Gözlerimi açtığımda karanlık ve soğuk bir yerdeydim. Başımda derin bir ağrı vardı , buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim. Bir süre sonra az da olsa nerede olduğumu görebiliyordum. Dar , mağara gibi bir yerdeydim. Duvarlarda örümcek ağları vardı. Mağaranın dışarıya açılan tarafında kocaman bir kaya vardı. Mağaranın girişi kayayla kapatılmıştı. Ağrım hafifleyince herşey netleşmeye başladı. Elena... Beni buraya kapatan Elena ' ydı. Bana ihanet etmişti , tıpkı kehanette söylendiği gibi. İhanet boy gösterecek kardeşler arasında.
O çok iyi birine benziyordu. Neden böyle birşey yaptı ki. Bana gerçekten değer verdiğini sanmıştım halbuki. Ama artık toparlanmam lazımdı. Buradan çıkıp Elena ' yı durdurmam lazımdı. " Hadi , sen bilmiş kızın yosun kafasısın , birşeyler bulursun. " Kendi kendime mırıldanmayı bırakınca ayağa kalktım. İlk olarak imkansız birşey denemeye karar verdim ; kayayı oynatmak. Tüm gücümle kayayı itmeye çalışsamda boşunaydı. Kaya yerinden milim oynamıyordu. Pes edip mağaranın duvarlarını inceledim. Belki bir şekilde çıkabilirdim buradan. Aklıma bronz kılıcım Dalgakıran geldi. Elimi cebime attım ancak kılıç orada değildi. Biraz beklemeye karar verdim. Ne de olsa Dalgakıran her kaybettiğimde cebime geri dönüyordu. Ancak uzunca bir süre geçse de dolmakalem cebimde belirmedi. Artık endişelenmeye başlamıştım. Kheiron kılıcı bana ilk verdiğinde ne olursa olsun her zaman cebimde belireceğini söylemişti. Ama kılıcım geri gelmiyordu. Uyandığım yerde duran kutuyu sonradan farkettim. Kutunun kapağını açınca birkaç paket ambrosia , iki şişe nektar ve biraz atıştırmalıkla su buldum. Bunların yanında birde küçük bir not vardı.Bana kızgın olduğunu biliyorum kardeşim. Gaia uyanınca seni oradan çıkaracağım. O zamana kadar uslu dur.
Elena**********************
Annabeth endişeden düşünemez hale gelmişti. Biricik yosun kafası... Elena denen o hain Percy ' ye birşey yapmıştı. Annabeth onu kurtarmalıydı. Ne pahasına olursa olsun , kurtarmalıydı.
Yedili bir araya gelmiş Percy ' yi kurtarmak için bir plan hazırlıyorlardı. Percy ' nin yerine yediliye Thalia katılmıştı. Nico ' da onlara yardım etmek için sabırsızlanıyordu. Percy onun hayatını defalarca kurtarmıştı , Nico ona borcunu ödemeliydi. İlk konuşan Jason oldu.
" Annabeth , Iris mesajında son gördüğün neydi ? "
Ananbeth yutkunarak cevap verdi. " O pislik Percy ' ye artık çok geç kardeşim dedi. Daha sonra Percy bilincini yitirdi. Yerde hareketsiz yatarken Elena bize birşey söyledi. Dediğine göre hepimiz yokolmaya mahkummuşuz. " Hepsinin aklında aynı şey vardı. Gaia... Elena Toprak Ana ' yı uyandırmaya çalışıyordu. Kheiron odaya girince hepsi düşüncelerinden sıyrıldı.
" Çocuklar göreve hazır mısınız ? " Hep bir ağızdan evet dediklerinde Kheiron ' un yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. " O zaman acele etmelisiniz. Birde Clarisse ' de sizinle gelecek. "
Herkes şaşırmıştı. " Neden Kheiron ? " " Annabeth , Clarisse Percy ' yi rüyasında görmüş. " Annabeth ' in gri gözleri fal taşı gibi açıldı.
" O... O iyimiymiş ? " Kheiron ' un yüzüne kasvetli bir ifade çöktü. " Dediğine göre onu mağara gibi bir yere kapatmışlar. Gaia onun... Psikolojisini bozmaya çalışıyormuş. Percy iyi değil çocuklar. Yavaş yavaş aklını kaybediyor. " Annabeth duyduklarının ağırlığıyla sandalyeye çöktü. Piper elini tutarak onu rahatlatmaya çalıştı. Hazel ' de elini omuzuna koymuş yanında olduğunu gösteriyordu. Annabeth onlara minnettardı. Ancak şuan tek düşündüğü Percy ' ydi. Onun deniz yeşili gözlerini düşündü , o aptal sırıtmasını... O yosun kafaya birşey olursa Annabeth asla yaşayamazdı. Leo ondan beklenmedik ciddi bir ifadeyle söze girdi. " 2. Argo ' nun bakımı yeni bitti. Havalanmaya hazır. " Hepsi onaylarcasına başlarını salladılar. " Pekala , gidip kurtarın onu. "
Annabeth 2. Argo ' ya binmeden önce son bir kez Poseidon kulübesine gitti. Percy ' nin yastığını yanına aldı. Yastık tıpkı Percy gibi tuzlu su kokuyordu. Onu 2. Argo ' daki odasına koydu. Geceleri o yastıkla uyuyacaktı. Herkes bunu görmezlikten geldi , hepsi Annabeth için üzülüyorlardı.
