Mafyaların nasıl bir yaşamı olduğu hakkında elbette bir bilgim yok arkadaşlar mantık çerçevesi içinde salladım. Ayrıca nasılsınız?
Sınava giren var mı aranızda?
Varsa nasıl geçti.
Benimki eehh fena değil gibiydi işte.
İyi okumalar size ❤️❤️❤️
Kayahan'a bütün olayı anlattıktan sonra koltukta geriye doğru yaslanmıştım. İki elini birbirine kenetlemiş ve alnını dayamış yere bakarak düşünüyordu. Ne düştüğünü aşikardı ve yüz ifadesi çıkmaz bir durumda olduğumuzun habercisiydi. Pollyanna değildim, hiçbir zaman da olmamıştım. Aklıma elbette kötü düşünceler geliyordu ama olabildiğince metanetli durmaya çalışıyordum. Kayahan'dan öğrendiğim üzere yaklaşık bir haftadır dedesi Cemal Erkara'nın elindeydik.
Kayahan beni neden kurtarmıştı bilmiyorum. Belki de bu da onların bir oyunuydu ama içinde bulunduğum bu çıkmaz beni birine güvenmek zorunda bırakıyordu. Kayahan'a güvenmek istemiyordum, Kayahan'a güvenmek zorunda olduğumu biliyordum. Ben lafımı bitireli dakikalar olmuştu ve ikimizde öylece susuyorduk. Evin içinde de pek ses çıktığı söylenemezdi. Kafamı koltuğun sırtına yaslamış tahta tavana bakıyordum. Kafamı yavaşça cama doğru çevirdim. İlerideki ağaçların sislendiği gözüküyordu. Ege'de olmadığımız belliydi. Böyle bir orman ancak Karadeniz yakınlarında olabilir diye düşündüm.
O an bir kez daha fark ettim Kayahan'ın yardımı olmadan asla buradan çıkamayacağımı. Bilmediğim bir şehirde, evim dediğim yerden kilometrelerce uzakta silah zoruyla tutuluyordum. Bir cinayeti görmüş, arkadaşımın birini vurmasını izlemiştim. Bir hafta kadar depodan hallice bir yerde çok az yemek ve suyla yaşama tutunmaya çalışırken arkadaşımı ölene kadar dövmüşlerdi, beni de ailemle ve sevdiklerimle tehtid ediyorlardı. Cemal Erkara nüfuslu biri değildi, herif nüfusun ta kendisiydi.
Ben kendi düşüncelerime boğulmuşken Kayahan derin bir iç çekti ve kafasını ellerinden kaldırıp yüzüme baktı. "Dedemin dediklerini yapmaktan başka bir çaren yok ve bunu bildiğini varsayıyorum." Biraz hayalkırıklığına uğramıştım ama buna iznim yoktu. Bulunduğum durumda bir şeyler hayal etmeye ve her şeyin güzele varacağını düşünmeme ihtiyacım yoktu. Akılcı kararlar vermeli ve herkesi kurtarmak için itaat etmeliydim. Kayahan'ı "Bunu zaten biliyorum." dercesine bir kafa sallamayla onayladım. O da sözlerine devam etti.
"Bir cinayet görmüşsünüz. Cinayeti görmeniz halledilebilir bir olay ama uyuşturucu? Ilgaz bu olay senin hayal edebileceğinden çok daha öte."
Kafam karışmış gibi ona bakarken anlamam için yavaşça tekrar anlattı.
"Polisin mafyadan haberinin olmaması mantıklı mı sence? Ben sana söyleyeyim; hayır değil. Mafya birini öldürür. Sonra bir adama para verir ve o adam cinayeti üstlenir. O hapiste krallar gibi yaşarken biz de dışarda ailesine bakarız. Bunu dizilerde görmüştürsün öyle değil mi?"
Mafyadan biz diye bahsetmesi beni biraz ürkütse de bozuntuya vermemeye çalıştım. Dedikleri televizyonda gördüğümüz mafya bazlı tüm dizilerde olağan şeylerdi. "Evet, gördüm."
"Gerçek hayatta da bundan pek farkısızı olmaz. Mal alım veya tesliminde bir aksilik çıkar biri ölürse ilk önce kanıtlar yok edilir. Sonra bir senaryo uydurulur ve senaryoya uygun adam aranır. O suçu üstlenir ve gerisi bildiğin gibi. Cinayetlerden yırtılır ama uyuşturucu devletin ve MİT'in de işin içinde olduğu çok büyük bir operasyonun ayağı. Uyuşturucu kartelleri kim olursa olsun affedilmez, en fazla polisle işbirliğine gidip diğer satan adamların ismini verip cezai indirim alırlar. Hapisten geri çıkınca o görkemli hayatlarına geri dönemezler, mallarına devlet tarafından el koyulur ve diğer uyuşturucu satanların ismini verdiği için bir sürü düşman edinir. Sence bu şartta dışarıda yaşayabilirler mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dolunay| yarı texting
Teen FictionTüm dünyan altüst olurken ve bildiğin her şey yeniden inşaa edilirken; Geçmişinden en fazla ne kadar kaçabilirsin? -------- Bilinmeyen Numara: Seni kantinde görmüştüm. Bilinmeyen Numara: Açıkcası ürkütücü bakışların var. Bilinmeyen Numara: Bazen i...