Yaşca büyük olan küçüğünün yanına giderken oldukça heyecanlıydı çünkü artık onun kim olduğu konusunda bir şüphe kalmadığı için ona istediği gibi sırnaşabilirdi. Tabii ki abartmayacaktı ama onu rahatça koklayabilmenin ona iyi geleceğini bildiğinden bu bile ona yeterdi.
Revirde Merve'nin olduğu yeri bulduğunda olacakları merak etmeye başlamıştı bile. Utanmayacak mıydı? Ondan bu denli kaçarken bir anda açılmasındaki neden neydi? Hastalığı dolayısıyla mı bu duruma gelmişti?
Kafasını toplayıp kapıyı açtı."Hey!" Gülşen'in bu kısa kelimesi bile Merve'nin kalbini pıt pıt attırmaya yetmişti. Çok geçmeden cevap verdi,
"Selam~" küçüğü ne de şirindi öyle. Bu Gülşen'in ağlamasına yeterdi.
"Yanına gelmemi ister misin?"
"Tabii ki şapşal, ne için geldin ki zaten?"
"Senin canını sıkan şeyin ne olduğunu ögrenmek için, şimdi kay bakalım."
Merve yanında bir ağırlık hissettiğinde sanki eksik olan şey tamamlanmıştı. Onunla birlikteyken kendini çok iyi hissediyordu fakat hayatının gidişatını etkileyen sorun onu her şeyden geri çekiyordu. Bunu sevdiğine açıklasa ondan korkmazdı değil mi? Hastalığının ismini söylediğinde anlamaması onun şansı mıydı? Ne saçmalıyordu, tabii ki değildi. İnternet denen bir şey vardı ve bu erişimi kolaylaştırıyordu. En iyisi yaşadıklarını detaylıca kendisinin açıklamasaydı.
"Gülşen?"
"Efendim güzelim?"
"Dünya bizi de hasta olarak adlandırıyor biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum canım ama onlardan bize ne ki? Mutluyum ben böyle, çok mutlu..."
"Demek istediğim, sana anlattığımda bunu ortak hastalığımızla aynı kefeye koy lütfen."
Büyüğün iyiden iyiye kafası karışmıştı. İngilizce bilgisine dayanarak bunun fiziksel bir hastalık olmadığını anlayabilmişti. Bu kadar üzgün konuşması ancak öldürücü bir hastalığa yakalanması sonucunda gerçekleşebilcek duygu durumu gibiydi. Fazla uzatmak istemedi ve sordu küçüğüne,
"Kanser misin?"
"Söyledim ya, değilim"
"Açıkla öyleyse balım. Seni önemsiyorum."
"Biliyorum. Ah neyse, borderline'ım demiştim daha önce fakat bu durum göründüğünden daha karışık."
"Devam et, Merve. Seni dinliyorum"
"Bunu ben çok küçükken annem fark etmiş. Tam hatırlamıyorum ben de doğal olarak ama sorunlu bir çocuk olduğumu söyleyebilirim. Yalnız olmaktan hep korktum. Sanki yanımda birisi olunca her şey düzelecek gibi hissediyorum. Biliyorum saçma ama ruh halim günde sayamadığım kadar çok değişiyor, sayamıyorum çünkü yaparken yani bunu yaşarken farkında olmuyorum. Sonrasında fark ettiğimdeyse iş işten çoktan geçmiş oluyor. Çevremdekilerden yeterince ilgi almıyor gibi hissediyorum. Onlara elimden geldiğince iyi davranıyorum ama karşılık alsam bile eksik hissediyorum. İlgisiz davranılması canımı sıkıyor. Hep beraber mutlu olabilme ihtimalimiz varken insanlar neden eşit ilgi, sevgi vermez ki karşısındakine? Onun kırılabileceğini anlayamaz mı? Yoksa anlamak mı istemez? Cevabını bilememek rahatsız hissettiriyor. Belki insanları benden en çok soğutan şey aşırı olmam. Her şeyi doruklarda yaşıyorum. Arada hiç para harcamazken bir anda milyonermişim gibi davranıyorum, yemek yemeden kesildikten sonra yeme krizine giriyorum, çok mutluyken en ufak bir sorunda, minicik bir pürüzde sinir krizi geçiriyorum. Hatırlamadığım dolu şey var. Uçlarda yaşıyorum anla işte. En çirkini de ne biliyor musun? Sürekli intiharı düşünmek. Kafamın içinde sürekli intihar düşünceleri dolanıyor. İntihar etmeden önce ne yapmak istediğimi düşünüyorum, düşünüyorum da o kadar saçma isteklerle doluyor ki aklım... Bu iğrenç yönelimler, ihtiyaçlar beni gerçekliğe sürüklüyor. İstemeden de olsa rüyamdan uyanıyorum çünkü biliyorum ki bunlar sadece planda kalacak. Ben cesur biri değilim, hem de hiç. Yapabildiğim tek şey kafamda kurmak. Gerisi asla gelmiyor. Mantığım sadece bu evrede devreye giriyor. Yalnız öleceğimin farkındayım. Sana güvenmek istiyorum ama başaramayacağım sanırım. Yalnız kalmamak için çok fazla yalan söylüyorum sanırım. İnsanların kötü yanlarımı bilmemelerini istiyorum ki beni bırakmak için sebepleri ortadan kalksın. Bazen abartıyor olabilirim çünkü mükemmel gibi gözükmek istiyorum, mükemmel olmak istiyorum. Bunun en kolay yolu da dilden geçiyor. Yalnızlığımı yalanlarla gizliyorum. Her şey kontrolüm altında olsun diye diliyorum ve olmayınca da yine saçma bir şekilde dinlenmiyor ve önemsenmiyor gibi hissediyorum. İnsanlara bağımlıyım. Bu her konuda böyle çünkü sanki onların istedikleri olunca her şey daha iyi olacakmış gibi düşünüyorum. Süs köpeği psikolojisi de diyebiliriz buna. Onları herkes sever değil mi? Çünkü itahatkar ve bağımlı olmaları onları karşı koyulamaz kılıyor. Ben de öyle olmak istemesem de öyle olmaya zorlanıyorum, yalnız kalmamak ve duygu değişimlerimi insanların gözünde nötrlemek için. Ah, fazla konuştum değil mi? Seni sıkıyor muyum?"
