Son günlerde içine girmiş olduğum bir maraton vardı ki artık her eve dönüşümde yatağa profesyonel dalış yapıyordum. Junmyeon gittikten sonra Yixing'i günlerce evden çıkaramadık, neyse ki şu an her ne kadar pek mutlu olmasa da aramızda. Bu gece Chanyeol ile son provamızı yapıyoruz. Cumartesi günü, yani yarın final günüydü ve artık her şey bitecekti, ya iyi ya da kötü.
Akşam saatleriyken odamın camından evin önünde bekleyen motorlu oğlana baktım. Motoruna yaslanmış beni bekleyen Chanyeol'e gülümsedim, beni fark ettiği an hoş bir tebessümle karşılık verdi. Uzun süredir ne kavga ne dövüş vardı, sadece birkaç küçük gülümseme konuluyordu ortaya, iki laf iliştirme geçiyor aramızda sonra da tekrardan normale dönüyorduk. Eskiden bu herifle iki medeni insan gibi anlaşmak imkânsız gibi geliyordu fakat şimdi her gün ona daha ne kadar hayran kalabileceğime şaşırıyordum.
Aklımda günlerdir dönüp duran fikri bir türlü atamıyordum. Bazı itirafların gerçekleşmesi gerekiyordu ama bu ne zamana olacak, inanın hiçbir fikrim yok. Hızla evden çıkıp ona doğru koşuşturdum ve uzattığı kaskı başıma geçirmeden önce, "Acilen bir kask daha almalısın." diye mırıldandım. Alaycı gülüşüyle, "Kafamın dağılacağından mı korkuyorsun?" dedi. Dudaklarımı büzüştürüp, "İçi boş olan bir şeyin dağılması benim için bir tedirginlik oluşturmuyor." dedim. Güldü, "Çok fenasın çok." diye sızlandı motora binerken.
Size karşı dürüst olayım, son iki gündür Chanyeol ile prova niyetine diye buluşup zerre prova yapmadan etrafta haylaz haylaz dolaşıyor, bir müddet takılıp evlerimize dağılıyorduk. Yarışmada sonumuzun ne olacağı belirsizdi ama halimden memnun muydum? Evet memnundum, hem de hiç olmadığım kadar.
Meydanda indiğimizde Chanyeol'ün ne zamandır bahsettiği bir cafeye girip oturduk. Anlattıklarına göre harika cheesecakeleri vardı. Cheesecakeler önümüze geldiğinde karşımda saçlarını tamamen geriye taramış, deri ceketli Chanyeol ile önündeki vişneli cheesecake çok mu tezattı ya da inanılmaz uyumlu muydu karar veremiyordum ama muazzam bir manzara olduğundan emindim. Bu arada, cheesecake cidden çok iyiydi.
"Sehunların yaptırdığı park bitmiş, bir gidip bakalım mı?" Sunduğu teklife hayır diyemeyerek sevinçle ayaklandım. Beraber oradan çıkıp sahile doğru yürüdük. Park görüş açımıza girdiğinde buradan bile ne kadar güzel olduğunu görebiliyordum. Hem bir sürü çocuk vardı.
Parka geldiğimizde hepsi dolu olan salıncaklara bakıp dudaklarımı büzdüm. Sanırım bunlara binmek için fazla heveslenmiştim. Bana göz ucuyla bakan Chanyeol'e döndüm. "Ne bakıyorsun bön bön?"
Kaşları çatıldı. "Bakmayayım mı?" Tamam, sinirimi çıkarmak için Chanyeol harika bir alternatifti ama şu an ona bulaşırsam bu parktan ikimizin de cesedi çıkabilirdi. Ne zamandır salıncakta elindeki ayıcığıyla sallanan küçük kıza yaklaştım.
"Merhaba prenses, yıldızları sever misin?"
Chanyeol arkamdan ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyorken kız burnu havada bir biçimde, "Hayır, güneşi daha çok severim." dedi. Sinirle burnumdan solurken, "Tamam çekil o zaman da abin biraz sallansın. Bu salıncaklar yıldızlara daha yakın olabilmek için varlar, tamam mı? Güneş varken gelip binersin." dedim kız çocuğunu indirmeye çalışırken.
"Hayır, inmek istemiyorum. Bıraksana beni!" Küçük kız ağlamaya ve yerinde tepinmeye başladığında, "Sabahtandır sallanıyorsun, çekilsene be bücürük!" diye bağırdım ve işte orada kayışlar koptu. Arkadan Chanyeol ismimi bağırarak koluma yapışırken başka bir kalın sesin, "Ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" diye yükselişini duydum. Sonra eğer halisünasyon görmediysem Kim Jongin gelip salıncaktaki kızı kucağına aldı, o sırada bana sert ve hesap sorarcasına bakışlar atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rollerdisco king | chanbaek
Fanfictionhangi daldan koparmışlar seni bilmiyorum ama yaprakların penceremin kenarında duruyor, rüzgar uçurmasın diye içeri mi alayım yoksa elimdeki kibritle tutuşturayım mı seni