GÜNÜMÜZ
Kaç ay olmuştu ? Annabeth ' i yosun kafasından ayıran o günün üstünden kaç gün geçmişti ? Bunların hiçbir önemi yoktu onun için. Tek istediği yosun kafasının insanı büyüleyen o deniz yeşili gözlerini yeniden görmekti. Ancak o gözler belkide birdaha açılmayacaktı. Belki birdaha şapşal şapşal gülmeyecekti. Bunu ona yapan herkesten nefret ediyordu. Elena ' dan , Thalia ' dan... En çok da Gaia ' dan. Aslında bütün nefreti Gaia ' ya idi. Elena ve Thalia ' ya hiçbir kızgınlığı yoktu. Tek istediği suçlayacak birilerinin olmasıydı. Yosun kafası ona kızacaktı belkide bunu yaptığı için. Ancak onsuzluğa dayanamıyordu.
Percy Thalia ' nın hayatını kurtardıktan sonra bir tür komaya girmişti. Aylardır uzun bir uykudaydı. Annabeth onu böyle gördükçe içi yanıyordu. Percy zayıflamış ve teni solgunlaşmıştı. Annabeth hergün yanına gelip onunla konuşurdu. Percy ' nin onu duymasını umardı hep. Hatta bir sefer yanında ağladığı sırada Percy ' nin elinin kıpırdadığını bile görmüştü. Apollon çocuklarından Klaus ' a bunu anlatsada çocuk ona inanmamıştı. Ancak Annabeth biliyordu , Percy birgün uyanacaktı. Uyanmalıydı...
Evet dostum gerçekten sonu belirsiz bir çıkmazdayım. Bu komada kaldıkça bedenim tükeniyor. Her an bir ormanda yürüyorum. Aylardır bu ormanda nereye gittiğimi bilmez bir halde yürüyorum. Bazen boğuk sesler duyuyorum. Sanki bilmiş kızımın sesi bana uyanmamı söylüyor. Ve birde başımda konuşan bazı sesler. Uyanıp uyanmayacağım hakkında konuşup duruyorlar. Bilmiş kızım yutkunuyor yanı başımda , ona ulaşmak elini tutmak istiyorum ancak yapamıyorum. Her an sonum olabilirmiş gibi geliyor. Belki birgün uyanabilirim , ya da birgün son nefesimi verebilirim. Pişmanlığım var mı ? Tanrılar aşkına herkesin bir pişmanlığı vardır. Elbette benim de var. Mesela Beckendorf ' u kurtarabilirdim , Luke ' un ve Silena ' nın kendilerini öldürmelerine engel olabilirdim. Bianca ' yı o hurdalıkta koruyabilirdim. Evet ve dahası da var. Birçok hata yaptım. Kendimi bir kahraman olarak görmüyorum. Yaşamayı hakettiğimi de düşünmüyorum. Ama bir yanım hala o umuda sarılıyor. Uyan diyor bana o umut , uyan ve sevdiklerini mutlu et. Yapmak istiyorum , bilmiş kızıma , kardeşime , dostlarıma dönmek istiyorum. Ancak gücüm yok. Bedenimin birşeyden güç aldığını hissediyorum. Sanırım bu altın post. Post olmasaydı ölmüştüm belkide. Hepiniz şunu soruyorsunuz, post beni neden iyileştirmedi. Evet iyileştirdi , fiziken iyileştim bunu hissediyorum ancak ruhum ve bilinçaltım uyanmayı reddediyor. Sanki henüz zamanı değil gibi. Umarım en kısa zamanda doğru an gelir. Bu arada kendimi birşeye zorladım , bedenimde hareketlenme olsun diye. Sanırım parmağımı kıpırdattım. Umarım görmüşsündür bilmiş kızım.
Kheiron ' un bahsettiği olası saldırı Annabeth ' in canını sıkıyordu. Gaia ' nın gigantları birkaç gündür kampın etrafında turluyor , kampı gözlüyorlardı. Melezler her an tetikteydi. Onların dışında Artemis ' in avcıları da kampı korumak için nöbetteydiler. Özellikle de Thalia. Percy ' ye bir can borcu vardı. Percy onun hayatını kurtardığı için aylardır komadaydı. Onu hayatı pahasına koruyacaktı. Bü yüzden Poseidon kulübesini koruma görevini almıştı. Normalde her melez olası bir savaşta kendi ebeveyninin kulübesini korumakla görevliydi. Thalia Zeus kulübesinin güvenliğini Jason ' a bırakmış , Elena ile birlikte Poseidon kulübesini koruyordu.
