PARK JIMIN
"Eğlenmenin ne demek olduğunu unutmuş küçük bir çocuktu."
Dua Lipa - Swan Song (from Alita: Battle Angel) (yn: kimler gidiyor Alita'ya 14 şubatta?????)
Bize bakıyordu.
Taehyung'la mutfak kısmından utanarak ve sıcak patateslerin üstüne baharat döküp çıktığımızdan beri Yoongi hyung patateslerini yavaş yavaş çiğneyerek bize bakıyordu. Taehyung zaten kulaklarının ucuna değin kıpkırmızıydı ve masaya oturduğundan beri gözlerini ellerinden kaldırmamıştı, dolayısıyla Yoongi hyungun şu bakışlarına maruz kalmıyordu. Onun yerine tüm gerginliği üzerime ben almıştım ve herkes öylesine konuşup yemeklerini yerken, kovboy filmlerinden çıkmış gibi birbirimize dik dik bakıyorduk fakat benim asık suratımın aksine onun dudağının ucu zevkten dört köşe olmuş bir şekilde kıvrıktı.
"Ee ne diyorsunuz?" Namjoon hyung tüm dikkatleri üzerine çekebilmek adına neredeyse kıvılcım çıkacak olan bakışlarımızın arasına uzanıp ellerini çırpmıştı, mutfakta neler döndüğünü bilmedikleri için bize ne yapıyor bu salaklar adlı bakışlarını attıklarından emindim. Hımmlayarak Namjoon hyunga doğru döndüm, tek kaşını kaldırmış Yoongi hyungla bana bakıyordu.
"Ne, ne diyoruz?" anlamamışlıkla baktım onlara, Seokjin hyung lafı devralma gereği duymuş Yoongi hyunga kendine bakması için pizzasının üstündeki mantarlardan birini fırlattı. "Derdiniz ne sizin? Mutfaktan geldiğinizden beri birbirinize öldürecekmişsiniz gibi bakıyorsunuz."
Yoongi hyung üzerine uçan mantardan son anda kurtulmayı başararak "Benim bir derdim yok, uslu uslu patatesimi yiyordum, bu deli de," beni gösterdi. "Bana ölümcül bakışlar atmaya başladı."
"Bana bakıp gıcık gıcık gülüyordu!" dedim mızmızlanırcasına. "Geldiğimizden beri sinir ediyor beni, görmüyor musunuz hyung?!"
Seokjin hyung sabır dilenircesine bir nefes bıraktı. "Pekalâ, kesin. İkinizde! İki dakika atışmadan duramıyorsunuz, buraya eğlenmeye geldik sözde."
Seokjin hyungun sözünü bu sefer Hoseok hyung devraldı. "Lunaparka gideceğiz diyorduk en son, kabul mü?"
Jungkook ağzına sıkıştırdığı koca pizza dilimini çiğneyerek ve tükürüğünü saçarak "Yugyeom da gelebilir miii?" diye bağırdı. Alnımı ovuşturdum, gözlerim başını sonunda ellerinden kaldırabilmiş olan Taehyung'a kaydı, meraklı gözlerle bizi izliyordu ve kızarıklığı neredeyse gitmişti. "Ben kabulüm," dedim mırıldanarak, "Sen ne diyorsun Taehyung, bizle gelmek ister misin?"
"Ben mi?" dedi şaşkın şaşkın kendini göstererek, Namjoon hyung onun bu şaşkın haline karşın "Tabii ki sen." dedi gülümseyerek, ben de gülümsüyordum çünkü şaşkın suratıyla çok komik ve şirin duruyordu.
"Gelirim tabii!"
🍀
Seokjin ve Yoongi özel konuşması
Yoongi:
Pişt
Baksana bir buraya
Seokjin (kuzen olan):
Aynı arabanın içindeyiz farkında mısın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lucky charm √
Fanfiction[ vmin ] Kim Taehyung şanssız biriydi. Eh, Park Jimin'in ise onun şansı olmaya pek de niyeti yoktu, yani şimdilik.