Mimosa (M)

167 13 15
                                    

1hafta sonra..

Minseok..

Özlem bu hayatta ne tür bir büyüklüktü. Somut, soyut, hissedilen, hissedilmeyen? Biraz benimkinden bahsedeyim, somut ve hissi çok ağır. Onu özledim, şöyle söyleyeyim onu yanımdayken bile fazlaca özlüyorken aylardır ona dokunamıyor olmanın özlemi tarif edilemeyecek kadar ağırdı. Kavuşmak, kısa süreli uzaktan yapılandırma bir eylem benim için ve sadece gözlerimin gerçekleştirebildiği. Umut aylar sonra varlığı yitiren harf topluluğu. Bir gün ona sarılamayacak olmak beni hep korkuturdu ve 'kötüyü düşünüpte çağırma, yoksa gelir seni bulur' dedikleri doğruymuş.

Kyungsoo ile konuşmamızın üstünden bir hafta geçmişti. Bu sürede Sehun, Jongin ve bana evin içinde gerekli dövüş, savunma sanatlarını öğretmişti. Arka bahçede de iyi silah kullanımını, artık hepimiz tehlikede olan birer profesyoneldik. Bugünse her şeyden uzaklaşıp yatağımda oturmuş Kyungsoo'nun hem bir hafta önce ve boyunca söylediklerinin hem de Jongdae'ye olan özlemimin altında ezilmeyi seçmiştim ben de. Fakat bu tercihim Sehun'un göğüsüme attığı belgeler ve onun için oldukça önemsizdi.

"Tembelliği bırak ve kalk, Kyungsoo'nun eve yerleştirdiği ajanıyla buluşacağız bugün."

Göz devirerek ajanın bilgilerinin bulunduğu belgeleri elime alıp umursamazca göz gezdirerek ofladım.

"Bugün şart mı?"

"Senin aksine kıçını kurtarmaya çalışıyoruz Minseok, yani evet bugün şart. Şimdi o yataktan kalk ve giyin."

Sehun başka kelime etmeden odan çıkmıştı. Belgeleri tekrar inceleyip, yataktan doğruldum ve küçük çaplı bir isyan bıraktım dudaklarımdan.

"Bu bela ne zaman bitecek tanrım, ben tahminen ne zaman kavuşacağım sevdiğim adamın kollarına?"

Gelmeyeceğini bildiğim bir cevabı beklercesine başımı tavana kaldırdım ve iç çekip devam ettim.

"Pekala ben cevabımı aldım teşekkür ederim."

Hemen ardındansa hızlıca kalkıp üzerimi değiştirdim ve salonda beni bekleyen Sehun'un yanına gittim.

"Jongin ve Kyungsoo nerede?"

"Bilmem dışarı çıkmak istediklerini söylediler, onlar evli bir çift Minseok kendi hayatları da var."

Göz devirirken karşımdaki hödüğe karşılık verdim.

"Neydi bu şimdi, laf mı soktun?"

"Sana hala kızgınım, bunca insan senin için uğraşırken sen Jongdae'yi ve kendini tehlikeye atıyorsun. Sürekli onu görmeye gidemezsin Min ve evet laf soktum."

Koltuğun üzerindeki siyah şapkayı alıp takarken, odadan çıktım ve öfkeli olduğumu belli eden ses tonumda bağırdım.

"HEPİNİZ ÇOK BİLİYORSUNUZ ŞU SİKTİĞİMİN HAYATINDA HER ŞEYİ."

Sehun arkamdan gelirken söylediğime tek kelime etmemişti. Hızla evden çıkıp arabaya atladık ve buluşacağımız adam için adresi daha önce duymadığım mekana doğru yola çıktık.

                               ~~~

Mekan dar bir ara sokaktaydı ve girişinin birisi tarafından görünmesi imkansız sayılırdı. İçeri ise bir şifreyle giriliyordu zaten, neyseki Kyungsoo her şeyi bizim için ayarlayıp şifreyi de Sehun'a vermişti.

Ben Sehun'u beklemeyip önden önden ilerleyip mekana girecekken heybetli bir adam beni koluyla beni sıkıştırdı ve kalın sesiyle tersledi.

"Şifreyi bilmiyorsan geri bas."

Retrouvailles/xiuchenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin