too drunk to talk

5.3K 263 12
                                    

Elimin altında titreyen telefona baktım. Bilinmeyen numara arıyordu. Sırıtarak açtım telefonu.

"Vay vay vayyyy, sen beni arar mıydın korkak? Cesaret edebilmene şaşırdım."

Karşıdan boğuk bir ses geldi. Mikrofonu bir şeyle kapatıyor olmalıydı. Kapatmasa bile sabaha hatırlayacağımdan emin değilim.

"Çok içtin mi?"

"Yok be." dedim. "En son 5 Amsterdam saymıştım." Hiçbir şey değilmiş gibi bu cevabı verdim. Sonra devam ettim. "Bak şimdi burası çok komik." dedim kendime engel olamadan kahkaha atarak.

"Aras aptalı tekila shot getirmiş ama içince unutmuş getirdiğini. Yazık olmasın diye onu da içtik."

Kahkaha atmaya başladım. Aptal çocuktu Aras ama seviyordum onları. Bilmeden bana çok yardımcı olmuşlardı. Sarhoş kafamla bunları düşünebildiğime şaşırdım. Telefondan bir bağırtı geldi.

"Nerden baksan aşırı komik hikaye. Asıl sen aptal mısın? Bünyen kaldırmaz ki senin o kadar alkolü."

"Nerden biliceksin ki?" dedim kafamı denize çevirerek. Sonra görmeyeceğini bilmeden havada elimi salladım. "Ohooyy sen benim 2 yılda devirdiklerimi görsen. Vakum gibiyim." Sonra uzatarak tekrarladım. "Vakummmm. İçki vakumuyum ben." Kendi kendime kahkaha attım. Bu sırada Selin mırıldanmaya başlamıştı. "Düşündüm de, baya süper bi çocuğum ben ya."

"Aptalsın." dedi telefondaki ses. "Neredesiniz şimdi?"

Sanki bunu bilmemesi saçmalıkmış gibi. "Moda." dedim bilmiş bir şekilde. Sonrada onu cık cıkladım.

"Koray saat 03.30? Hala eve gitmedin mi?" dedi hem şaşkın hem sitemli.

"Yoo" dedim uzatarak. "Gittiler."

"Seni orada mı bıraktılar? Emre de yanında mı? O seni nasıl bırakıp gidebilir?"

"Selinle ben kalmak istedik." dedim yanımda uzanan Selin'e bakarak. Bu gece susma gecelerimizden birini daha gerçekleştirmiştik.

"Hala onunla mısın?"

"Hı hı." diye bir mırıltı çıkarttım. Uykum gelmişti.

"O da sarhoş mu senin gibi?"

Ofladım. Başımı ağrıtmaya başlamıştı. Çok soru soruyordu. Yine de kafamı Selin'e çevirdim. Çimlenlere uzanmış ağlıyordu sessizce. Selin dedim onu dürterek. "Hı" diye bir ses çıkardı. "Sarhoş musun?" dedim. Bu sırada telefondan bir ses geldi.

"Ya cidden sarhoş olup olmadığını kıza mı sorucaksın? Sarhoş halin daha aptal."

"Offf ben nereden bileyim sarhoş olup olmadığını, tabii ona sorucam."

Ona cevap verdikten sonra telefon kulağımda bir şekilde çimenlere attım kendimi. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Yavaşça iç çektim.

"Bilinmeyen." dedim. "Sence gökyüzüne bakmalı mıyım? Çünkü gözlerim şu an sımsıkı kapalı."

Karşı taraftan uzun bir süre ses gelmedi. 

"Ne oldu?" dedim iğneleyici bir şekilde. "Sustun."

En sonunda titrek bir sesle cevap verdi.

"Evet bakabilirsin. Bu gece Dolunay yok."

Vücuduma yayılan uykuyla uyuşmuş bir şekilde cevap verdim.

"O zaman merhaba diyecek kimse de yok demektir." dedim. Karşıdan belli belirsiz bir hıçkırık gelirken uykuya dayanamayıp telefonu kapattım. Çimlenlere iyice uzandım.

dolunay| yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin