Veeee Evet,Yeniden bir şey bulamadım...😑
Cidden...Son zamanda hiç duyuru bulamıyorum ve bu beni delirtiyorNeyse İyi okumalar dilerim sizleri seviyorum ❤️❤️❤️😘😘😘
Bu arada Dylan'ı Melancholia Güler kargo ile hepinize teslim ederim 😂
Chionie'nin ağızından;
Annem önde gidiyordu.Ben ise hâlâ ayaklarıma bakmakla meşguldüm çünkü Ejderha olarak yürümeyi bilmiyorum.Sadece uçuyor ve yere iniyordum.Hepsi bu
Annem arkasını döndü ve bana baktı
"Chionie? Sorun nedir bebeğim? Neden gelmiyorsun?"
"Şey...Ben yürümeyi pek çözemedim.Draberty olduğumda yürüdüğümü bile bilmiyorum"dedim
Annem derin bir nefes aldı ve yanıma geldi.Annem yanıma gelirken yere attığı adımlar yerdeki sincap ve tavşanların korkmasına neden oluyordu
"Korkma,Sana şimdi yürümeyi öğretirim"dedi annem ve arkama geçti.Kuyruğumu ısırıp biraz havaya kaldırdı.Annemin boyu sayesinde sadece ön ayaklarım yere değiyordu arka ayaklarım annemin göğüsünün üzerindeydi
"Anne?! Ne yapıyorsun?!"dedim içimden çığlık atarak zaten birbirimizin zihni ile konuşuyoruz mutlaka duymuştur
"Sana Ejderha tekniği ile yürümeyi öğretiyorum"dedi ve başını biraz aşağıya indirdi arka ayaklarım yere değmişti ama hâlâ kuyruğumdan tutuyordu
"Biliyorum bu senin için alışılmamış bir teknik ama en pratik yolu bu.Şimdi,Ön ayaklarını ilerlet"
Annemi dinleyerek ön ayaklarımı hareket ettirdim.Bu kollarınızın üzerinde amuda kalkarak yürümeye benziyordu
"Aferin,Şimdi arka ayaklarını harekete geçir"
Arka ayaklarım normal ayaklarla yürümek gibiydi.Şu an etrafta yetişkin bir Ejderha olsa ve annemle beni bu şekilde görse kesinlikle ona garip gelirdi ama ben bir insan olarak büyüdüm yani bu benim suçum değil
Ejderha olarak yürümek bir garipti.Tıpkı küçükken mutlaka yaptığınız o dört ayak üzerinde yürümeye benziyordu.Tabii küçükken yaptığımız bu hareket bir süreden sonra sizi rahatsız ettiği için dururdunuz ve normal bir insan gibi yürümeye devam edersiniz ama Ejderha olunca böyle bir rahatsızlanma şansını elde edemiyorsunuz çünkü zorunlu
Bir süre sonra yürümeye hatta koşmaya başlamıştım.Bir köpek gibi zıplıyor ve koşuyordum.Belki bir kuzu gibi görünüyor olabilirdim
"Anne! Bak!"dedim küçük bir çocuk gibi.Dört ayak üzerinde yürümek sandığımdan kısa sürmüştü.Annem olduğu yerde bana bakıyordu
Ejderha olduğu için gülümseyip gülümsemediğini anlamıyordum.Yanıma yaklaştı ve kafamı yaladı.Sanırım bu Ejderha dilinde öpmek oluyordu
"Aferin, Chionie"dedi annem
Sonunda Ejderha olarak yürümeyi de becerdiğime göre şu kasabayı görmeyi hak ediyordum
Annem benim hemen yanımdaydı.Arada bir bana bakıyor ve yürümemi gururla izliyordu.Her anne bu durumla mutlaka gurur duyar
Kısa bir süre sonra bir tepenin ucuna gelmiştik ve annemin bahsettiği kasaba tam ilerideydi ama kasabadan çok bana bir şehri anımsatıyordu.Kocaman Aventurin taşlarından yapılma binaları vardı
"Burası Averia Şehri, Chionie.Burada senin gibi Kristal büyülere sahip kişiler var"dedi annem
Kendi Elementime sahip bir kasaba...Tamam bazılarının benim gibi Kristal yeteneklere sahip olduğunu biliyordum ama benim gibi güçlere sahip olan bir kasabayı ilk defa duyuyordum.Annemden önce ileriye atıldım ve zıplayarak şehre doğru koştum
"Hadi o zaman hemen gidelim!"dedim sevinçle
Annem kıkırdarken ben ileri doğru zıplaya zıplaya gitmeye devam ettim.Kasabanın girişinde durup annemi bekledim.Annemde yanıma gelince onunla birlikte içeri girdim
Kasaba cidden çok güzeldi.İçeri girince Aventurin taşları dışında başka taşlarında olduğunu gördüm
Yıldıztaşı,Sardonix, Ametist,Güneştaşı,Safir,Yakut,Zümrüt, Kalsedon,Amber,Peridot,Yeşim,Opal ve daha birçoğu.Taşlardan yapılmış binaların çoğu gökdelendi ama küçük binalar da vardı
Tabii en sevdiğim taştan yapılmış olan bir bina görünce olduğum yerde kaldım
Aytaşı...
Hem en sevdiğim taş hemde bir büyümün adıydı.Nedendir bilmem ama Aytaşı'nı hep sevmişimdir.Galiba mavi ve beyazın karışımı olduğundan ve renginin çok asil durmasından dolayıdır belki
Aytaşı binanın minik bir dükkan olduğunu anladım.Orada birkaç meyve satılıyordu.Pek bilmediğim hatta görmediğim meyveler bile vardı.Hatta karpuza benzeyen ama tam ucunda 4 tane yaprağı olan bir meyve vardı
Kristal sokaklarda yürürken benim gibi yetişkin olan Kristal Ejderhaları gördüm.Annemin boyundalardı ve boynuzları benim boynuzlarımdan bayağı uzundu.Hatta kocaman kanatlarını açtıklarında gökyüzündeki güneşi bile kapatıyorlardı.Büyüdüğümde onlar gibi olacaktım...Tabii büyürsem
Aniden gelen bir patlama sesi ile Ejderhalar ve diğer yaratıklar çığlık attılar.Kocaman bir toz yükseldi.Toz gri ve siyah karışımı bir renkti.Annem beni kanatlarının altına almıştı.Sol kanadı neredeyse benim bütün bedenimi kapatmıştı ama arada oluşturduğu küçük aralıktan herşeyi görebiliyordum
Bunlar miğfer giymiş toz görünüşünde askerlerdi.Tozlardan ve bulutlardan yapılmış Auralara benziyorlardı ama gözleri kıpkırmızıydı ve siyah bedenlerine uyuyordu
"Ejderha Kraliçe nerede?! Size söylüyoruz Averia halkı?!"dedi toz şeklinde asker
Bunlar büyük olasılık Kral Mosrses'in adamlarıydı çünkü görünüşleri pek Mosrses'i anımsatmasada ona bayağı benziyorlardı.Ayrıca Kraliçe Tiamet'in dediğine göre Kral Mosrses şekilsiz bir ruh.Nereden geldiği belli değildi ama şekilsiz bir ruh olduğunu Tiamet kendi gözleriyle görmüştü.Savaşları esnasında bayağı şekilden şekile girmiş
Askerler etrafta gezinirken annemin önünden geçtiler ama annemin koca cüssesi ve kanatları beni koruma altına aldığı için annemden şüphelenmediler bile.Bazı Averia Şehri insanlarına sordular ama onlar da beni görmediklerini söylediler
Askerler biraz uzaklaşıp ileri mekanlarda aramaya devam ederken annem bana seslendi
"Chionie,Hemen buradan gidiyoruz"dedi
Kafamı salladım ama annem kanatları ile beni koruduğu için kafamı görmedi.Averia şehrinden uzaklaşıp Annemin 'banyosuna' açılan kapıya kadar annemin kanatları altında gittim ve kapıda yeniden insana dönüşüp evimize geri döndük
Averia şehrinde olanlar işin ciddileştiğinin bir kanıtı olmuştu.Element Bilyelerini hemen bulmamız lazım
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Prenses
FantasyEjderhalardan Ateş Kabilesinden bir Melez dünyaya geldi.Bu Melez Bir Kurt ve Ateş Ejderhasının melezi.Neredeyse bütün ırkların severek gücünü istediği bir Melez...