MULTIMEDYA - Yağmur & Bulut -
Birkaç kere derin nefesler alıp hızlıca Bulut'un ne yapmaya çalıştığını düşünmeye başladım.
Şuan, bu saatte, onun arabasında olduğumu Mert'in gözüne sokması yetmediği gibi onu öpmemi istiyordu! BENDEN KENDİSİNİ ÖPMEMİ İSTİYORDU! Bakışlarını Mert'ten çekmeden söylediği sözle tek amacının onu sinir etmek olduğunu kanıtlamıştı. Yine de bunu yapamazdım. Mert'le aralarının bozuk olduğunu bile bile onun karşısında bunu yapamazdım. Mert'i geçtim ben hiçbir şekilde Bulut'u öpmezdim!!
"Seni öpmeyeceğim Bulut" dedim bakışlarımı Mert'in olduğu taraftan çekerken. Bunu söylemek bile utanmama neden olmuştu.
"Tabiki de beni öpmeyeceksin." demesiyle anında Bulut'a döndüm.
Ne?!
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" diye sordum sakin olmak için kendimi zorlarken
"Evet" diye cevapladı omuzunu silkerken.
"Kapıyı aç" dedim arabasından inen Mert'e kaçamak bakış atarak
"Karşımda atar yapması değil o sarı kafa. Ne yaparsan karşılığını alırsın. Kolumdaki ısırığı yanına bırakacağımı düşünmedin herhalde" dedi kapıları açıp dışarı çıkarken "Biraz da senin hayatını mahvedelim"
Arabadan çıkan Bulut, Mert'in karşısına geçmiş iki arabanın ortasında karşılıklı dikiliyorlardı. Burdan bile aralarındaki gerilim hissediliyordu. O kadar zıtlardı ki bu dış görünüşlerine bile yansımış adeta. Mert insanın içini ısıtacak kadar güzel sarı saçlara sahipken Bulut içindeki karanlığın yansıması olan siyah saçlara sahipti. Birkaç adım atıp aralarındaki mesafeyi kapattıklarını gördüğüm anda arabadan çıkıp Mert'in yanına gittim. Nasıl bir açıklama yapacağımı bilmiyordum ama yalan söyleyemeyeceğim ortadaydı
"Ne sikim dönüyor burda" dedi Mert bana bakmadan. Gözleri Bulut'un mavileriyle savaş içerisindeydi.
"Bilmem. Sen tahmin et" dedi Bulut dudakları alayla kıvrılırken
"Siktir git burdan"
"Sen böyle küfür ettikçe ben değil siktir olup gidecek olan sensin" dedi Bulut olduğu yerde dikleşirken.
Bulut Mert'ten uzun muydu?
"Eve git Yağmur" dedi Mert. Demek varlığımın farkındaydı
"Sen de gel" dedim koluna girerek. Bulut'un bakışları ellerimizi görünce daha da koyulaşmıştı
"Siz, iki sarı birbirinize iyi denk gelmişsiniz"
"Ne istiyorsun Bulut" diye sordu Mert
"Bir şey istediğim yok. Kızı evine bırakıyordum seni görmüşken de bugünkü teslimatınız nasıl geçti diye sorayım dedim"dedi dudaklarında belirmeye başlayan sinsi sırıtışıyla birlikte
"Tolga gelip yetiştirmedi mi"
"Senden de duymak istiyorum"
"Bir sikim olmadı. Halledemeyeceğimiz sorun değil" dedi Mert. Kolundaki kasların gerginleştiğinden söylediklerinin doğru olmadığının farkındaydım. Ne olmuştu ki bugün? Teslimat dedikleri Mert'lerin galerisine gelecek olan yeni arabalar olmalıydı.
"Eminim öyledir" diyen Bulut inanmadığını gösterircesine başını sallamıştı
"Gidelim artık Mert. Uğraşma şununla" dedim en sonunda. Bulut'un Mert'le dalga geçmesine daha fazla seyirci kalamazdım. Benim konuşmamla Bulut'un kaşları tekrardan çatılmış, gözleri kararmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ ŞANS
ChickLitŞimdi bir düşünün; anneniz sizin hayatınızı kurtarırken ölseydi ne hissederdiniz? Ya da eşinin ölümüyle iyice kendini işine kaptıran babanızın kızıyla başa çıkamayacağını anlayıp sizi başka şehire, büyükannenizin yanına, gönderseydi ne düşünürdünüz...