Annabeth Reyna ' nın gönderdiği yardım çağrısını Kheiron ' a iletti.
" Kheiron Jüpiter kampı düşmek üzere , destek göndermeliyiz. "
" Annabeth çok yakında buraya da saldıracaklar. Burada kalıp kampımızı korumalıyız. Oraya destek gönderirsek burası savunmasız kalır. "
" Reyna ' ya haber göndereceğim. Sağ kalanların buraya gelmesini söyleyeceğim. "
" İyi düşündün çocuğum. " Annabeth Reyna ' ya Iris mesajı gönderirken elleri titriyordu. Mesajda gördüğü manzara hiç hoş değildi. Jüpiter kampı yerle bir olmuş bir grup melez ölenlerin üstünü örtüyorlardı. Reyna ' nın omuzları çökmüştü. Bu kadar kayıp onu derinden sarsmış gibi görünüyordu.
" Reyna yakında buraya da saldıracaklar. Sağ kalanlarla birlikte buraya gelmen lazım. Burası son kale. "
" Biliyorum Annabeth dikkatli olun 50 kişilik gigant destekleri yoldalar. Bizden önce varacaklar. "
" Tamam anladım dikkatli olun ve buraya gelin. "
Annabeth Reyna ' nın söylediklerini Kheiron ' a iletmek için büyük eve geldi. O geldiği sırada Kheiron Klaus ile konuşuyordu. Klaus onu görünce gülümseyip yanına geldi. " Percy , o... O hareket etti. " Annabeth koşarak Poseidon kulübesine gitti. Percy ' nin yanıbaşında Elena ve Thalia vardı. Elena sevinç gözyaşlarıyla Annabeth ' e baktı. " Elimi sıktı. " Annabeth hızlıca yatağın yanına çömeldi. Percy ' den bir umut bekliyordu. Klaus anlatmaya başladı. " Ben sargılarını çıkaracaktım Elena ' da yanımdaydı. O sıra Elena ' nın elini sıktı. İkimizde gördük. Annabeth o yakında uyanabilir. " Annabeth ağlayarak Percy ' nin alnına bir öpücük kondurdu.
" Uyanacak , o çok güçlü bunu yapabilir. " Sonra birden kampta sallantılar başladı. Annabeth ve Thalia göz göze geldiler. Thalia
" kalkana saldırıyorlar " deyince hepsi koşarak kalkana gittiler. Klaus Percy ' nin başında duruyordu. Kalkanda oluşan çatlaklar herkesi korkutmuştu. Gigantlar saldırıya başlamışlardı bile. Kalkan dayanırken sınır devriyesi bariyerler kuruyordu. Ares kulübesi , Jason ve Nico savunma hattındaydılar. Apollon kulübesinin yarısı ağaçlara çıkmış oklarını hazır etmişlerdi. Hephaistos kulübesi savaşta kullanılacak silahları dağıtıyorlardı. Afrodit çocukları biryerlere gizlenmiş gigantları büyükonuşla etkilemek için bekliyorlardı. Athena kulübesi savunma hattını düzenliyorlardı. Hermes kulübesi buldukları boşlukları dolduruyorlardı. Kısacası melezlerden satirlere , orman perilerinden sentorlara kadar herkes kampı korumak için savaş pozisyonu almışlardı. Thalia ve Elena Percy ' den sorumluydular. Kıvırcık arada Poseidon kulübesine gelip Percy ' ye kavalıyla şifa şarkıları çalıyordu. Ancak hiçbirşey onu uyandıramamıştı.
