Géranium

169 13 8
                                        

Bölüme başlamadan önce söylemek isterimki yorumlarınız benim için çok önemli, çünkü bazen hikaye gidişatı bu yorumlar ile yönleniyor. İsteklerinizi önemsediğimi ve dikkate aldığımı bilmenizi isterim.

Daha fazla uzatmadan iyi okumalar çürük üzüm yapım içtenlikle sunar🥂

~~~

Biliyorum seni sevmek onca engele rağmen bu hayatta verdiğim en doğru karar, Tanrı'nın bana sunduğu en büyük şanstı..

Jongdae..

Minseok çalan kapıyı açtığında yanılmadığını gelen seslerden anlamıştım. Hızla salondan çıktığımdaysa sevgili eski ama eşim, Sehun'u yakalarından tutarak duvara yapıştırmış ve neden geldiklerini sorgulayarak tüm yarım kalmışlık öfkesini kusuyordu. Bu biraz hoşuma gitmişti, inkar edersem yalan söylemiş olurdum. Çünkü Sehun'u ve arkasında bana gözlerini diken sırığı öldürmek için tonla sebebim vardı.

"Ulan şerefsiz biraz daha oyalansanız ölür müsünüz?"

"Ya ne bileyim, bir an da geldik. Bıraksana lan şu yakamı."

Chanyeol ikiliyi ayırmaya çalışırken Baekhyun koşarak boynuma atlamıştı. Kollarını boynuma sıkıca sardığındaysa öleceğimi sanmıştım ama bende kollarımı beline sıkıca doladım. Sadece birkaç gün beni görmemişti ve sanki yıllardır görüşmüyormuşuz gibi sarılıyorduk. Pekte takılmadım, hatta beni öldürmek üzere olmasına bile. Bu aralar ben de sınırsız yetkisi olan tek kişi oydu. Hatta sevdiğim insanlar sıralamasında başı çekiyordu diyebilirim.

"Baekhyun dur, tamam korktun ama boynum kırılacak."

"Sus ve kal öyle, ne kadar korktum ben haberin var mı?"

"Şey beni kaçıran adamlarla dedikodu yapıyordum, o yüzden yok."

Dalga geçerek söylediğimde Baekhyun benden ayrılıp omzuma acıtan bir yumruk attı. Tamam haklıydı insanları korkutup, bununla dalga geçiyordum bu hiç hoş değildi.

"Bak sen şu haşereye, bir de dalga geçiyor."

En büyük gülümsememi suratıma yerleştirmiştim söylediğine karşılık ve hemen ardından kimizin de bakışları kavga eden üçlüye takılmıştı.

"Beyler bir ayrılsanız artık, sizinle mi uğraşacağım."

"Dur şu Sehun'u geberteyim seni de geberteceğim Yoda kılıklı herif."

Baekhyun bu sırada bir kahkaha atarak bana dönmüştü ve 'sence ayırsak mı?' sorusunu bakışlarında gizliyordu. Bana kalsa sabaha kadar birbirlerini yiyebilirlerdi ben de odaya çıkıp güzel bir uyku çekebilirdim ama kızgında olsam Minseok'un kollarında uyumak istiyordum bu gece. Baekhyun'e gülümseyerek üçlüye doğru ilerledim ve Minseok'un ellerini tutarak Sehun'u kurtardım.

"Hayatım bu iki herifi öldürmeni ne kadar çok istesemde çok yorgunum ve uyumak istiyorum, lütfen odamıza çıkalım. Yarın sabah kapışırsınız olur mu?"

Son cümlemi dudak büzerek söylemiştim ve bunun Minseok'u ikna etmenin en etkili yol olduğunu biliyordum. İstediği kadar önemli bir işi olsun dudak büzdüğüm an ona istediğimi yaptırabiliyordum. Sevdiğim adamın üzerinde böyle bir güce sahip olmak hayattan zevk almama oldukça yardımcı oluyordu. Minseok arkadaşını bırakıp elimi sıkıca tuttuğunda Chanyeol özür dileyen bakışlarını bana dikmişti ama ben pekte oralı değildim. Ona çok kırgındım, sinirliydim veya adını koyamadığım her şeydim. Ne denli acı çektiğimi görmüştü ve hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı. Benim Minseok'u ne kadar çok sevdiğimi bile bile bana onun sahte ölümü izletmişti. Ne bekliyordu ki? Minseok'un yaşadığını öğrendiğimde boynuna mı atlayacaktım? Bunu çok beklerdi. Minseok'a da çok kızgındım ama onun sebepleri olduğunu biliyordum. Tamam Chanyeol'ün de sebepleri vardı belki ama kimse kardeşim dediği adama böyle bir kalp ağrısı yaşatmazdı, ben ona yaşatmazdım.

Retrouvailles/xiuchenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin