BÖLÜM -7-

12.1K 1.1K 120
                                    

SPORCU MU SAPIK MI?

Genç kadın gece güzel bir uyku çekmişti ve sabah kalktığında kendini dinlenmiş hissediyordu. Gece yaşanılanlar sanki gerçek değildi de rüyaydı. En azından uyanıp tavana baktığı o sürede rüya olması için bir süre dua etmişti. Yatağından kalktığında karşı yatağında uyuyan arkadaşı da alarmının sesi ile uyandı. Gece geldiğinde çok hasta hissediyordu ve genç kadın ona bir şey sormamıştı. Gerçi sorsa bile o an bir şey anlatabileceğini sanmıyordu.

Sabah kalkıp koşu için hazırlanmaya başladıklarında da tek kelime edemedi. Ne zaman anlatmak için dudaklarını aralasa öylece kalıyor, bir kelime bile dudaklarından dökülmüyordu. Kıyafetlerini giyerken, Nazlı genç adam hakkında atıp tutarken de bir şey demedi. O an zaten pek Nazlı'yı da dinlediği söylenemezdi. Aklı ona sarılan adamın sıcaklığına ve kokusuna gidiyordu. Kızların ondan neden etkilendiğini bir kez daha iyi anlıyordu. Kendisi bile o an yanında olduğu için kendini korkusuz ve güvende hissetmişti.

Koşuda ilerlerken Bulut'u görmediği için rahatladı. Muhtemelen arkasında koşuyordu çünkü bahçeye ilk inen insanlar arasında onu görememişti. Nazlı'ya durumu bir an önce anlatması gerektiğinin farkındaydı ne de olsa Bulut yanlarına geldiği an ona takılarak her şeyi açık etmeyi başaracaktı. O adam uzun süre bir şeyi gizli tutamazdı. Bu yüzden kahvaltıya giderken ona gece olanları anlatmaya başladı. Bir an önce üzerinden atmak için hızlı hızlı salona gitmesinden gece kalkmasından ve gördüğü adamdan bahsetti. Tam o nokta da genç kadın olduğu yerde salladı.

"Sana inanamıyorum nasıl olur da orada kalmayı kabul edebildin. Ya o adam.. Ya..." Nazlı devamını getirmek ister gibi dudaklarını aralasa da kelimelerin onu yarı yolda bıraktığı belliydi. Bu yüzden konuşmak yerine dolan gözleri ile arkadaşına baktı.

"Merak etme," dedi arkadaşının kolunu okşarken. Belki de böyle tepkiler vereceği için ona anlatmak istememişti. Sebebi her ne olursa olsun kendisi o anı anlatarak bir daha yaşamak istememişti. Sonra ona nasıl kaçtığını ve yarı yolda Bulut ile karşılaştığını anlattı. Genç adamın o kusarken yardımcı olduğunu da atlamadı. En azından tamamen kötü sayılmazdı. Hatta onun bu kadar iyi davranması oldukça tuhaftı.

Koşudan sonra duş alıp, yemekhane sırasına girdiklerinde artık tüm olanları Nazlı'da biliyordu. Eğer Bulut'un onun yanında konuşma ihtimali olmasaydı kesinlikle tek kelime bile etmezdi çünkü onun bu konularda ne kadar endişeli olduğunu bilecek kadar onu tanıyordu.

Masalarına yeni oturmuş, çaylarından daha ikinci yudumu alamadan Hüma'nın yanındaki sandalye çekildi. "Günaydın," dedi tanıdık kalın bir ses. Hüma başını kaldırmadan onun kim olduğunu anlamıştı. Üstelik tuhaf bir şekilde kalbinin atışı hızlanmıştı. Onun sabun ve ten kokusu ilk defa bu kadar net bir şekilde burnuna doluyordu. Ne oluyordu böyle? Hormonları kendi başına hareket etmeye başlamıştı. Kendisine onun Atmaca olduğunu yıllardır düşman olduğunu hatırlattı.

Hüma konuşmadan önce homurdandı. "Günaydın," diyerek kesip attı konuşmayı. Onunla normalde oturmayı istemiyordu ama dün yaptıklarından sonra kötü davranmakta doğru gelmiyordu. Gerçi onun bu duruma düşmesine neden olan da yine kendisiydi ya neyse.

Bulut yerine oturduktan sonra ne yazık ki sessiz kalamadı ve Hüma'nın yaşadığı sempati bir anda toz gibi havaya karışıp kayboldu. Onun düşmanı olduğunu hatırlamasına gerek yoktu zaten bunu kendisi yapıyordu.

"Seni kurtarmaya geldiğim için beni kahramanın olarak görüyorsun değil mi? Normalde boynumu kırmaya çalışmadan önce bana günaydın demezdin."

Hüma derin bir nefes aldı. Meditasyon tekniklerini kendine tekrar ederken zeytinini çatalıyla yakalamaya çalışıyordu. "Eğer o saçmalığı yapmama neden olmasaydın bunu yaşamak zorunda kalmazdım."

Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin