~1~

8K 218 39
                                    

Merve

Değişik bir sınavın ardından geldiğim okulda kendime uygun birilerini bulmayı beklerdim. Uygunluk kavramı değişkendi. Kendime çok da güvenim olmadığı için karşımdakinden de çok iyi olmasını beklemezdim, beklesem bile ona adım atmazdım çünkü hak etmediğimi hissetmem bir gerçekti.

Okulumu sevmemiştim çünkü ben ki yanımda biri olmadan dışarı bile çıkamayan Merve, sırada yalnız oturacaktım ha? Pek mümkün bir şey gibi gözükmüyordu. Ama her şey gibi buna da alışmıştım. İlk senemiz İngilizce hazırlıkla geçtiği için çok da yoğun bir yıl yaşıyor olduğumu söyleyemezdim. En azından, ders bakımından.

Duygusal olarak çöküntüde olduğum bu dönemde hem arkadaşlarımdan ayrılmak, hem de sevilmemek beni daha da kötü etkiliyordu. Okula gitmek istemiyordum. Ne kadar tuhaf bir zaman diliminde olsam da "Buna da şükür." diyordum çünkü kendimi sevmek veya sevdirmek için hiç de geç değildi.

Sınıfta ilgi manyağı insanlar yoğunluktaydı. Onlarla uğraşmaya gelmezdi çünkü seni öldürürlerdi. Yavaş yavaş yaptıkları için fark etmezdin belki ama farkına vardığında onlar sıkılmış olurlardı, sen de kimsesiz kalmış. Bana da aynısı olmuşta lakin bundan önce size birini tanıtmak istiyorum.

Ezgi. Onu Kuran kursu vesilesiyle tanımam biraz ironikti ama bunu umursamayı çoktan bırakmıştım. Daha önemli şeyler vardı, daha homofobikliğin tanımını bilmeden içinde "Homo" geçtigi için "Hayır, hayır değilim ben öyle!" diyen biriydi. Düşündüğünüz gibi çok salak da değildi. Sadece bencil ve erkeksiydi. Beni ona çeken şey de tam olarak buydu.

Erkekleri oldum olası hiç sevmezdim. Onlarla anlaşamadığım bir gerçekti ve ben bunu inkar etmiyordum. Onun kişiliğini bilmeden önce görünüşü yüzünden ona "Harika" yorumunda bulunmak da benim salaklığımdı. Erkeksi kızlara hep özenmiştim ve onlarla birlikte olmak, bana bir erkekle birlikte olmaktan daha cazip geliyordu. Kafam yaşım gereği cinselliğe pek basmazdı. Benim istediğm başımı yaslayabileceğim biriydi, Benim istediğim beni her zaman destekleyecek biriydi. Ama ben sanırım yanlış kişiyle zaman kaybediyordum.

Onda var dediğim hiçbir şey aslında yoktu. Tensel temas severdim ve o, bu yüzden bana sapık derdi. Ama o sınıfta ağır abi olarak adlandırlıdığı için kimse ona sataşamazdı. Olan hep bana olurdu. Ben de çıtı pıtı biri değildim her yaz yaptığım sporlar nedeniyle oldukça geniş omuzlarım vardı. Bunun yanında, siyaha çalan gözlerim, yine siyaha yakın ayrıca kâkülle tamamlanan saçlarım, beyaz tenim, hafif çekik gözlerim, kıvrımlı vücudum ve uzun diyebileceğim boyumla ortalama biriydim işte. Fakat onun tam tersi sayılabilirdim.

Açık mavi kısık gözleri, dalgalı koyu sarı ayrıca ense tıraşlı saçları, uzun boyu ve kumral teniyle Yunan Tanrıçalarına benziyordu. Ya da Tanrı demeliydim sanırım.

  Bana görünüşün önemli olmadığını ögretmişti. Sadece ona yakın davranmamam onu işgillendirmiş olacak ki olanları kendi anlamıştı. Bana gelip "Benden mi hoşlanıyorsun?" dememişti belki ama arkadaşları dolayısıyla ögrenmişti.

Ezgi ile evlerimiz çok yakın olduğu için aynı servise biniyorduk. Okulun yaklaşık ikinci ayında yine aynı servisle eve dönüyorduk, onun yakın arkadaşı olan Azra'ya anlattım hissettiklerimi. Doğal karşıladı ve ardından servisten inip eve dönerken konuşmaya devam ettik. Ezgi de konuşma esnasında söylenenleri duymasının akabinde parka gelmemizi emretti. Karşı çıkmadım çünkü reddedileceğimin farkında olmanın hafifliğini yaşıyordum o sırada. Hislerimi dile getirdiğimde kabullenmiş gibi gözükse de aslında burnumdan getirmeye hazırlandığı için dikkatini oraya veriyordu. "Bunları duymamış olayım." dedikten sonra evinin yolunu tutmuştu.

O gün biraz ağladım ve düşündüm. Çıkardığım sonuçsa böyle mutlu olmadığımdı. Mademki iyilikten anlamıyordu ona kötü davranmak beni yormazdı. Sınıf grubunun tarafsız kaldığı türlü kavgadan sonra sonunda dayanamayıp ona, onu sadece güzel-yakışıklı- bir arkadaş olarak gördüğümü söyledim. İnanmasa da onayladı beni. İnanmadı, inanmak istemedi çünkü hemcinsinin onu sevmesi onun gururunu okşuyordu.

Zamana bırakılan ilişkimizin ardından çoğu şey yoluna girmiş gibiydi. Belki en iyi arkadaşı değildim ama beni seviyor hatta iyi bile davranıyordu. Mutluydum. Sevgilisi vardı ve sevgilisinden, onun çok da seçici olmadığını anlamıştım. Elimden mutluluklar dilemek geliyordu sadece. Çevremdeki çoğu kişiyle iyiydim ve bu bana yeterdi. Sanırım.

TOMBOY [Girl×Girl] CompletedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin