Thalia kayanın üstüne çıkmış canavarları ok yağmuruna tutmuştu. Elena ise kayanın önünde ona yaklaşmaya çalışan canavarları Dalgakıran ile biçiyordu. Bu kılıcı kullanmak ona acı veriyordu , kılıç kardeşine aitti. Ona kendini nasıl affettireceğini bilmiyordu. Jason mağaranın girişindeki kayaya giden yolu kapatan canavarlarla uğraşıyordu. Ani bir darbeyle kolundan yara aldı. Kanı damlalar halinde yere dökülürken bunu engelleyemedi. Thalia ' yı uyarmak için ona bağırdı.
" Abla , kanım toprakta ! " Thalia ' nın omuzları çökmüştü. Ona sonsuzluk gibi gelen bir süre boyunca ok atmıştı. Elena ' nın durumuda farksız sayılmazdı. Thalia mağaranın girişinden onlara doğru koşan birkaç kişi gördü. Bunlar , arkadaşlarıydı. Annabeth çevik bir hareketle bir canavarın üstünden atlarken hançeriyle canavarı toz etti. Piper bir yandan büyükonuş ile canavarların kendilerini öldürmelerini sağlıyor , diğer yandan hançerini önüne gelen canavara saplıyordu. Hazel yerde yarıklar oluşturarak canavarları içine düşürüyordu. Thalia onun bunu yapmayı ne zaman öğrendiğini bilmiyordu ancak şuan çok işlerine yarıyordu. Frank olduğunu zannettiği bir ayının canavarları parçaladığını görünce midesi bulandı. Canavarların her yerinden iğrenç sıvılar akıyordu. Nico canavarlarla birebir dövüşürken gayet iyi görünüyordu. Clarisse elektrikli mızrağını bir o yana bir bu yana sallayıp canavarları toz ediyordu. Onlar ne kadar canavar öldürseler de yerden yenileri çıkıyordu. Annabeth koşarak Thalia ' nın yanına geldi. Elena ' yı da savaşırken görünce birşey demedi. Zaten şuan onu parçalamanın sırası değildi.
" Thalia Percy nerde !? "
Thalia başıyla Jason ' ın arkasındaki kayayı gösterdi.
" Kayanın ardındaki mağarada. " Annabeth vakit kaybetmeden oraya koştu. Jason ' a yardım ederek , birlikte canavarları toz ettiler. Sonra aynı anda kayayı oynatmaya çalıştılar , kaya birkaç santim kaymıştı ancak yeterli değildi. Frank ' a bağırarak yardıma çağırdı. Frank kayayı tuttuğu gibi geriye birkaç canavarın üstüne attı. Annabeth hançerini yere atıp yerde yatan Percy ' ye koştu. Percy ' nin teni bembeyazdı ve solgundu. Biraz zayıflamıştı ve kesik kesik nefes alıyordu. Deniz yeşili gözleri hafif aralıktı ancak kendinde değildi. Jason cebinden ambrosia çıkarıp Annabeth ' e verdi. Annabeth vakit kaybetmeden bunu Percy ' ye yedirdi. Percy sonunda kendine gelmişti ancak hala kötü görünüyordu.
" Annabeth ? " " Dayan , az kaldı. " Jason Percy ' nin elini omuzuna atarak onu ayağa kaldırdı. Annabeth ' de Percy ' nin koluna girmişti. O an onu ne kadar özlediğini farketti. Percy ambrosia sayesinde kendini daha iyi hissediyordu ancak yeteri kadar değil. İleride Nico ve Clarisse bir canavarı yere sermişlerdi. Thalia ve Elena ' da birlikte mücadele ediyorlardı. Percy Elena ' yı Dalgakıran ile savaşırken görünce sinirlendi. Ona zaten çok kızgındı , şimdide onun kılıcıyla savaşıyordu. Jason Percy ' yi Annabeth ' e teslim edip Thalia ' nın yanına gitti. Onu korumalıydı. Thalia ' nın da kanı toprağa düşerse Gaia uyanacaktı. Percy Annabeth ' e dönerek " kılıcımı almalıyım " dedi. Annabeth ona birkez daha aşık oldu. Bu halde bile savaşmak istiyordu. Birlikte Elena ' nın yanına gittiler. Percy soğuk bir sesle Elena ile konuştu.
