~6~

3K 164 10
                                    

 
Merve

Zorlu geçen okul gününün ardından  eve gitmeye hazırlanıyordum artık. Sürekli onu düşünmek yorucu oluyordu ama tatlı bir yorgunluktu, yerini heyecana bırakan bir yorgunluk... Eve girdiğimde telefonumdan Instagram'a giremediğim için onun yerine bilgisayarımı kullandım. Listedeki her kızın ismini tek tek arıyordum. Biyografilerine genellikle okul isimlerini de yazdıkları için işim çok zor olmuyordu. Listeyi yarıladığımda bu kadar çok kız olmasına küfürler etmeye başlamıştım bile. Okulda herkesle bağlantısu olan insanların takip ettikleri kişlerden bile aramıştım onu ama bir türlü bulamıyordum. Diğer sosyal ağlardan da kontrol ettiğimde bulamayışımı kabullenmiştim artık. Keşke biraz daha büyük olsaydım diye düşündüm. Keşke... Belki o zaman onu bulmak için, onunla yakınlaşmak için vaktim daha çok olurdu. İmkansız gibi hissediyordum. İmkansızı istiyordum. Tek bildiğim istediğim olduğundan yorum yapma seçeneğim de ortadan kalkıyordu. Ya birlikte olurduk ya da bir. Başka bir yolunun olduğunu sanmıyordum.

    Bu yolun da işe yaramayacağını anladığımda hakkında bildiğim yegâne şeylerden biri olan servis fatörünü zihnimde taradım. Servisi kullanan adama biraz şirinlik yapıp "Yanınızda oturan kızın ismini merak etmiştim de~" dersem bence kesinlikle hâlime üzülüp bana yardım ederdi. 12. sınıf olduğu için servisinde de doğal olarak bir ağırlığı vardı bu sebeple de en önde, yani servisçinin yanında oturuyordu. Onu oradan kesmem işime geliyordu, çok kolay oluyordu. Cam, ne kadar buğulu ve siyah gözükse de bana baktığını anlayabiliyordum ya da sadece fazla paranoyaktım. Bakmasını abartıyor olabilirdim çünkü ben de herkese bakardım, onları incelerdim ama başka birinde bu özelliğe rastlamak umutlanmama yol açıyordu işte. Düşündüklerim oldukça mantıklı gelmişti bu yüzden yarının cuma olması sayesinde rezil olursam da en azında iki gün sindirebilirim diye düşünerek planımı uygulamaya koyuldum.
 
   İstiklal Marşı okunduktan sonra herkes servislerine dağılmaya başlamıştı. Onun gelmemesini fırsat bilerek hızlıca servisine ilerledim. Çabuk olmam gerekiyordu yoksa boku yiyebilirdim. Servisçi arabanın dışında duruyordu bu sayede biraz daha kambur durup daha sevimli bir hâle gelebilirdim. Kendimden utanıyordum şu an ama bu önemli değildi çünkü yaptığım şey, nereden bakarsan bak listedeki kız isimlerinden ona uygun olanını seçmek kadar acınası değildi. 12-B'deki kızların neredeyse hepsinin adını ve soyadını biliyordum, gerçekten de hayat kurtaran bilgilerdi. Kendime gülüp adama:

  "Pardon bir şey soracaktım da~" dedim. Şu an ağzıma vursa gocunmazdım. Hak ediyordum.

   Adam aegyomun etkisinde kalmış olacak ki -ya da hayati tehlikesini atlatmaya çalışıyordu sadece- "Buyur güzelim ne istemiştin?" dedi.  

   Yaşı babamın yaşından bile büyük olduğu için beni kızı yerine koyduğu belliydi. Ben de gayet samimi olduğuna inandığım bir ses tonuyla:

  "Yanınızda oturan kızın adını ögrenebilir miyim acaba?" dedim.

   Neden diye sorarsa bahanem açıktı, "O, ablamın bir arkadaşına benziyor ama emin olamadım. Ablamın rehberinde sorun var da oysa numarasını alsam iyi olur." Ama yine de fazla eşelemese iyi olurdu. Ardından adam yine gayet anlayışlı bir edayla,

  "Ha ya bizim Gülşen'i mi diyorsun? Gülşen Erol, 12. Sınıf. O 5 yıldır bende çok severim kendisini, sağlam kızdır."

  Adamın içinden bir Adanalı çıkmasına mı güleyim yoksa bu kadar kolay bir şekilde halledilebilecek bir olayı 5 saat araştırma yapacak kadar büyütmeme mi diye karar veremezken adının Gülşen olduğunu öğrendiğim kızın servise gelebilme ihtimali aklıma geldi, bu yüzden konuşmayı kısa kesip,

   "Çok teşekkürler gerçekten. Çok yardımcı oldunuz, iyi günler dilerim."
Dedim yine şirin olduğunu düşündüğüm bir sesle.

   Keşke sebebini sorsaydı diye düşündüm, sebebini sorsaydı da numarasını ondan alma şansım olsaydı. Gerçi daha adıyla ne yapacağımı bilmiyordum. Numarası olsaydı kalp krizinden ona yazamadan ölürdüm sanırım ama ama bunları aşmam gerekti utanarak bir yere varılmıyordu. Bu güm de utansaydım adını öğrenemeyecektim. Bir şekilde telefon numarasını bulmalıydım, sonrasındaysa belki telefon sapıklığı yapardım biraz belli mi olurdu?

   Adamdan da bir gülümseme ve el sallama kazandığımda hızla servisime yürüdüm. O anda aklıma çok önemli bir ayrıntı gelmişti. Adama ne kadar güvenilir gözükse de her şey olabilirdi ve ben onu bu konuşmanın aramızda kalması gerektiği konusunda uyarmamıştım. Kendimi tebrik ediyordum ama artık çok geçti çünkü kafamı çevirdiğimde Gülşen'i görmüştüm, servise biniyordu. Ne olabilirdi ki en fazla "Biri seni sordu." dan başka bir yere gidemezdi konuşma. Adam benim tipimi anlatsa da onun pek umursayacağını sanmıyordum. Umursamaması daha iyiydi, en azından şu anlık.

  
  

TOMBOY [Girl×Girl] CompletedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin