Çingene

918 117 22
                                    

Hakan görüntüleri araştırmaya koyuldu. Araştırdıkça, izledikçe bunaldı. Soğuk terler döküyordu. Hiç bir iz yoktu. Sensörlerin eğrisini açtı programda.

* " İşte bu!"

+ " Bana onu buldum de lütfen!"

* " Sayılmaz. Ama güzel bir olay oldu"

-" Onu bulamamanın içerisinde güzel ne olabilir." Dedi Çetin.

* " Paspasın altına koyduğum sensörler işe yaramış. Girerken ve çıkarken bu sensörlere yakalanmış."

-" Güzel! Artık boynuna saat kaçta urgan geçirildiğini biliyorsun. Büyük gelişme."

+ " Çetin haklı. Bunu bulmanın bize ne faydası var? Yani evet eve giriş çıkış saatini öğrendin. Bu bulmamıza nasıl yardımcı olacak? Adam hayalet gibi!"

* " İşin dar kısmına takılı kalıyorsunuz. Bu sensörlerin onu görmesi ne demek? Adama ne kilit ne kapı işliyor. Kameralar zaten bir boka yaramıyor. Yani bu güne kadar bir hayalet bile olduğunu düşünmüştüm. Taki şu ana kadar. Sensörün onu yakalaması demek; onun kusursuz planlar kuramadığı anlamına geliyor. Evet mükemmel planlıyor işini. Hiç bir açık vermiyordu. Ama artık onu da tuzakla düşürebileceğimizi biliyoruz"

    + " Kırk yıl düşünsem aklıma gelmez"

    - " Peki sherlock! şimdi ne planlıyoruz?"

    * " Önümüzdeki iki gün hafta sonu. Yani zulamızı yapıp eve kapanacağız. Üçümüz de!" Yani kırk sekiz saatlik döngüde bu evde uyanık biri mutlaka olacak. Dönüşümlü uyuyacağız. Mümkün mertebe hep bir arada duracağız."

     +" Fikir güzel. Aslında başka yapabilecek bir şeyimiz Yok. Dediğini denemek zorundayız" dedi Artemis. Çetin onaylar şekilde kafasını salladı.

      + " O halde ben markete gidip iki günlük erzağımızı ve sigaramızı stokluyorum."

     * " Dur! Artemis yalnız gitme. Ben de geleyim."

     + " Hakan pijamaların var üstünde. Sen giyinene kadar ben gelmiş olurum."

     * " O halde Çetin ile gidin. Zaten montunuz üzerinizde. Yalnız kalmamalısın."

     -" Hadi gidelim Arti. Hakan haklı"

      Apartmandan çıkıp marketin yolunu tuttular. Çantasından cüzdanını çıkarıp içerisinden bir miktar parayı alıp montunun cebine koydu. Bir çingene bunu farketmiş olacak ki kalabalık caddenin ortasında gelip Artemis'in kolundan tuttu. Artemis kolunu sıkı sıkı tutan bu çingeneyi görünce sersemledi.

     + " Yahu ne yapıyorsun kadın? Kendine gel" deyip kolunu savurarak çingeneden kurtuldu. Çingene ısrarlı tavırla Artemis'e yaklaşıyordu.

    ~ " Ablacım gel falına bakayım. El falı bakarım. Derdini, geleceğini dökerim be ablam"

     + " Yok! İstemez."

    ~ " Bakayım ablam ne olursun."

    + " Yahu kadın işim var gücüm var! Hadi ikile!"

    ~ " Ablam benim falım çıkar be! Bakayım bi açılsın karman. Dökülsün gerçeklerin."

     +" Ben fala inanmam. Başkasını bul. Hadi!" Diyerek arkasını döndü. İlerlemeye başladıkları anda çingenenin sesi kulağında çınladı.

    ~ " Seni senden daha iyi tanıyan bir misafirin var!"

    Artemis duydukları karşısında şok olmuştu. Çetin'le ikisi birden arkalarını döndüler. Artemis koşarak çingenenin yanına gitti. Koluna yapıştı.

