(Son üç bölüm)
Yazar..
Suho masasında oturmuş elindeki belgeleri inceliyordu. Yaklaşık on beş dakika önce sekreterinden istediği eksik belgelerin hala gelmemiş oluşuysa canını sıkmaya başlamıştı. Önce masasının üzerindeki telefona yeltenip aradı, dışardan çalış sesleri gelsede açan yoktu. Sinirle yerinden kalktı, alt tarafı iki belge getirmek ne kadar zor olabilirdiki? Daha kapıya yaklaşamadan içeri dalan iki adamla duraksadı. Sinirlendi, öfkesi arşa ulaştı, karşısındaki adamlarla sargılı eli sızladı. Eli onların eseriydi ve intikam istiyordu. Günlerdir onları arıyordu, boğazlarını sıkmak için. En çokta Minseok ile hesaplaşmak istiyordu.
"Ölmeye bu kadar meyilli olduğunuzu düşünmüyordum. Ecelinizin ayağına gelmek he?"
Suho alayla söylediğinde Minseok öfkeyle soludu onu sakinleştirense elini tutan Jongdae'ydi. Şu an öfkelenme lüksleri yoktu sakince konuşmalılardı. Onu ikna etmelilerdi.
"Ölümle aram iyidir. Biliyorsun kimseye izimi belli etmem. Bazılarına göre daha zekiyim."
Alayla söyleyip sırıttı, bu Suho'nun daha da sinirlenmesine sebep olmuştu. Hem aptal hem de küstahlardı. Belki cesareti bu ama Suho'ya göreyse sadece aptallık.
"Nasıl girdiniz buraya?"
"Seni koruması için daha zeki adamlar seçmeliydin."
Özgüvenle söylemişti Minseok, bu sırada Jongdae ise korkuyordu. Şu avantajlı olan her anlamda Suho'ydu ve huyuna gitmeleri gerekiyordu.
"Cesaret ve aptallık arasında çok ince çizgiler vardır beyler, sizinkiyse aptallık. Burada olmanız sadece hayatınızı tehlikeye atar, emrimle buraya dolduracağım tonla zeki adamım var. Saklanmaya devam etmeliydiniz."
Duraksayıp ikiliyi süzdü dikkatle. Elinde olmadan Jongdae'ye hayranlıkla baktı, sonra da bakışları ellerine kaydı.
"En çokta senin bu herifle ölecek olmana üzülüyorum Jongdae, hep yanlış seçimler yaptın. Benimle hayatını....."
Suho cümlesini tamamlayamadan Minseok sevgilisini arkasına alıp bağırdı.
"GÖZLEİRNİ ONUN ÜZERİNDEN ÇEKMEZSEN OYARIM VE EĞER O CÜMLEYİ TAMAMLARSAN YAŞAYACAK BİR HAYATIN KALMAZ."
"Minseok sakin ol, buraya bunun için gelmedik."
"Buraya ne için geldiğimiz önemli değil, bu gözlerini oymak istediğim gerçeğini değiştirmez."
"Min."
Suho sırıttı hala avantajlıydı. Adı duyulmuş bir doktordu ve güç onun elindeydi.
"Anneni dinle Mini, çünkü başını gelecekleri senden iyi biliyor gibi görünüyor."
Minseok alaylı tavrına iyice sinirlenip üzerine atıldı. Onu öldürmek istiyordu, kendilerine yapacağı yardım umurunda değildi. Zaten emindi, Suho onları dinlemeyecekti bile.
"Seni var ya.."
"MİNSEOK!"
Jongdae öfkeyle önüne atlayıp onu durdurdu. Kıskançlığı yüzünden avantaj kaybetmek istemiyordu. Kendisine hakim olmalıydı, buna mecburdu. Onu seviyordu ama gereksiz fevri çıkışları Jongdae'yi deli ediyordu. Minseok gözlerinin içine bakan sevgilisine baktı ve mesajı alarak duvara doğru yaslanıp başlamasını işaret etti.
"Aferin söz dinliyorsun."
Suho'un sırıtması üzerine Minseok ifadesizce ona baktı ve sinirle iç dudağını ısırdı. Şimdilik Jongdae'nin konuşmasına izin verecekti.
![](https://img.wattpad.com/cover/146886928-288-k355008.jpg)