" Kılıcımı ver. " Elena tereddüt etmeden kılıcı Percy ' ye uzattı. Dalgakıran ' ı eline alınca kendini daha iyi hissetti. Okyanusun gücü içine dolmuştu adeta. Ters ters Elena ' ya bakıp savaşmaya gitti. Dövüştükçe içindeki vicdan azabı azalıyordu. Elena ' da bir kılıç bulmuş Percy ' nin yanında savaşıyordu. " Sana kendimi affettirmek için ne yapmalıyım ? " " Çabalaman gerekecek. " Elena ona gülümseyince yüzünde istemsizce bir tebessüm belirdi. Evet kardeşinin yaptıkları kolay telafi edilemezdi ancak o olmasaydı Gaia şuan uyanıyor olurdu.
Derken , ben bunları düşünüyorum ve ne tesadüf yer sallanmaya başladı. Kılıcım parıldamaya başlamıştı. Neler olduğunu siz de az çok tahmin ediyorsunuzdur. Gaia uyanıyor. Kafamı çevirdim , Thalia kanlar içinde yerde yatıyordu. Durumu kötü görünüyordu. Ona gidip yardım etmek istedim. Yerin altından beyaz elbiseli bir kadın çıktı. Boyutu bizim kadardı ancak kadının heryerinden güç fışkırıyordu. Gök gürledi , bunun Zeus ' tan olduğunu biliyordum. Yerde delik açıldı ve içinden ölüm ve yeraltı tanrısı Hades çıktı. Başındaki karanlık miğferi ve azap çeken ruhları içinde tutan cübbesiyle korkutucu görünüyordu. Gök bir sefer daha gürledi. Bu sefer dört bir yandan sular fışkırdı ve insan şeklini aldı. Tanrı Poseidon , babam da buradaydı. O gelince mağaraya ferah bir deniz kokusu yayıldı. O gelince kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım. Gök son kez gürledi. Bu sefer şimşeklerin içinde tanrıların kralı Zeus belirdi. Elinde yıllar önce Luke ' tan kurtardığım şimşeği vardı. Üç büyükler bizimle birlikte savaşmak için gelmişlerdi. Herkes onlara bakarken - bende dahil - mağaranın girişinde duran Leo ' yu kimse farketmedi. Yüzündeki şapşal ifadeyle koşarak yanımıza geldi. Zeus ciddi bir ifadeyle söze girdi. " İkizler " duraksadı. Elena ve ben öne çıktık. " Kaderinizde Gaia ' yı yok etmek var. Lanetli kılıçla. " Kılıcımın neden parıldadığını şimdi anlıyordum. Kronos ' da Dalgakıran ' a lanetli kılıç demişti. Elena yanıma gelerek elini kılıcın kabzasına koydu. Kılıcın parıltısı daha da arttı. Bana dönerek " birlikte mi ? " diye sordu. Gülümsedim ve
" daima " dedim. Hades ortadan kayboldu. Zeus Thalia ' nın yanına giderek onu alnından öptü , sanki veda eder gibiydi. Yüzünde hüzünlü bir ifadeyle ortadan kayboldu. Poseidon yanımıza geldi. " Size güveniyorum çocuklar. Bilmeniz gereken tek birşey var. Lanet birinizi alacak. " Ve ortadan kayboldu. Babamın hangi lanetten bahsettiğini anlamıştım , Gaia ' nın laneti...
" Çocuklar , burada bir problemimiz var " dedi Leo panikle. Gaia onlara doğru geliyordu. Jason ' a döndüm.
" Thalia ile kal " dedim. Daha sonra diğerlerine bakıp " bu bizim savaşımız , kimse karışmayacak " dedim sert ve soğuk bir sesle. İtiraz edecek gibi oldular ancak fırsat vermedim. Bu benim ve Elena ' nın savaşıydı. Thalia için korkuyordum. Kehanetin son satırı beynimde yankılanıyordu. Üç büyüklerden biri veda edecek kahramanına... Ya o kişi Thalia ise. Kafamı bu düşüncelerden sıyırdım. O iyileşecek dedim kendi kendime. Elena ' ya döndüm bana onay verircesine baktı. Birlikte Gaia ' ya hücum ettik.
Kılıcımı doğruca kalbine hedef aldım. Kılıcım sekerek yere düştü. Gaia kahkaha attı. Afallamıştım. Kılıç ona değer değmez sekiyordu. Onu bu şekilde nasıl yenecektim ki ? Bana attığı tek yumrukla geriye uçtum. Başım dönmeye başlamıştı. Doğrularak ayağa kalktım. Elena hançerini Gaia ' ya sallıyordu. Gaia onu da tek hamleyle yere yapıştırdı. İleri atıldım ve Gaia ' nın karnına atabildiğim en sert tekmeyi attım. Onu geriye doğru sendeletebilmiştim. Bana öfkeyle baktı. Daha sonra boğazımdan tutarak havaya kaldırdı. " Beni yenebileceğini mi sanıyorsun Poseidon ' un oğlu ? " Elena tam o sırada Gaia ' ya atlayıp onu yere yapıştırdı. Takla atarak geriye düştüm. Gaia ve Elena yerde birbirlerini boğazlamaya çalışırken kılıcımı elime alıp Elena ' ya yardıma gittim. Arkamdan Annabeth ' in bağırdığını duyabiliyordum. " Percy , kılıcı Elena ile birlikte tut ! " Tabi ya Gaia ' yı ancak birlikte yenebilirdik. Elena geriye fırlayınca Gaia ayağa kalkıp bana döndü. Kılıcımın parıltısı göz alıcıydı. İleri atıldım. Gaia ile teke tek bir mücadeleye girdik. O sırada Elena gelerek bana yardım etti. Gaia ' ya sağdan bir yumruk geçirdim. Afallamış bir halde geriye düştü. Dalgakıran ' ı ona saplamak için kaldırdım. Elena ' da kabzayı tuttu. Kılıcın ışığı daha da arttı. " Lanetimi hissedeceksin hain ! " Bu Gaia ' nın son sözü oldu. Kılıcı sapına kadar kalbine soktuk. Gaia ' nın bedeni ışık saçarak yok oldu.
" Çocuklar ! " Bağıran Jason ' dı. Koşarak yanına gittik. Thalia ' nın vücudu titriyordu. Jason gözyaşlarına boğulmuştu.
" Abla , uyan ! " Thalia ' nın vücudunda şimşekler çakmaya başladı ve son nefesini verdi... Bedeni ışık saçarak gökyüzüne yükseldi. Ve ortadan kayboldu. Piper Jason ' a sarıldı. Onun hislerini anlayabiliyordum. Annabeth ' in öldüğünü sandığımda bende aynı şeyleri hissetmiştim. Herkes gözyaşlarına boğuldu. Bir süre sonra gemiye döndük. Jason odasına çekilmiş kimseyi içeri almıyordu. Annabeth ve benim dışımda güvertede kimse yoktu. Annabeth yere oturmuş sırtını güverte kenarına yaslamıştı. Bende başımı dizlerine koymuş yere uzanmıştım. İkimizde sessizce ağlıyorduk. " Beni kurtarmaya geldiği için öldü " dedim. " Senin suçun değil. Kimsenin suçu değil. Thalia kendi yolunu seçti. " Ona inanmıyordum , beni rahatlatmak için öyle söylüyordu. Ancak hepsi benim suçumdu. " Bianca , Beckendorf , Silena , Zoe , Luke... Şimdide Thalia. Hepsinin ölümü benim suçum. " " Percy yeter artık , Thalia şu halini görseydi beyninde şimşek patlatırdı. Jason ' a böyle mi yardımcı olacaksın ? " Haklıydı. Thalia ' nın boşuna ölmesine izin veremezdim. Ayağa kalktım ve odama yöneldim. " Nereye gidiyorsun ? " " Odama. Elena ile konuşmam lazım. " Odama girdiğimde yatağımda oturan Elena ' yı gördüm. Gözündeki yaşı silerek yanıma geldi. Kolunu tutuyordu. " Neyin var ? " diye sordum. Kolunu kaldırınca derisinde beliren kabukları gördüm. " Bu da ne ? " " Bilmiyorum. Gaia bana birşey yaptı. " O an aklıma Gaia ' nın son söylediği şey geldi. Lanetimi hissedeceksin hain.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poseidon ' un İkizleri / Percy Jackson ve Olimposlular
FanfictionSizce melezler hep tek midir ? Peki melezlerin hiç ikizleri olabilir mi ? Gaia uyanmadan ve titan devri başlamadan önce Percy ' nin karşısına hiç beklemediği biri çıkıyor. Bu kişi onun hayatını mı kurtaracak yoksa onu bir felakete mi sürükleyecek...