Kendini iyice abiliğe kaptıran Ege'nin dalgalarıyla geçen yolculuğun ardından eve gelmiştim.Tam da beklediğim gibi bir adet endişeli ve kızgın Ziynet Soysal beni bekliyordu.Kısa açıklamamın -Lucky ile koşarken düştüğümü ve yoldan geçen yaşlı bir amcanın benimle ilgilendiğini söylemiştim- ardından gelen uzun ve keskin azarlamasından sonra büyükannem odama çıkmama yardım etmişti.
Binbir eziyetle üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Eğer acımayacağını bilsem sargıyı söküp atar kendimi saatlerce banyoya hapsederdim.
Bu sabah olanları hatırladıkça delirecek gibi oluyorum.O öküz az kalsın Lucky'i öldürüyodu!
Lucknin peşinden gitmem saçmaydı biliyorum ama o an bunu düşünemedim.Canımdan çok sevdiğim birşeyin daha o lanet arabalar yüzünden benden alınmasına izin veremezdim.Üstelik yaşadığım şoku üstümden tam atamamışken o hayvanın benimle dalga geçmesine engel olamamış, içimdeki siniri tam atamamıştım.
Justin Timberlakenin eşsis sesi odamı doldurduğunda telefonumu alıp açtım.
''Günaydın'' diye şakadı Elif.
''Günaydınn''
''Biraz erken ama daha fazla dayanamadım Yağmur,buluşalım artık'' Bu kadar dayanmamamız bile mucizeydi.Ama Ziynet Sultanın kesin emriyle ilk akşamımızı başbaşa geçirmiştik.
''Ben bu halde dışarı çıkabileceğimi sanmıyorum ama''
''Ne,noldu ki,neyin var'' diye hızlı hızlı konuştu.
''Önemli bişey yok bileğimi incilttim sadece ama yürümekte sıkıntı çekiyorum''
''Sen yürümeyi dert etme tatlım vardır mutlaka seni taşıyacak biri''dedi Elif gülerek. Bir anda o dağ ayısının kaslı ve biçimli kolları geldi aklıma.Kim bilir spor salonunda kaç saatini harcamıştı onlar için.
''He canım he.Bize gelin işte hem büyükannem de izin vermez dışarı çıkmama''
''Tamam o zaman sizde buluşur sonra duruma göre bakarız.Bu arada Enes de gelicek.Onunla da tanışmanı istiyoruz'' Enesle lisede tanışmışlardı ve kısa sürede aralarına almışlardı.Bende lise başladığından beri buraya gelmediğim için tanışamamıştım.
''Olur canım gelsin.Sen haber ver diğerlerine bizim evde toplanalım''
''Tamamdır kuzum hadi çok öptüm bay bay''
''Görüş-'' daha kelimemi tamamlamadan kapatmıştı telefonu.Salak kız.Telefonu çalışma masamın üzerine doğru fırlattım.Hiçbir zaman sevememiş ve alışamamıştım şu telefon işine.Çoğu zaman evde unutur,bunun yüzünden de babamdan sıkı bir azar yerdim.Zorunluluktan da yanımda taşırdım.
Odamın kapısı çalınınca girin diye seslendim.Sevim abla -büyükannemim yardımcılarından biri- kapıyı açtı.
''Yağmurcum,Ziynet Hanım bahçede kahvaltı için sizi bekliyor.Size de aşağı inmekte yardım edeceğim''
''Sevim abla, lütfen benimle şöyle resmi konuşma,rahatsız oluyorum''
''Ama Ziynet Hanımın kesin emri var'' dedi o da.Büyükannemin şu ailesinden gelen köklü saygı kuralları birgün ölümüme neden olacaktı.
''Boşver sen büyükannemi normal konuş benimle'' dedim ve ayağa kalktım.
İyi de ben kahvaltı yapmazdım ki.Sabahları mısır gevreği yerdim o kadar.
''Sevim abla eve en kısa sürede bir kaç paket mısır gevreği alır mısınız, sabahları ben onu yiyorum da''
''Tamam canım,Emin abine aldırırım bugün'' dedi. Emin abi de büyükannemin şoförüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ ŞANS
ChickLitŞimdi bir düşünün; anneniz sizin hayatınızı kurtarırken ölseydi ne hissederdiniz? Ya da eşinin ölümüyle iyice kendini işine kaptıran babanızın kızıyla başa çıkamayacağını anlayıp sizi başka şehire, büyükannenizin yanına, gönderseydi ne düşünürdünüz...