❄️Canavarlar Savaşı🔥

2K 207 34
                                    

Merhaba canlarım cigerlerim.Neden bilmiyorum son zamanlarda kendimi çok mutlu hissediyorum.Neden bilmiyorum? Ama mutluyum işte.Hayır bunun fazla bir artışla alakası yok.Kitabımızın artışı beni yeteri kadar mutlu ediyor hemde çok mutlu ediyor ama bu farklı bir sebep

Hadi bölümümüze geçelim İyi okumalar dilerim sizleri seviyorum ❤️❤️❤️😘😘😘

Yazarın ağızından;

Küçük beyaz tavşan yerdeki otları sakince yiyordu.Minik çenesi yukarı aşağı doğru hareket ederken kafasını bir sağa bir sola doğru sallıyordu.Onun küçük yaşamı hep panikle geçer.Etrafındaki avcılar için müthiş bir yem

Bir hışırtı sesi

Tavşan sesin geldiği tarafa döndü.Sesin geldiği yöne doğru dönüp koku aldı ama hiç bir koku hissetmedi.Tavşan tam ağızını çimlere gömüp yiyecekken yukarıdan bir şey atladı ve tavşanı bir oyuncak gibi karnından tutup kendine doğru çekti

Uzun boynuzları,olmayan saçları,sivri dişler ve kırmızı parlak gözler.Tavşan onu tutan elde titrerken kırmızı gözler sessizce onu izliyordu.Burnuna yaklaştırarak kokusunu aldı.Ağızını tavşanı ağızı ile birleştirdi.Tavşan çırpındı ama içinden bir şey gidiyordu.Çırpındı ama artık hareket edemiyordu çünkü ruhu bedeninden ayrılmış ve onu tutan Kil İblisinin midesine gitmişti

Tavşan bir çuval gibi yere çöktü.Cansız bedeni yere seriliydi.İblis tavşana bir müddet baktı ve sivri dişlerini yeniden göstererek tavşanı sırtından tuttu ve hızlı bir şekilde tavşanın sırtını söktü

Kanları etrafa saçılmış bir biçimde etini kıtır kıtır yiyen İblis bunu takmıyordu bile.Hâlâ açtı.Etrafta hiç güçlü bir ruh yoktu.Sadece sincaplar, kuşlar ve bir kaç minik tavşan.Açlığı ve küçük avlarının onu doyurmaması onu gittikçe öfkelendiriyor ve etrafına daha fazla saldırma isteği uyandırıyordu

Tavşanın sırtını yemeğe devam ederken uluma ve kükreme karışımı bir ses duydu.Uzun kulaklarını dikti.Kanlı dişlerini ve ağızını yaladı.Kanın tadı hoşuna gitmişti

Bu ses fazla yüksekti ve ses ne kadar yüksekse av o kadar büyüktü.Keyfi yerine geldi ve tavşanın kanlı bedenini yere atıp diğer avın peşine gitti

Onu kaçırmaması lazım

Mollie'nin ağızından;

Lysbeth'in elini tutup koşuyordum.Arkaya bakamıyordum çünkü arkaya bakmak kesinlikle beni yavaşlatacak ve kendinde olmayan Chionie'nin midesine düşecektik

Hızla koşmaya devam ederken ağaçların,çimlerin ve bazı çimlerin dikenleri ayağımızı çiziyordu

Aniden önümüze Chionie çıktı.Yukarıdan yere doğru kanatları sayesinde önümüze gelmişti.İkimize hırldayarak bakarken mavi gözlerinin parıltısı o kadar güzeldi ki sanırsın kızgın değil mutluydu.Lysbeth ile kendimizi geriye attığımız için yere düştük.Birbirimize yeniden yapışıp geriye doğru sürünüyorduk

Chionie 6 büyük kanadını yeniden açtı.Boyu cidden bir genç bir Ejderha'ya göre bayağı büyüktü.Kafası dik durduğunda ağaçları geçiyordu.Sürüne sürüne bir çalıya yanaştık ondan sonrası yoktu.Elimle bir kalkan yapardım ama Chionie hiç düşünmeden elimi kolumla birlikte ısırıp kapacağı için hiç cesaret bile edemedim

Lysbeth ile birbirimize sarılıp son dualarımızı ederken bir anda Chionie'nin boynunu bir şey ısırdı ve onu biraz bizden uzaklaştırdı

Chionie sinirle kükredi onu ısıran canlıda kükredi.Bu Nix değildi.Gri renkli ve bayağı uzun olan bir canlıydı.Kafasında spiral şeklinde boynuzlar ve kurtları bile korkutucak kadar sert sivri dişleri vardı