2. Argo havalanınca Leo nereye gideceklerini sordu. Annabeth hiç düşünmeden cevap verdi. " Poseidon ' un sarayına. " Leo gemiyi Akdeniz ' e doğru sürmeye başladı. Poseidon ' un sarayına en yakın yer Akdeniz ' di. Yolculuğun ilk birkaç saati sakin geçse de hepsinin bildiği üzere bu hep böyle sürmeyecekti. Özelliklede gemide Zeus ve Hades ' in dört çocuğu varken.
Frank vaktinin çoğunu ablası Clarisse ' le geçiriyordu. Gemidekiler onun varlığını pek istemeseler de ses çıkarmadılar. Clarisse ' in rüyasında Percy ' yi görmesinin bir sebebi olmalıydı. Bunun üstünde fazla durmadılar. Hava kararınca Leo gemiyi otomatik pilota aldı. Herkes odasına çekildi. Nico ve Clarisse fazladan kalan odalara yerleştiler. Hiçbirinin gözüne uyku girmiyordu. 2. Argo kasvetli havasıyla gökyüzünde ilerliyordu.****************************
Kutuyu kenara fırlattım. Bana ihanet etmiş kardeşimin verdiği hiçbirşeyi kabul etmeyecektim. Acıkmaya başladığımı hissedebiliyordum ancak kararım kesindi. Duvarlarda bir ses yankılanmaya başladı. Bu karanlık kadının sesini nerede duysam tanırdım. Gaia tam zamanında sinirlerimi bozmak için benimle uğraşmaya gelmişti. Bu kaltaktan gerçekten nefret ediyordum. " Nasılsın Percy ? Solgun görünüyorsun. " Onun söyledikleri umrumda bile değildi. Cevap vermemeye karar verdim.
" Ah benim tatlı piyonum seninle uzunca bir vakit geçireceğiz. Sevgilinin ölümüyle başlayalım istersen. "
" Kes sesini yalan söylüyorsun ! "
" Öylemi ? İzle o zaman. "
Kendimi birden melez kampında buldum. Gördüğüm şey katliamdan farksızdı. Melezler kan revan içinde yerde yatıyorlardı. Satirler , orman perileri , Kheiron... Hepsi katledilmişti. Yerde adımı sayıklayan bir melez gördüm , Annabeth... Göğsündeki yaradan kan boşalıyordu. Vücudu titriyor ve adımı sayıklıyordu. Elini tutmak , yardım etmek istedim ancak elim onun elinin içinden geçti. Aslında orada değildim. Ağlamaya başladım. Bu gerçek olamazdı. Evim , hayatımın aşkı gözlerimin önünde ölüyordu ve ben birşey yapamıyordum.
Uyandım. Uyuduğumu farketmemiştim. Gördüklerim çok gerçekti. Hala ağladığımı farkettim. Gaia gitmişti ve yerde yatıyordum. Doğrularak sırtımı duvara yasladım. O gördüklerim gerçek olamazdı. Annabeth... Onu kaybetmeye dayanamazdım. Kendi kendime sayıklamaya başladım. " Ölmedi , ölmedi , ölmedi , ölmedi... " Gaia ' nın kahkasını duyana kadar sayıklamaya devam ettim.
" Şimdiden pes mi ediyorsun Percy ? Ah tatlı piyonum sil gözünün yaşını , daha yeni başlıyoruz. "
" Rahat bırak beni ! "
Gaia gidince karşımda gölgelerin arasında biri belirdi. Annabeth... Fırtına grisi gözleri solgun yüzünde parlıyordu. Üzerinde beyaz bir elbise giymişti. Sarı saçları omuzlarından dökülüyordu. Bana o sıcacık gülümsemesiyle baktı.
" Merhaba yosun kafa. Artık ağlama. Beni üzüyorsun. "
Şaşkınlıktan dilim tutulmak üzereydi. " Ann... " İleri gelerek yanıma oturdu.
" Percy ölmüş olmam bizi ayırmaya yetmez. Sende yanıma gelebilirsin. "
" Seni kaybetmeye dayanamam. " Eliyle gözümdeki gözyaşını sildi. Daha da yaklaşarak beni öptü. O Annabeth ' ti bunu biliyordum. Ancak ölmesi...
Ayağa kalktı ve gölgelerde kayboldu. Kaybolmadan önce son birşey söyledi.
" Gitmem gerekiyor. Tekrar geleceğim. Seni seviyorum yosun kafa. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poseidon ' un İkizleri / Percy Jackson ve Olimposlular
FanficSizce melezler hep tek midir ? Peki melezlerin hiç ikizleri olabilir mi ? Gaia uyanmadan ve titan devri başlamadan önce Percy ' nin karşısına hiç beklemediği biri çıkıyor. Bu kişi onun hayatını mı kurtaracak yoksa onu bir felakete mi sürükleyecek...