     + " Anlat çabuk! Ne biliyorsun? Ne görüyorsun? Öt hemen!"

     ~ " Yok! Bakmam. Hevesimi kırdın"

     + " Kadın sen deli misin nesin? Anlat hemen nereden biliyorsun bunu? Dökül hemen!"

     ~ " Yok yeminle anlatmam. Geçti o iş. Kovdun beni başından. Hem fala da inanmıyormuşsun."

      + " Ne kadar istiyorsun? Anlat! Bildiğin her şeyi anlat"

      ~ " Bir yüzlük ateşle ablam"

     Artemis cebindeki paralardan yüz lira çıkarıp dilencinin avucuna sıkıştırdı.

      + " Haydi! Seni dinliyorum." Dedi telaşlı bir şekilde.

     ~ " Cevabın hasta kadında."

     + " Ne cevabı? Ne kadını? Kimden bahis ediyorsun?"

    ~ " Hasta kadını bul! Cevabın onda"

    + " Adı ne bu kadının? Nereden bulacağım"

    ~ " Abla daha çok şey istiyorsan ateşle bi mavilik daha."

     Artemis bir yüz lira daha çıkarmak için elini cebine attı. Heyecandan elleri titrer haldeyken parayı almaya çalıştı. Para tomarının arasındaki tek yüz lirayı yere düşürdü. Rüzgar parayı bir kaç metre ileriye sürükledi. Hemen arkasından atıldılar beraber. Çetin biraz hızlı davranıp parayı yakaladı. Yerden aldığı gibi Artemis'e uzattı. Artemis rahat bir nefes alıp paraya uzandı. Eline alıp çingeneye vermek için arkasını döndü. Enteresan bir biçimde çingenenin yerinde yeller esiyordu.

     + " Çetin nerede bu kadın?"

     -" Ne bileyim!  Üç beş saniye oldu arkamıza döneli. Işınlanmadı ya!"

     Çetin koşarak caddenin köşesine gitti. Yolları tek tek gözleri ile tarafı. Artemis sağa sola koşturarak kadından bir iz aramaya başladı. Ne yaptılarsa nafile! Yer yarılmış yerin dibine girmiş.

     + " Çetin bu ne demek oluyor? Kim bu çingene? Bahis ettiği hasta kadın da kim?"

     -" Yavrum nereden bileyim? Dedektif olan ben değilim. Aklıma gelse neden söylemeyeyim?"

     + " Of! Böyle bir şey yaşandığına inanamıyorum. Sanki kadın ışınlandı. Sanki büyü yaptı!"

      -" Kadın seni özellikle buldu bence. Ötesini düşünemiyorum. Görevini yerine getirdi ve kayboldu. Bir şekilde kaçtı ve gitti. Görevin açık ve net. Hasta kadını bulmalıyız."

    + " Yahu sülalemdeki herkesi düşünüyorum. Şükürler olsun ki hasta kimse Yok. Kim bu? Ben bu kadını nasıl bulayım şimdi?"

    Artemis cebindeki paketten bir sigara çıkarıp yaktı.

    + " Sebahat teyze!"

    -" O kim be?"

    + " Tanıdığım tek hasta kadın! Sadece onu tanıyorum."

     -" Tamam bir yerden başlayalım. Nerde bu Sebahat teyze?"

     + " Bizim apartmanda beşinci katta. Hiç görmedim kendisini. Ama Hakan bahsetti."

     -" Hakan nereden tanıyor?"

     + " Sebahat teyzenin yakın arkadaşının torunu Hakan. Sebahat teyzenin mutfak alışverişini falan karşılıyor. Yardımcı oluyor."

     -" O zaman güzel! Hadi bulalım teyzeyi. Denemeye değer."

    + " Önce şu markete gidelim. Uzun bir gece olacak."

     " O çingene tesadüfen karşıma çıkmış olamaz."

                             •            •            •  

   

SESSİZ MİSAFİR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin