Arabadan çıkmak için kapıyı açtığımda ilk önce Lucky'nin dışarı çıkmasına izin verdim. Böylece etrafı kontrol edebilecek ve beni olası bir tehlikeye karşı koruyabilecekti. Eğer ki ondan önce inmiş olsaydım bana kızardı ve inanın onu kızdırmak istemezsiniz. Biraz paranoyak bir köpeğe sahip olduğumu babam defalarca söylese de onu hiç umursamadım. Hadi ama! Köpek olmanın özelliği değil midir bunlar. Koruyuculuk ve sadakat. Luckyde bunlar normalden fazla olsa da benim için sorun yok.
Luckynin bana dönüp şirin şirin kuyruk sallamasından sonra bende arabadan indim. Bu onun 'burada tehlike yok Yağmur,rahatça inebilirsin. Gerçi olsa da merak etme ben seni korurum güzelim' deme şekliydi. Çok tatlı olduğunu söylemiş miydim?
Büyükannem bahçenin ortasında yaşlı gözlerle beni bekliyordu.Özlemiştim.Hem onu hem de burasını. En son annem ölmeden önceki yaz gelmiştik. Sanırım üç yıl kadar oldu. Küçükken yaz tatilimin çoğunu burda geçirdikten sonra bu ayrılığın beni ne kadar etkilediğini bahçedeki yeni dikilen ağaçlara baktıkça anladım. Önceden büyükannem bahçeye ben olmadan yeni bir şey dikmezdi. Bahçesine bayıldığımı bilirdi.
"Ben yokken bahçeye oldukça iyi bakmışsınız Ziynet Sultan. Ben olmadan da birşeyler yapabilmiş olmanız beni mutlu etti" dedim hafif kinayeyle büyükkanneme doğru giderken.
Büyükannem gülümseyerek gözlerini sildiğinde bana laf yetiştireceğinin sinyallerini vermeye başladı bile. Ne zaman bi lafın altında kaldı ki zaten. Laf ebesi olur da kendileri.
"Eğer bizi bu kadar bekletmemiş olsaydınız küçük hanım tüm bunları birlikte yapardık. Ama siz ne yaptınız? Okulların açılmasına iki gün kala geldiniz. Yani bu sizin seçiminiz. Bana iğneleme yapma" dedi kollarını bana doğru açarken. Bu sözlerinden sonra bahçeyi bana nispet yapmak için düzenlediğini farkettim. Aklınca geç geldiğim için ceza veriyordu ve evet bu ceza birazcık ağır oldu.
"Bahçe her ne kadar değişse de sen hala aynısın büyükanne. Hala bi laf çarpmalar, son sözü ben söylerim havaları. Maşallah performansın gittikçe artıyo" dedim gözlerimi devirip kendimi onun kollarına bırakırken.
"Gözlerini devirme bana, bana o gözler devrilmeyecek." Diye mırıldandığını duydum sıkıca sarılırken. Cevap vermedim. Uzun bi aradan sonra böyle bi sarılma yaşamadığım için rahatsızca kıpırdandım yerimde. Büyükannemde bunu anlamış olacak ki saçlarıma küçük bi öpücük bırakıp ayrıldı benden.
"Hadi gel içeri girelim. Dinlenirsin ama o pire torbasının eve girmesi yasak. Onu evimde istemiyorum" dedi bayan kuralcı etrafımızda dolanan Luckye.
"Orda durun bakalım Ziynet hanım. Ya ikimiz yada hiçbirimiz. Karar sizin. Bu konu da taviz yok" diyerek hafifçe yükselttim sesimi. Lucky benim için sert bi sınırdı. Ve bu konuda geri adım atmaya hiç mi hiç niyetim yok.
"Bu yaştan sonra evde hayvan besleyemem Yağmur. Hem ne güzel bahçe var. Büyük bi kulübe alırız yaşar işte bahçede boş yere mızmızlanma"
"İşine geldi mi yaşını bahane et tabi. Ama yemezler. Hem Lucky eğitimli bi köpek. Öyle ortalığı dağıtıp pisletmez. Asıl sen boşyere konuşma. Bu konu tartışmaya açık değil." Tabi ki tartışmayacaktım. Lucky ile annem öldükten sonra karşılaşmıştık ve o zamandan beri hiç ayrılmamıştık. O gün karşıma çıktığında yaralıydı. Aynı benim gibi. Ve biz yaralarımızı birlikte sarmıştık. Şanslıydık. Birbirimizi bularak da bunu kanıtlamıştık. Adı da bu yüzden Luckydi. Gerisini siz düşünün artık. Babama bile bu konuda söz hakkı vermemişken yaşlı bi bunağa boyun eğmicektim. O kadar!
"Seni inatçı keçi. Baban köpek sevdandan bahsetmişti ama bu kadar olacağını tahmin etmemiştim. Tamam dediğin gibi olsun. Bu sefer sen kazandın. Ama buna alışmasan iyi olur. Benim evim benim kurallarım." dediyse de onu takmadım.
Luckye doğru dönüp elimi kaldırdığımda beşlik çakacağımı anlayıp patisini kaldırıp bana karşılık verdi. Ardından geleneksel hareketimizi yapıp kendi etrafımızda bir kere dönüp popolarımızı salladık. Size demiştim işte, bu köpek zeka küpü diye. Büyükannem bize gözlerini devirip eve doğru giderken arkasından gülümseyerek cevap verdim
"Bana gözlerini devirme, o gözler devrilmeyecek."
İşte bu kadar Ziynet Sultan. Unutma ki ben eskiden olduğu gibi her söylenileni yapan hanım evladı değilim. Değiştim ve değişmeye de devam ediyorum. Bu hayat bana verilen ikinci şansken bunun mahvedilmesine izin veremem.
Benim hayatım, benim kurallarım.
***
Herkese merhaba :) Umarım ilk bölüm hoşunuza gitmiştir. Kısa olduğunun farkındayım ama diğer bölümler böyle olmayacak. Bu her anlamda ilk hikayem olduğu için fazla heyecanlıyım ve çok uğraşıyorum konu da kurgu aşamasında. Sizden gelecek olan her türlü eleştiriye ve desteğe ihtiyacım var. İnşallah güzel bi şeyler ortaya çıkar. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ ŞANS
ChickLitŞimdi bir düşünün; anneniz sizin hayatınızı kurtarırken ölseydi ne hissederdiniz? Ya da eşinin ölümüyle iyice kendini işine kaptıran babanızın kızıyla başa çıkamayacağını anlayıp sizi başka şehire, büyükannenizin yanına, gönderseydi ne düşünürdünüz...