Kalkana yapılan saldırı birkaç saat sonra bitmişken herkes gigantların geri çekildiğini düşünüyordu. Uzun süren sessizliğin ardından büyük bir gürültüyle kalkan yıkılınca gigantlar bir bir melez kampına girdiler. Barikatları aşmaları uzun sürmedi. Doğruca savunma hattına gidiyorlardı. Apollon çocuklarının attıkları oklar işe yarasa da yeterli değildi. Büyükonuş da gigantlara fazla etki etmiyordu. Tek çare birebir dövüştü. Athena kulübesi de savunma hattına katılmışken gigantların sayısı artıyordu. İşler iyice umutsuz bir hal almaya başlamıştı. Thalia Elena ' yı savunma hattına gönderdi. Elena gelir gelmez güçlü bir depremle en az 30 gigantı hakladı. Elinde Dalgakıran vardı. Thalia Percy ' yi koruduğu için savunma hattına gidemiyordu. Ancak savunma hattında meydana gelen sızıntıdan dolayı birkaç gigant üstüne gelirken oklarıyla ikisini halletti. Daha sonra kılıcını çekip birebir dövüşle gigantları yere serdi. O dövüşle meşgulken kulübeye giren bir gigantı sonradan farketti. Koşarak kulübeye girince Percy ' nin başında kılıcını havaya kaldırmış gigantı gördü. Hızlı bir hamleyle gigantın üstüne atladı. Birlikte yere düştükleri sırada gigant hınçla hançerini savuruyordu. Thalia bir hamleyle hançeri düşürünce gigant çıldırıp onu geriye fırlattı. Gigant kılıcını alıp Percy ' ye yöneldi.Orman bir anda aydınlandı. Burada uzun süredir yürüyorum ancak ilk kez aydınlandı. Bunun sebebini anlayamamışken karşıma bir adam çıktı. Her zamanki hawai tarzı gömleği ve muzip gülümsemesiyle bu kesinlikle Poseidon ' du. Poseidon bana gülümseyerek yanına gelmemi işaret etti. Oturduğu kayaya gidip yanına oturdum. Konuşmaya ilk o başladı. " Büyük güç büyük sorumluluk ister evlat. Ancak sen sorumluluğunu yeterince yerine getirdin. Seninle gurur duyuyorum. Al bunu. " Bana uzattığı kılıç boyundaki üç dişli yaba altın rengiydi ve dişlerinin ucunda birer damla su bulunuyordu. Yabayı elime aldım ve inanılmaz bir enerji hissettim. " Artık uyanma vakti Perceus. Unutma deniz hükmedilmeyi sevmez. Uykunun sana hükmetmesine izin verme. "
" Nasıl yapacağım ? Buradan nasıl çıkacağım ? "
" İnan... Bunu yapabileceğine inan. Ve geri döndüğünde... "
Poseidon sözünü tamamlayamadan gözlerimi açtım. İlk gördüğüm şey kılıcıyla üstüme gelen çirkin bir giganttı. Uyandığımı görünce şaşırdı ve bir süre olduğu yerde kaldı. Daha sonra kılıcını tekrar kaldırıp atağa geçti. Yatağımda dönerek kendimi yere attım. Bu hareketim kılıç darbesinden kurtulmamı sağlamıştı. Çok bitkin olduğumdan dövüşecek halim yoktu. Gigant yeniden bana yönelmişken birisi sırtına atlayıp onu yumruklamaya başladı. Bu Thalia ' ydı. Beni henüz farketmemişti sanırım çünkü tamamen giganta yönelmişti. Gigant onu üstünden atıp koşarak kulübeden çıktı. Gigantın dışarıdan diğerlerine bağırdığını duyabiliyordum. Tam olarak şunu diyordu sanırım.
" Poseidon ' un oğlu uyandı ! Geri çekilin ! Percy Jackson uyandı ! " Thalia beni farkeder etmez koşarak yanıma geldi. " Styks aşkına Percy uyandın ! İyi misin ? "
" Evet , yardım eder misin ? " Ondan destek alıp yatağıma oturdum. Kısa süreli gürültünün ardından kamp sessizleşti. Thalia neler olduğuna bakmak için çıktığında Annabeth ile birlikte geri döndü. Annabeth koşarak bana sarıldı. Bende çilek kokulu saçlarını içime çekiyordum. İşte buydu... Umudumun kaynağı... Bilmiş kızım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poseidon ' un İkizleri / Percy Jackson ve Olimposlular
FanfictionSizce melezler hep tek midir ? Peki melezlerin hiç ikizleri olabilir mi ? Gaia uyanmadan ve titan devri başlamadan önce Percy ' nin karşısına hiç beklemediği biri çıkıyor. Bu kişi onun hayatını mı kurtaracak yoksa onu bir felakete mi sürükleyecek...