Arkamdan gelen yumuşaklık ile arkamı döndüm.Nix burnunu bize sürtüyordu.Onun burnunu okşadım

Chionie ve ona saldıran canlı birbirlerine bakıyorlardı bir çember şeklinde dönerek birbirlerine hırıldıyorlardı.Chionie koca cüssesiyle ona bayağı fark atıyordu

Gri canavar ilk önce atıldı ama Chionie ağızı ile onu kristal mermilerine tuttu ama o Chionie'nin boynuna tutundu ve onu ısırdı. Chionie sinirle yeniden kükredi ve kuyruğu ile onu belinden tutarak yere fırlattı.Bacaklarını yere sürterek toprağı deliyordu.Gri yaratık silkinerek ayağa kalktı dört ayak üzerinde dururken havaya sıçradı ve gökyüzüne doğru uçtu.Onun arkasından Chionie kanatlarını açtı ve o da yukarı yükseldi

Ağaçlar sayesinde bir şey göremiyorduk ama yere düşen kristal parçalarından ve kükreme,tıslama seslerinden kavganın devam ettiğini anlamıştık

Nix ikimizin arkasında yukarı bakıp inlerken Lysbeth bana bakıyordu

"Mollie? Sence her şey yolunda mı?"dedi Lysbeth

"Yolunda değil tabii ki de! Ya Chionie'ye bir şey olduysa?"dedim

"Bende hiç böyle olmamıştı.Tamam can acıtıyor ama bana saldıran tek şey bir boğaydı"dedi Lysbeth

Uzaklardan gelen bir gümleme sesi ile üçümüz de oraya döndük.Oraya koşamayız.Chionie'nin nereye doğru düştüğünü bilmiyoruz

"Merak etmeyin.Lyric onu hemen bulur.Tabii orası da mühürlü değilse"dedi Lysbeth ve aynasını çıkardı.Aynayı yeniden salladı

Aynadaki mor tozlu yüz yeniden belirdi

"Lyric bana Chionie'nin yerini söyle",dedi Lysbeth

Ayna gri renkli bir toz rengini aldı.Bir süre sonra yeniden Lyric gözüktü

"Buldum! Sola gidin!"dedi

Hemen sola koşmaya başladık

Chionie'nin ağızdan;

Yumuşak bir yüzeyde yatıyordum ama her yerim yanıyordu.Kollarım ve bacaklarım öyle ağrıyordu ki kırılmış olduklarından eminim.Onları oynattım bir sıkıntı yoktu

Üzerimde birşey vardı.Gözlerimi açıp baktığımda.Dylan'nın üzerimde yattığını gördüm

Ciyaklamam Dylan'nı kendine getirdi.Üzerimden kolları ile kalktı ve bana baktı

T-shirt'ü tamamen yırtılmış ve karnında baklavaları vardı.Kollarındaki kaslara ve mükemmel bbaklavalara pür dikkat bakarken bakışlarımı çektim.Yüzüm kızarırken yüzüne baktım gözleri gri-siyah karışımı olmuştu

"Chionie sen iyi misin?"dedi

"İyiyim ama her yerim ağrıyor"dedim ve kendi üzerime baktım

T-shirt'üm yırtılmıştı, tabii sadece gögüsüme kadar o konuda şanslıydım.Ama şortum o kadar şanslı değildi.Sağ tarafı kalçama kadar yırtılmıştı sol tarafı ise oraya bayağı yaklaşmıştı

Düşüncem ile gülümsedim.Artık ergen olmuştum yani Ejderha dilinde yetişkin.Tırnaklarım uzamış derim biraz daha beyaz ve dişlerim sivrileşmişti gözlerim ile masmavi olmuştu eminim.Kahkaha attım

"Dylan? Sana ne oldu?"dedim

"Gri Ay...Yetişkin oldum"dedi

"Ne güzel.Bende"dedim

Aynı gece yetişkin olmamız büyük şanstı belkide ikimizin arasında Koruyucu-Kraliçe bağı olduğu içindir bilmiyorum

Dylan ayağa kalkarken ben hâlâ yerde yatıyordum

"Dylan? Beni taşır mısın? Ayağa kalkamıyorum.Her yerim ağrıyor"dedim sırıtarak

Dylan kıkırdadı ve yanıma gelerek beni kucağına aldı

"Memnuniyetle Melez Prenses"dedi ve alnımı öptü

...

Yazar yavaş ciğerimi söktün yine <3

Melez PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin