı. İyiydi. Ama şimdi? İyi olup olmadığı belli değildi.
İrem ameliyathane kapısının açılmasıyla düşüncelerini bi kenara bıraktı. Hemen hemşirenin yanına koştu.
"Du-durumu nasıl? İyi mi?"
"Kan gerekiyor. A Rh (+)."
"Ta-tamam. Benimkisi uyuyor."
"Gelin benimle."
İrem Öykü'ye baktı. Öykü gözlerini uzunca kırptı. İrem hemşireyle birlikte gitti.
Koltuğa oturduğunda hemşire lastikle kolunu sıkıca bağladı. İğneyi hazırladı. İğne kolunca batınca gözlerini yumdu ve dişlerini sıktı. Hemşire kanı tüplere doldurduktan sonra lastiği çözdü. Meyve suyu ve çikolata verdi.
İrem ameliyathane kapısına geldiğinde Öykü ve Sinan hâlâ bekliyordu. Yanlarına yaklaştı.
1 saat olmuştu. Hiçbir haber yoktu. İrem kafayı yemek üzereydi. Sonra ameliyathanenin kapısı açıldı ve doktor çıktı.
"Ulaş Tuna Astepe'nin yakınları siz misiniz?"
"Evet. Durumu nasıl?" dedi Sinan.
"Ameliyat başarılı geçti. Durumu gayet iyi. İç organlarında hasarlar vardı. Onları hallettik. Sağ kolunda bir kırık var. Alçıya aldık. Normal odaya alınınca görebilirsiniz."
"Teşekkür ederiz." dedi Sinan.
"Allah'ım şükürler olsun." dedi İrem. Ağlamaya başlamıştı yine. Ama bu sefer mutluluktan. Hemen birbirlerine sarıldı 3 genç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜPTELA
Chick-Lit"Beni böyle ortada bırakışını hiç unutmayacağım." Kapak tasarımı bana aittir.