STEVE ROGERS
——————(yazdığım en kötü ikinci bölüm. Birincisi kitabın ilk bölümü :/ )
Steve ile buluşmak için evden çıkmıştın. Karşıdan karşıya geçmek için bekliyordun. Yayalara yeşil ışık yandığında karşıya geçmek için ilk adımını atmıştın.
Fakat kurallara uymayan bir sürücü sana çarpmıştı.
Yere düştüğünde insanlar sana doğru koşmuşlardı. Onlara iyi olduğunu söylemek istiyordun ama hem konuşamıyordum hem de bulanık görüyordun. Ayağa kalkmaya çalışıyordun ama kulaklarının çınlaması ve beynin bir el tarafından sıkılıyormuş gibi hissettmen bunu engelliyordu.
Bir süre sonra yavaşça gözlerini kapatıp kendine gelmeye çalıştın
Ne kadar geçtiğini anlamadığın süre sonunda ambulans gelmişti ama ihtiyacın olmadığını söyleyecek kadar bilincin yerine gelmişti. Ambulansı geri gönderip. Hemen bulunduğun yerde bulunan kafeden içeri girdin. Bir kahve istedin ve gözlerini kapatıp bir süre dinlendin. Fakat uyuya kaldığını farketmemiştin.Uyandığında kahven soğumuştu. Saate baktığında bir buçuk saat geç kaldığını görmüştün. Hesabı ödeyip hemen kalkmıştın.
Yere düştüğünde alnının sol tarafı hafifçe kanamıştı. Temizlemeyi unutmuştun. Buluşacağınız sokağa dönmek üzereyken, yarayı gizlemek için saçını açtın ve sol tarafa doğru bir tutam saçarak bu yarayı kapattın.
Bunu Steve'e söylemeyecektin çünkü endişelensin istemiyordun. Soktaki bankta oturan sinirli Steve'i görürsün.
"Üzgünüm Steve. Geç kalmak istememiştim. Özür dilerim."
"Sorun değil(!) Y/N. Seninle buluşmak için Yenilmezler'i ektim. Göreve bensiz gittiler."
"Üzgünüm elimde olmayan sebeplerden dolayıydı. Patronum yurt dışından gelecek misafirlerimiz hakkında bir kaç bilgi istedi. Bir daha ki sefer böyle bir şey olmayacak."
"Bir dahaki sefer olacağından eminsin yani."
"Tanrı aşkına Steve, özür diledim, elimde olmadığını söyledim. İlk defa bir buluşmaya geç kalıyorum. Başka ne yapmalıyım. Önünde eğilmeli miyim?" dersin ve tek dizini kırıp yere çökersin. Başını önüne eğersin. Kafanı kaldırmak üzereyken durursun. Alnını açtığını farkedersin.
"Y/N saçmalama kaldır kafanı ve yerden kalk."
"Steve git."
"Y/N tamam, geç kalman umrumda değil, anlık bir tepkiydi. Kalk artık."
Hala beklemen sonucu Steve kollarından tutup seni kaldırır.
Alnındaki yaranın açılmasıyla gözü oraya kayar.
Seni banka oturtturur
"Y/N. Ne oldu sana?"
"Önemli bir şey değil. Görüşürüz." gitmek için yeltelendiğinde seni durdurur.
"Bana ne olduğunu anlat!" Sesini yükseltir.
"Küçük bir kaza oldu." geçiştirmek istersin.
"Pek küçük gibi durmuyor."
Elini yaranın etrafında dolaştırırken daha sonra saçlarını okşar. Seni göğsüne yaslamıştır.
"Ayrılmak istiyorum." diyiverirsin
"Şehirden mi?" Artık göğüsünde yatmıyorsundur.
"Senden." Gözünden bir damla yaş akar.
Steve sessiz kalır. Nedenini sormak ister. Konuşamaz, kısık sesle "neden" der.
"Eskiden anlayışlı bir insandın Steve, sevecendin, şimdiyse tek bir hatamda sinirleniyorsun. Değiştin Steve. Ve benim daha birçok hatam olabilir. Olacak. Seni daha fazla rahatsız etmek istemem."
"Özür dilerim sadece göreve gitmek istiyordum."
"O zaman gitseydin Steve. Hiçbir zaman sana 'hayır, gitmene izin vermiyorum' demedim. Buna hakkım da yok zaten. Senin hayatın ve senin kararların. Görevleri hep ön planda tutmuşsundur zaten." Bir süre beklersin.
"Ve ben sürekli seni merak edip durmak istemiyorum. Her gittiğinde 'acaba bu seni son görüşüm müydü?' diye düşünmek istemiyorum. Veya acaba ben Peggy gibi olmak için yeterli miyim? Değilim. Belki o bunları sorun etmezdi. Yaklaşık olarak aynı şeyi yapıyordunuz. Seni benden daha iyi anlayabilirdi. Kendimi sürekli Peggy ile kıyaslarken buluyorum. Bana zarar veriyorsun."
Artık kalkıp gitmek istiyordun. Anlatsan belki çok uzun sürebilirdi.
Steve ise sadece "özür dilerim." diyebildi.
Banktan kalkmıştın. Hastaneye gitmen gerektiğini düşündün, başında garip şeyler hissediyordun. Belki de sadece aşık olduğun adamdan ayrılmanın üzüntüsüdür diye düşünürken köşeyi döndüğün anda yere yığıldın.
Aşırı saçma bir bölüm evet evet farkındayım.
Ruh halim;