Dün gece Chanyeol evden resmen kaçmışken kapının önünde sürünen Yixing'i omzuma alıp aşağıya inmiş ve gördüğüm manzarayla kendimi striptiz kulübünde gibi hissetmiştim çünkü Minseok elaleme kucak dansı yapıyordu. Herkesi toparlayıp uyuttuktan sonra kahve yapıp cam kenarında oturmuş, tüm geceyi orada geçirip uyuyakalmıştım.
İşte bu yüzdendi sövmelerimin sebebi çünkü her yerim tutulmuştu, ayrıca okula gitmemiz gerekiyordu ve canım arkadaşlarım yattılar mı kış uykusuna uyurlardı. Tek çare televizyondan son ses müzik açmak olduğu için kankalarımın paldır küldür uyanmalarına ve kökenlerime kadar sövmelerine sebep oldum. Sonuç olarak tıpış tıpış kahvaltımızı yapıp okulumuza geldik.
Her zaman oturduğumuz köşede çimenlere yayılmışken canım arkadaşlarım hâlâ dün gecenin getirdiği hangover hallerinde olduklarından ilk iki derse girmedik. Ben Yixing'in karnına uzanmış, gökyüzünü izlerken okulun cidden inanılmaz sıkıcı olduğunu düşünüyor ve Chanyeol'ü gün boyunca görmemeyi umuyordum.
"Öbür ders Bayan Kim'in ve cidden girmek istemiyorum." diyerekten sessizliği dağıtan kişi Kyungsoo oldu. Bayan Kim'i hiçbirimiz sevmiyorduk. Bir keresinde derste konu düşünce özgürlüğüne geldiğinde Kyungsoo ayağı kalkıp bu konu hakkındaki fikirlerini beyan etmişti ve ciddiyim, hayatımda duyduğum en muazzam ve mantıklı konuşmaydı. Gençlerin fikirlerinin zerre önemsenmediği, kadınlara söz hakkı verilmediği bu dünyanın asla adil olmadığını uzun bir konuşmayla anlatmıştı Kyungsoo ama Bayan Kim'in yaptığı tek şey burnunu kırıştırmak ve kadınların söz sahibi olması gerektiğini erkekler varken saçma bulduğunu söylemek olmuştu. Bayan Kim, hem bir kadın hem de bir öğretmen olarak, hemcinslerine de meslektaşlarına da hakaret olarak dünyaya gelmişti sanki.
Aslında bir nevi yaptıklarıyla Kyungsoo'nun tezini tamamiyle onaylamış bulunmaktaydı. Kyungsoo, yetişkinlerin veya statülerini tüm insanlıktan yüksek gören insanların gençlerin aklında dönenlere asla önem vermediğini, bu yüzden yeni neslin boş gelip gittiğini söylemişti ve haklıydı da. Bunun üzerine Bayan Kim, gençlerin düşüncelerinin geri ve önemsiz olduğunu söylerek Kyungsoo'nun örnek vermesine gerek bırakmadı.
Akranlarım kendilerini gereksiz, vasıfsız ve önemsiz olarak görüyorlar çünkü sürekli dilimize vurulan lanet bir kilit, bileklerimize vurulan kelepçeler var ki konuşmamız da hareketimiz de imkânsız kılınsın. Kimse bize danışmıyor, kimse fikirlerimizi önemsemiyor ama lafa gelince her şey gençlik için yapılıyor. Gençliğin sözüne bakılmadan gençlik adına adımlar atarak bizleri felakete sürüklüyor ve bu da yetmezmiş gibi bu kaosun sebebi olarak bizi belliyorlar. Bizim sorumsuzluğumuz, gamsızlığımız, ahlaksızlığımız ve akılsızlığımız öne sürülüyor. Madem ortada gençlikle ilgili bir problem var, o zaman bu yetişkin sürülerinin büyüklerimiz olarak bize yol vermeleri, yanlışlarımızı düzeltmeleri gerekiyor, değil mi? Hah, işte bunu unutun çünkü bu dediklerimi bir yetişkine söylediğiniz an size, "Bizim derdimiz başımızdan aşkınken sizin derdinize mi bakacağız bir de." diyecektir. Bu durum fena sinirlerimi bozuyor ve her dilime kilit vurduklarında canımın acıyacağını bile bile parçalıyorum o kilidi çünkü susarsam felakete boyun eğmiş olurum ve hayır, hoşuma gitmeyen şeylere boyun eğecek bir yapım yok. Bir eli bükemiyorsam öpeceğime tükürürüm.
"Ben de nefret ediyorum o kadından." diye tısladım sinirle. Öbürleri de bize hak verirken bu iki derse girme fikrini de dama atıp spor salonuna sürü gibi girdik ve inanın bana, o meşhur ergen dizilerindeki gibi Park Chanyeol'ü üstüne yapışmış bir tişört, sırılsıklam saçlar ve nefes nefese kalmış bir biçimde basketbol oynarken görmeyi beklemiyordum.
Dün geceden sonra basketbol oynayan arkadaşlarıma katılmayıp tribüne geçtim ve sızlayan vücudumla baş etmeye çalıştım. O sırada gözlerimi Chanyeol'den ayırmıyordum tabii. Her sporda iyi olduğu inkâr edilemezdi ve bu beni sinir ediyordu çünkü ben hapkido dışında bir bok beceremiyordum. Chanyeol okkalı bir üçlüğü potaya yuvarladıktan sonra mola işareti verdi ve takım dağıldığı anda gözleri beni buldu. Yuh, daha beni görmemişti bile ve varlığımı falan mı hissetmişti acaba. İçim korku ve heyecanla titrerken dün geceden eser göstermeyerek sırıta sırıta demirlerden atlayıp yanıma geldi. Yayılarak yanıma oturup tek kolunu omzuma attığında kusarmış gibi bir ses çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rollerdisco king | chanbaek
Fanfictionhangi daldan koparmışlar seni bilmiyorum ama yaprakların penceremin kenarında duruyor, rüzgar uçurmasın diye içeri mi alayım yoksa elimdeki kibritle tutuşturayım mı seni