Ediz’den
Sigaramı son kez içime çektim ve kızıllaştırdım. Telefonumu cebimden çıkarırken yere atıp ayakkabımın ucuyla bitmek üzere olan sigarayı söndürdüm. Birkaç çalıştan sonra telefonun açılmasıyla küçük bir iç çektim.
“İlk çalışta aç şu telefonları” dedim sıkıntıyla. Berk hattın diğer ucundan homurdanınca yüzümde bir gülümseme oluştu.
“Bende bizim bad boy ne zaman arayacak diyordum valla telefonum senin için var Ulaç” dedi hala sinirli sesiyle. Saat üçe geliyordu ve ben uykucu şirini uykusundan uyandırmıştım. Bana Ulaç demesini de uykusuzluğuna veriyorum. Beni sinir etmek için Ulaç der genelde ve bende çok acayiptir sinir olurum. “Abi gece gece rüyanda mı gördün beni ya”
Gece lambalarının aydınlattığı ıssız yolda yürürken kahkaha attım. Gece gece rüya görmüş olsaydım Eylülü görürdüm. Gerçi uykumdan mahrum kalmam da onun yüzünden o ayrı bir konu. Hem niye rüyamda onu göreyim ki? Gerçekten kendine gel Ediz.
“Seni niye göreyim lan” dedim yapma bir sinirle. Aslında tamamen yapma değildi ama kızgınlığım kendimeydi. Bir kız her ne kadar güzel de olsa beni değiştirmemesi gerekiyordu. Kafamı sıkıntıyla salladım ve gözlerimi devirdim. Tanrım! Gözlerimi devirdim! Eylülle kesinlikle bu kadar takılmamalıyım. “Size geliyorum ben” dedim konuyu değiştirmek adına. Şu an ne rüyalarımdan ne de saçma davranışlarımdan konuşmak istiyordum.
“Hanım almadı mı eve seni” dedi ve kahkaha attı. Bu çocuk gerizekalı tamam da sınırı aşmış. Sinirle bir nefes aldım ve telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım. Gel döv diyor beni. Sinirleneceğim, telefonu fırlatacağım sonra sokaktan birilerine dalacağım sakin olmam lazım. “Kanka cidden niye bize geliyorsun?”
“Uyku tutmadı” dedim sinirle. Eve gittiğimde Eylülün evi temizlediği ardından beraber uyuduğumuz aklıma geldi ve uyuyamadım! Arabamı da almadığım için Berklere yürüyerek gitmek zorunda kalmıştım şimdi de. Bugün Edizi sinir etme günü sanırsam. “Bi on dakikaya gelirim”
“Başbelam yine formunda” dedi. Dişlerinin arasından söylediğini tahmin ediyordum. Bir dakika ne dedi o? Başbelam. ‘Belam!’ “Efendim?” dedim yanlış bir dövülme olmasın diye. Anlaşılma değil altını çiziyorum dövülme. Ağzını burnunu kıracağım çünkü. İç çekti ve ağzının içinde bir şeyler geveledi. “Ya işte bizim kıvırcık yok mu? Başbelası olan. Hani adı okulların açıldığı ayı hatırlatıp sinir eden güzel ve güzel olduğu kadar sinir bozucu kız. Bir aralar sevgilindi hatta.”
“Hala öyle” dedim uyarıcı bir ses tonuyla. “Her neyse seni sonra dövmeyi planlıyorum kaşınıyorsun çünkü bi temiz dövmek lazım olmuş” dedim ve telefonu kapattım. Görüşürüz gibi veda cümleleri kullanmayı sevmiyorum. Çok saçma. İstediğini söyle ve kapat.
----
Eylül’den
Telefonumun alarmıyla gözlerimi en fazla iki saatlik olan uykumdan açtım. Alarmı kapatıp derin bir nefes aldım. Dün hem korkudan hem de sevgilim olacak öküz, domuz, salak, gerizekalı, odun… Neyse sıfatlar uzar gider işin özü sevgilim olduğunu iddia eden ama bana hala bir açıklama yapma girişiminde bulunmamış kişiden mesaj olsun, arama olsun, tweet olsun her şeyi geçtim faceden bir dürtme beklemiş olabilirim. Evet bekledim! Ama bir şey var mı yok! Telefondan tekrar bildirimlere baktım ama oyun istekleri dışında bir şey yoktu. Yıl olmuş iki bin on dört millet hala oyun oynuyor. Facebookumu çilekli dondurma misali donduracağım ama DM hala biyoloji dersim gibi eksilerde olduğu için faceden mesajlaşıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşık Oldun.
ChickLit“Adın ne?” dedi elindeki sigaranın dumanını yüzüme üflerken. “Eylül” dedim kısaca. Bu konuşmayı bitirmek ve burdan defolup gitmek istiyordum. “Eylül” diye tekrar etti beni. “Ve sende Edizsin” dedim elimle dumanı sağa sola dağıtmaya çalışırken. “Umu...