hangi daldan koparmışlar seni bilmiyorum ama yaprakların penceremin kenarında duruyor, rüzgar uçurmasın diye içeri mi alayım yoksa elimdeki kibritle tutuşturayım mı seni
Yemin ederim, şu hayatta o kadar saçma şeyler üzerine o kadar fazla yemin sayıyorum ki tanrı önüme paravan çekse şaşırmam.
Yalan söylüyorum ama yalandan nefret ediyorum.
Ağlamak istiyorum ama ağlamaktan nefret ediyorum.
Sayfa köşesi kıvırmaktan nefret ediyorum ama ayraç da kullanmıyorum.
Chanyeol'den nefret ediyorum ama onu seviyorum.
Hele ki şu son madde var ya, şu Chanyeol'lü olan madde, heh en çok da o ayarlarımı bozuyor. Geliyor yüzüme gülüyor aşığım, sonra tokadı çarpıyor hâlâ aşığım ama parmaklarının kırılmasını istiyorum. Hatta öyle bir psikopatlık derecesindeyim ki parmaklarını bizzat kırayım, sonra da kendi ellerimle sarayım istiyorum. Bana muhtaç olsun ama aynı zamanda ağzıma sıçsın, kafama balyozla girişse 'ne kadar da thor bir beyefendi' diyeceğim bir türden ilişkimiz var şu adi Chanyeol'le. Bu arada, kafama balyozla vurmadı ama bir keresinde birbirimize sınıfta sıralarımızla girişmiştik. Ciddiyim, herifin üstüne sandalyemi fırlatmıştım ve sonra beraber revirde yiyişmiştik. Ağzımız burnumuz yara içinde, patlak dudağındaki kanın tadı ağzıma geliyor ama o dudaklarındaki ekşi vişne tadını bastırabiliyor mu? Asla.
Bu anlattığım olaylar geçen hafta yaşandı. Şimdi yemekhanede ayrı masalarda oturuyoruz ama birbirimize dönüğüz. Bacaklarını edepsizce iki yana açmış, sırıtarak elmasını yiyor ve bunları yaparken de tamamen bana dönük; ben ise bacaklarımı kyungsoo'nun kucağına uzatmışım, bacaklarıma masaj yaptırıyorum. Chanyeol gözlerimin içine bakarken Kyungsoo tam da doğru noktayı sıkıyor ve başımı, tamam biraz abartarak, geriye atıp inliyorum. Chanyeol öksürmeye başlıyor, sanırım elma boğazında kaldı ve Kyungsoo ağzımın ortasına vuruyor. "Pezevenksin, Baekhyun."
Biliyorum, kanımda var benim bu şerefsizlik. İçten içe kahkaha atasım gelmiyor değil ama şu dakikalarda Chanyeol'ün su şişesini boğazına kadar dayayışı bana aşırı zevk veriyor.
"Ulan Baekhyun, hâlâ Chanyeol ile neden böyle olduğunuzu anlayamıyorum he. Birbirlerini yumruklarken sevişen çiftler gibisiniz."
Yixing'in dedikleriyle ufak çaplı bir kahkaha atıyorum ve o sırada Chanyeol oturduğu yerden kalkıp bana ilerliyor. Geldi, gelecek, az kaldı, ha gayret.
"Hani bir söz vardır ya," diyorum sakince. "savaşmayın sevişin diye," Ardından bizimkilere dönüp yarım ağız sırıtıyorum. "Biz ikisini aynı anda yürütmeyi seviyoruz. Savaşın da sevişin de."
Sonra Chanyeol tam önümde duruyor. Kot ceketinin üstünde michael jackson rozetleri var. "Beğendim bu ceketi," diyorum. "çalacağım bir ara senden." Omuz silkerek, "Anca rüyanda." diyor ve yakamdan tutup beni kaldırıyor. Ben resmen havalanırken ikimiz de sırıtıyoruz. Herkesin gözü üzerimizde. "Ayaklarımı yerden kesiyorsun, Chanyeollie." diyorum gıcık bir şekilde. Kulağıma yaklaşarak, "Nefesini kesmeyi tercih ediyorum." diyor. Tahrik edici olduğunu inkâr edemem aynı zamanda da sinir bozucu. Sonra beni tekrardan yere indiriyor ve yakalarımı silkeleyip uzaklaşıyor. O an onu fena halde öpmek istediğimi fark ediyorum. Keşke dudaklarına yapışsaydım çünkü yemekte içtiğim vişne suyu beni hiçbir zaman tatmin etmiyor.
🎸
yine saçmmma sapan işlere giriştim kafama esiyor fic yazıp yayınlıyorum sonra kaldırıyorum kafayı yedimxhaueueu
neyse bu oldukça kısa bir fic olacak öylesine yazıyorum siz de öylesine okursunuz veya okumazsınız size kalmış hadi bakiyim :*
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