Gülşen şaşkın bir hâlde Merve'ye bakıyordu çünkü kafası karışmıştı. Normalde konuştuğundan çok daha hızlı konuşmasının yanına gözlerinin doluluğu da eklenince küçüğü sevgi isteyen bir kedi gibi gözükmüştü gözüne. Konuşmadan yakaladığı kadarıyla aklına birkaç soru takılmıştı ve sormaya çekinmedi.
"Hayır Merve, beni asla sıkmıyorsun. Hatta seni biraz daha iyi tanımaya başladığım için seviniyorum. Cevaplandıramadığım bazı sorular var. Ne zaman fark ettin bunu? Tedavi alıyor musun ya da teşhis koyuldu mu? İlaç falan."
Merve Gülşen'inin ona bu şekilde ılımlı yaklaşmasını sevmişti çünkü onh kaybetmek şu an için istediği son şey dâhi değildi. Sorularını ona küçük bir kıkırtı bahşettikten sonra yanıtlamaya başladı.
"Bu aslında fark etmelik bir durum değil çünkü ben böyle doğdum. Sen kendini nasıl 'normal' olarak nitelendiriyorsan ben de öyle hissediyordum yani kendi farkındalığımla ortaya çıkan bir durum olmadı ne yazık ki. Annem fark etti. Davranışlarım anlattığım gibiydi. Hep böyle olduğu için sorunlu hissetmiyordum ama öyleymişim. Zorla götürdü beni psikoloğa. Zorlu bir kabulleniş süreciydi ama anlattığım gibi intihar girişiminde bile bulunmuyorum artık. Ne kadar güzel değil mi? İlaç alıyorum. İyiyim şu an. Sanırım yani. Hatta borderline olmak arada heyecanlı bile oluyor diyebilirim. Bu konu hakkında araştırma yapmayı seviyorum. Barışığım artık kısacası. Sana anlattım direkt ama öyle yanımdan kovalayınca suçlu hissettiğim için ve anla işte, seni kaybetmek istemiyorum."
Kısa saçlı olan duruşunu küçüğü konuşurken yatay pozisyona getirmişti ve ciddi bir konu konuştukları için bunun doğru olmadığını düşündü. Kendini dikleştirdikten sonra karşısındakinin yaşlı gözlerini eliyle sildi. Neden üzgündü ki? Etrafında anlattığı gibi davranan tonla insan vardı minik kız en azından kendinin fakındaydı ve suçu ergenliğe atıp yardım almaktan kaçmamıştı. Ayrıca belki onu tanımadığından belki de hafiflediği için, bunh bielmezdi Gülşen ama iyi biriydi o şu an. Önceden de iyi olduna emindi. Bu ağlak surat nasıl kötü biri olabilirdi ki? Sorunları olursa beraber çözebilirlerdi, daha çok gençlerdi. Konunun dağılması için,
"Bebeğim, üzülme. Masal gibi konuştun uykum gelmedi değil hem."dedi. Merve buna güldü çünkü aynı şekilde onun da uykusu gelmişti. Ama ne diyecekti ona "Haydi gel yatalım yav!" mı? Hayır onun geklif etmesi gerekirdi. Belki teklif de etmişi ama o anlayamamıştı.
"Burada mı uyumak istiyorsun? Ben diğer yatağa geçeyim o zaman."
Masum ayağı her zaman işe yarardı. Böyle bilgiliymiş gibi konuşuyordu ama ilklerini hep onunla yaşıyordu. Şu anda Gülşen'in beraber yatalım demesi gereken kısımdalardı. Büyük olan beklentileri boşa çıkarmadı ve,
"Kokunu içime çekerek uyumak varken, bunu söylememiş olmamanı diliyorum." dedi.
Merve kedi pozisyonunu aldı ve Gülşen'in göğüsüne kafasını yerleştirdi. Belinde hissettiği elle huzurlu ve rahatlamış bir şekilde birinin gelmemesini ve kütüphanede sorun çıkmamasını umarak en masum, en sevgi dolu uykusunu uyumak için gözlerini kapattı. Şu an ölse acı hissetmezdi. Meleği onu korurdu.
Uzun bir bölümdü oy atarsanız kitabımın büyümesi için katkıda bulunmuş olursunuz. Pek okunmuyor ama kitabı yazması beni mutlu ettiği için devam edebildiğim kadar devam edeceğim. Mutlu günler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOMBOY [Girl×Girl] Completed
Teen FictionMerve, tomboy meraklısı bir fujoshi'ydi. Gülşen ise sınav senesinde olan bir butch. Bu kitap iki kızın tuvalette kesişip kütüphanede devam eden biraz değişik hikayesini konu edinir. Fakat bir sorun vardır. İşler ikisinin de beklediği gibi gitmez.