Sorunsuzca arabaya binip lunaparka doğru gitmeye başladık. Kimin daha çok konuştuğu hakkında konuşurken Tae gitmemiz gereken yolu geçmişti.
" Dönmemiz gerekiyordu biliyorsun değil mi?"
" Çok konuştuğun için unuttum. Neyse bizde başka bir yere gideriz."
" Ben çok konuşmuyorum bi kere"
Bu söylediğime kendim inanmadığım için gülerek söylemiştim. Tae de muhteşem kare gülüşüyle bana eşlik ediyordu.
" Şimdi nereye gidiyoruz?"
" Benim istediğim yere."
" Mesela..."
" Süpriz"
Yol kenarında boş bir yer bulup arabayı durdurdu ve arabadan indi. Benim kapımı açıp elini uzattı. O muhteşem elini tutarak arabadan indim. Sonra cebinden çıkardığı küçük bir mendille gözlerimi kapattı.
Ne yaptığını anlamadığım için hiçbir şey söylemedim. Sonra yine aynı muhteşem ellerle arabaya tekrar bindim.
"Tae ned..."
" Şşşt prenses az sonra anlayacaksın."
Kafamdaki iç sesim beni kaçırdığını falan söylüyordu ama seni kaçıracağım dese zaten gelirdim. Böyle şeylere gerek yok yani.Gözlerim kapalı sessiz sadece iç sesimle konuştuğum yolculuk sonunda araba durmuştu.
" Gözlerini sakın açma az kaldı prenses. "
'Söylemesi kolay tabi. Seni durup dururken kimse nereye gideceğini bile söylemeden gözlerini kapatıp merak içinde bırakmadı' iç sesime hak verip beklemeye başladım.Gözlerim kapalı bir şekilde indim. Küçük bir düşme tehlikesi atlatıp tabi. Filmlerde hiç böyle olmuyordu. Neden ben de filmdeki kadın oyuncular kadar cool bir şekilde inemiyordum.' Çünkü sen onlar değilsin,sen sakarsın' iç sesim çok konuşmaya başlamıştı ama haklıydı vicdansız. 'Sen benim iç sesimin benim tarafımda olmalısın değil mi! "
' Ben sadece doğruları söylüyorum. '
İç sesim bile beni savunmuyor o derece yalnızım.
Tae yavaşça gözlerimi açarken sebepsiz bir mutluluk yaşadım.' Çok da sebepsiz değil gözlerini kapattığından beri çatlıyordun.'
" Sen sussana "
Galiba bunu sesli söylemiştim. Tae bana en garip bakışlarıyla bakıyordu. 'İnsan bi korkuyor tabi ama öyle de bakılmaz ki vicdansız. Bana söyledi zaten' iç sesim hala susmuyordu. Tae'ye bakıp küçük bir gülücük attım.
Sonra o da gülümseyip tekrar 'muhteşem' elleriyle tekrar gözlerimi kapattı. Etrafa bile bakamamıştım ki ben daha. 'Bana bağırırsan böyle olur'
'Bana karışma istediğimi yaparım.'
' Görüyoruz zaten.'
"Dikkat et prenses merdiven var şimdi."
Ben adım attıktan sonra söylenmez ki bu. Neyse ki düşmedim bu sefer. 'Sakar diye boşuna dememiştim'
İç sesime aldırmayın yürümeye devam ettim. Sonra bir yede durduk ve Tae kulağıma eğildi.
" Gözlerini açacağım prenses. Ama önce sana birşeyler söyleyeceğim. "
'Hemen açsa ekşını kaçardı zaten.'
" Birbirimizi kızdırsak bile konu ne kadar ciddi olsa bile bugünü hatırlayıp sımsıkı sarılacağız.
Ne olursa olsun birbirimize güveneceğiz.
Son olarak en sevdiğimiz kişi her zaman birbirimizi olacağız.
Söz mü? "
Bunları söylerken çok ciddi ve içtendi. iç sesim bile susmuştu. O derece yani.
" Söz veriyorum. "
'Muhteşem' ellerini gözlerimden çekti ve önüme geçip diz çöktü. Gözlerim kilitlenmiş onu izliyordum. Cebinden kutu çıkarıp bana doğrulttu. İçinde çok güzel bir yüzük vardı.
" Sadece benim şatomun prensesi olarak yaşar mısın?"
"Evet! "
"Seni seviyorum."
"Ben de seni mor kalpli prensim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taehyung İle Hayal Et
FanfictionHayaller sınır tanımıyorsa Taehyung'la sınırları zorlayalım...