BÖLÜM -12-

11.8K 1.1K 175
                                    

KARARSIZLIĞIN GÖLGESİNDE

Güneş sanki sonbahar mevsiminde olduğunu unutmuşçasına bütün ihtişamı ile yeryüzünü sabah olmasına rağmen ısıtıyordu. Yazdan kalma bir günün sabahında kampüste ormanın kokusu rüzgârla etrafta geziniyor, kuşlar sabahın tatlı esintisinde huzurla ötüyordu. Kokuyu içine çeken her insan tazelenir ve hayat dolardı ama o an tüm bunların farkında olmayan genç bir adam vardı. Oldukça huysuz, tabiatına ters bir şekilde gergindi. Onun bu halini görmek kimseye nasip olmamıştı. Kendisi bile haline şaşırıyordu. Sadece bir kadının yüzünden hiç olmak istemediği birine dönüşüyor olması oldukça kötüydü.

Bulut huzursuz bir halde yurdun önünde bir ileri bir geri yürüyordu. Elleri cebinde sakin görünmeye çalışsa da aslında gergindi. Bütün gece gözüne bir an olsun uyku girmemişti. Mehmet'in kulak tırmalayan horlamalarını dinlerken o gece farkına vardığı şeyi düşünmüştü. Bunu anladığı an hemen inkâr etmek istemişti ama nasıl yapabilirdi ki? Sanki eksik parça bu sayede yerine oturmuştu. Parçayı yerinden söküp atmak eksik yerin doldurulmayacağı anlamına gelmiyordu. Bir kere farkına vardığı şeyi yok sayması imkânsızdı. Gerçi kafasını sert bir yere vurup hafıza kaybına uğrama seçeneği vardı ama kalın kafası sağ olsun bir işe yaramayacağını biliyordu.

Bir an yürümeyi bırakıp bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Koşuda Peri'ye bakınmış ama bulamamıştı. Sadece basit iki kelime söyleme niyetindeydi. Söylediği ağır kelimeler için ondan özür dileyecekti. Onunla bir an önce eskisi gibi olmak istiyordu yoksa farkına vardığı gerçek onu daha da zorlayacaktı. Lanet olsun!

Dün gece Mehmet ile konuşurken önünde olan gerçeği fark etmesi o sabah yurdun önüne gelmesine neden olmuştu. Neler olduğunu anladığı anda yaşadığı şaşkınlık nefesinin kesmişti. Resmen dün gece genç kadını o elbisenin içinde gördüğünde kıskanmıştı. Hem de öyle kıskanmıştı ki bir an onu kolundan tutup mağara adamları gibi sürükleyerek bir yere kapatmak istemişti. O adamla buluşacağını bile bile onun yanına o şekilde gitmesine göz yumamamıştı. Gerçi bunlar sonradan yaptığı açıklamalardı. O an aklından sadece geçen onu saklamaktı. Bakan her gözden sakınmak. Sonrasında zaten dudaklarından dökülen kelimeleri hala hatırlıyordu.

Fakat bu böyle ilerleyemezdi. Tamam, diğer kızlardan hoşlandığı gibi Peri'den de hoşlanacağını düşünmemişti açıkçası. O her zaman minyon ve daha kadınsı kişileri tercih ederdi. Peri ise resmen bir savaşçıydı, bir roma askeri gibiydi. Ona karşı neden ve nasıl böyle duygular beslediğini anlamlandıramıyordu. Bir an elini kalbine götürüp bastırarak yavaş yavaş masaj yapmaya başladı. Kalbi dünden bu yana hala acıyor, ağırlık binen yüreği daha güçsüz çarpıyordu. Peri'den etkilendiğini kabul ediyordu ama ondan hoşlanmaması gerekiyordu. O Atmaca kadın ise Peri'ydi. Uzun zaman önce konulan kuralları bir kadın için çiğnemesinin mümkünatı yoktu. Belli bir süre ondan uzak kalıp başka kadınlarla takılınca onu unutacağını biliyordu. Hem Peri'nin unutulmayacak neyi vardı ki?

Düşünceleri sayesinde içi rahatlamış, kendinden emin gülümsemesi yüzündeki yerini almıştı. O gün takım seçmeleri olacağı için genç kadınla konuşur konuşmaz salona geçmesi gerekecekti. Üstelik eğitim yılı başladığından hocaları Deli Yavuz'da seçmelerde olacaktı. Genç adam sabır dilerken derin bir nefes aldı. Daha önce takım da oynayan Yavuz hocanın öyle değişik antrenman yöntemleri vardı ki insanlar ona deli demeye başlamıştı. Bu yüzden hocalarının lakabını iyi taşıdığını biliyordu ve ondan nefret ediyordu. Yine başından ayrılmayacak, hayatı ona zindan edecekti. İki yanından saçlarını tutup çekiştirmeye başladı. O kadar kızın kalbini kırınca başına bu kadar bela gelmesi doğal olmalıydı.

O bunları düşünürken bir an yanından hızla biri geçti. Genç adam hareket eden kişiye baktığında onun peri olduğunu gördü. Onu nerede görse tanırdı.

Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin