~14~

2.4K 157 25
                                    

Merve

  Gülşen yapmış olduğu kütüphane temalı konferanstan sonra beni sınıfı üst katta olmasına rağmen aşağı, sınıfıma kadar bıraktı. Şu anda da derse odaklanmaya çalışıp başarısız oluyordum. Kafamdan asla çıkmıyordu. Hayat çok garipti. Nasıl olmuştu da bizi bir araya getirebilmişti? Anlamıyordum. Çok mutluydum, evet ama yine de içimde bir huzursuzluk vardı. Acaba benim ondan hoşlandığımı anlamıştı da benden intikam almak için önce benimle yakın olup sonra kötü şeyler mi yapacaktı?

  Zannetmiyordum. Benimle ilgilenmiyordu bile, ben sadece biraz abartıyordum sanırım. Başka şekilde abartmayı da isterdim. Mesela Gülşen' in tüm bunları benim için yapmasını düşünmek... Harika olurdu. Tek kelimeyle ona tapıyordum. Evet, müslümandım ve Allah beni böyle yaratmıştı. Bu hâlimle sevmeliydi. Ben, bendim. Kendimi seviyordum.
Şu andaki tek hedefim kendimi Gülşen'e de sevdirmekti. En azından yakın gelecek için, tabii ki meslek sahibi olmak istiyordum.

  Perşembe gününün gelmesi an meselesiydi çünkü zaman onu düşlerken akan sudan farksızdı.

----------

   Sonunda perşembe gününe geldiğimizde şükürlerimi yaratıcıya sundum. En azından zaman bir sorun değildi, onun yakın zamanda mezun olacak olmasının dışında. Gülşen'i düşürmek zor olacaktı ama pes etmek kanımda yoktu.

  Kendime biraz özen göstermiştim bugün için, ne kadar olduysa artık. En azından don giymemiştim, bu da bir gelişmeydi. Onu oldukça sıradan olan görüntümle etkileyemeyeceğimi bildiğim için kişiliğimden yararlanmak zorundaydım. Bu da çağımız için sıkıntılı bir durumdu. İnsanlar çikolatanın tadını merak etmiyordu ya da balonu kimin şişirdiğini... Tek istedikleri kendilerini ilgi manyağı yapacak biriydi. Onu tam tanımamamla beraber tek umudum böyle biri olmamasıydı. Her şey karşılıklı olmalıydı. Ona beni bulması için birsürü ipucu vermiştim. Hazırlıklardaki tek Merve bendim ve boş muhabbet yaptığımız sırada ısrarları üzerine ondan fazla küçük olduğumu da ağzımdan kaçırmıştım. Hayır, asla kaçırmamıştım. İsteyerek söylemiştim çünkü benden kopmasını istemiyordum. Bu yaşta fazla üstelemekten sıkılmak normaldi. Onu sıkmak istemiyordum. Sadece birlikte olmak istiyordum.

  Okula geldiğimde çantamla beraber kütüphaneye indim çünkü bütün gün buradaydık. Neler olacağını merak etmiyor değildim çünkü aşıktım işte.

  Kütüphane boştu. Nefes alışverişlerimi duyabiliyordum. Heyecanım bundan bile anlaşılıyordu. Nefesim olması gerekenden çok daha hızlıydı, ya da belki dar bir tişört giydiğimdendir. Bilmiyorum. Böyle giyinmeye alışık değildim, hem de hiç ama onun için bir süreliğine katlanabilirdim buna sanırım.

   Kapının açılma sesini duyduğumda hızlıca bir şeyler yapıyormuş gibi davranmaya çalıştım. Yapamamıştım. Yere düşmüştüm. Ona düştüğüm gibi. Beni kaldırmak için geldiğinde kafamın ısındığını hissettim. Tek yapmak istediğim buradan kaçmaktı.

"Hey hey hey iyi misin?"dedi telaşlı bir sesle.

  Aynen bro valla çok iyiyim hiç böyle mükemmel hissetmemiştim.

"İ-iyiyim."dedim. Sesim çok aciz çıkmıştı ama durumlar gereği şu an için yapabileceğimin en iyisi buydu.

"Buranın acelesi yok. Haydi, gel revire götüreyim seni." dediği anda alfa tavırlarını sezmeye başlamıştım. Kucağında taşırsan neden olmasın Gülşen?

"Ama daha başlamadık bile, çok üzgünüm cidden."

"Ben daha çok üzgünüm."

Kalbim delicesine atıyordu. Bacağımı unutmuştum bile. Daha yeni tanışmıştık ne için özür dileyecek olabilirdi ki?

  "Neden ki?"

  Pişmanlıkla piçlik arasında gidip gelrn bir suratla bana yaklaştı.

  "Bunun için."

Merhaba, bitches. Oy verin, yorum yapın, bir sey yapın lütfen buralar çok boş. Hayalet okuyucu avına çıkmak istemem. Bu arada azıcık heyecanlı olsun diye burada kestim. Umarım diğer bölümde görüşürüz.

 

TOMBOY [Girl×Girl] CompletedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin