Bu hayatta hepimizin çok matrak geçmiş, geçmekte olan ingilizce quizleri olmuştur. Evet, tam da tahmin ettiğiniz gibi o uçuk ingilizce quizlerinden birindeyiz. Sınıflar kelebek sistemiyle karıştırıldığında kimse bizim tayfanın hepsinin, Chanyeol'ün ve Junmyeon'un aynı sınıfa düşeceğini tahmin edemezdi. Bu biraz abartılı bir tesadüf olmuş olabilirdi fakat etrafıma baktığımda resmen beni satarak Junmyeon'un kucağına atlamış boncuklu kuzum, iki sıra ötede oturan Sehun ve Minseok, arkadaki Kyungsoo her şeyi kanıtlar nitelikteydi. Chanyeol henüz sınıfta yoktu ama adı listedeydi ve sadece benim yanım boştu. Evet, hayat bana hareket çekmeye bayılıyordu.
Quizler önümüze konulmaya başlayınca nefes nefese, bir hışımla sınıfa dalan Park Chanyeol hızla yanıma oturmuş ve bir fırtına misali suratıma esmişti. Önündeki quize bakıp bir şey çözemeyeceğini anladığında arkasına yaslanarak yayılmış ve beni izlemeye başlamıştı.
Göz devirerek bitirdiğim kağıdımı onun kağıdıyla değiştirip onunkini de doldurmaya başladım. "Neredeydin?" diye sordum hızla kalemi hareket ettirirken. Eliyle masada ritim tutarak, "Halletmem gereken küçük bir iş vardı." dedi. Bayan Min bizi uyarınca ikimiz de susup önümüze döndük.
Sınavın bitmesine yaklaşık bir beş dakika kalmışken Sehun yavaştan yavaştan kağıdını Yixing'e uzatıyordu ki Bayan Min'in aniden o tarafa dönmesiyle elindeki kağıdı hızla pencereden dışarı çıkarıp sallandırmaya başladı. Bayan Min şaşkınlıkla, "Sehun, ne yapıyorsun sen?" diye onu sorguladığında Sehun otuz iki diş sırıtarak, "Yavrucak en az benim kadar zorlandı, biraz hava alsın dedim, Bayan Min." dedi ve o an herkes gülmeye başladı. Kendimi tutamayıp koca bir kahkaha atarak Chanyeol'e döndüğümde tebessüm ederek zaten beni izliyor olduğunu gördüm. Burnunun ucuna bir fiske atıp önüme döndüğümde yüzümde oluşan garip gülümsemeye engel olamıyordum.
Sonunda quiz bittiğinde ve hepimiz sınıftan döküldüğümüzde Yixing hâlâ Sehun'un yaptığına kahkaha atıyordu. Size anlatmadım ama en son Sehun kağıdını pencereden sallandırırken rüzgar elindeki kâğıdın kaymak gibi kaymasına ve okulun bahçesinde küçük bir tura çıkmasına neden olmuştu. Bayan Min çıldırmış, sınıf gülmekten yerlere yatmış ve Sehun müdiremizin yanına götürülmek üzere dışarı atılmıştı.
Şimdi ise Sehun dışında hepimiz koridorda bahçeye çıkmak üzere ilerliyorduk. Yixing ve Junmyeon tek vücut olmak üzereydiler, Kyungsoo ve Minseok araba markaları üzerine bir tartışmaya girmiştiler ve benle Chanyeol de peşlerine takılmış yürüyorduk. Arada bir çaktırmadan aşağıdan ona bakıyordum ve her bakışımda düşünceli gözüküyor olması kafamı kurcalıyordu. Bazen şap diye, 'kanka biz şimdi neyiz' diye sorasım geliyordu da bu manyak, 'dünya ahiret bacanağımsın' der diye korkuyordum. Sonra oradan Yixing salağı bağırır, 'varsayın uzaydasınız' diyerek ikimizi de ağına düşürürdü.
Bahçeye çıktığımızda Yixing'e bağırarak, "Okuldan kaçıp Bisou'ya mı gitsek?" diye seslendiğimde Yixing arkasını dönüp bana kızgın bir bakış attı ve tekrar önüne döndü. Başta neden trip yediğimi anlamasam da birden aklıma düşen şeyle gülmemek için kendimi zor tuttum. Bugün Yixing'in doğum günüydü ve hepimiz önceden plan yapmıştık. Planımıza göre hiçbirimiz doğum gününü hatırlamıyorduk ve onu Bisou'ya götürüp yaptığımız sürprizi suratına patlatacaktık.
Junmyeon hanzosu elini Yixing'in omzuna atıp onu iyice kendine çekti ve saçlarına elektrikli süpürge misali vakumlamalı bir öpücük bıraktı. "Püsküllü belam, naz yapma hadi kaçalım şu illet yerden." dedi. Yixing hafiften yumuşamaya başladı ve herkes üzerine gidince iki dakikada profesyonel bir okuldan kaçma planı yapıldı.
Okulumuzun öyle herkesin bilmediği, arka bahçenin en köşesinde olan duvarında koca bir delik vardı. Bu delikten geçebilmek için Thor'un Thanos'a çekiciyle uçtuğu türden bir efor sarfetmeniz gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rollerdisco king | chanbaek
Fanfictionhangi daldan koparmışlar seni bilmiyorum ama yaprakların penceremin kenarında duruyor, rüzgar uçurmasın diye içeri mi alayım yoksa elimdeki kibritle tutuşturayım mı seni