Bölüm -21-

10K 1K 120
                                    

PERİ ATMACA'NIN İNİNDE

Hüma telefonun ekranını kendine çevirir çevirmez hemen açıp kulağına götürdü. Yıllardır telefonu Mehmet'te vardı. Bulut'a ulaşmak istediği zaman onu arardı. O yıla kadar o gıcık adamın numarasını almamıştı çünkü.

Çekingen bir sesle "Alo," dedi.

"Hüma bu saatte aradığım için üzgünüm," dedi genç adam nefes nefese bir halde. "İnan son çarem olmasan seni rahatsız etmezdim."

Genç kadın onun söylediklerinin içtenliğinden şüphe etmedi. Mehmet her zaman biraz mesafeliydi. Onun Bulut gibi bir adamla nasıl dost olduğu ise Hüma için gizemini koruyan bir durumdu. Mehmet ile de yakın değildi ama en azından ona Bulut'tan daha yakın sayıyordu kendini. 

"Önemli değil bir sorun mu var?" diye sordu merakla. Adam onu aradığına göre bir sorun olmalıydı hem de tahmin ettiğinden büyük bir sorun. Midesinin düğümlendiğini hissetti. Bira şimdi o kadar da çekici gelmediği gibi midesinin bulanmasına neden olmuştu. 

Mehmet derin bir nefes aldı. "Aslına bakarsan büyük bir sorunumuz var ama telefonda konuşmak yerine yüz yüze konuşmayı tercih ederim," dedi ve bu sayede genç kadının endişelerini daha da körüklemiş oldu. 

Hüma minderden kalkıp arkadaşına bakarken konuştu. "Hemen geliyorum," dedi ve telefonu kapattı. Nazlı çoktan eşyaları toplamış kutuya geri koymuştu. 

"Ne oldu?"

Hüma başını sağa sola salladı. "Bende bilmiyorum. Mehmet bir sorun olduğunu söyledi ama telefonda anlatamayacağını yüz yüze konuşmanın daha iyi olacağını söyledi."

Nazlı kaşlarını çatmış arkadaşının peşinden yangın merdivenine doğru yürüyordu. "Sana bir oyun oynamıyorlardır değil mi?"

"Aslına bakarsan düşünmedim değil," diye cevap verdi genç kadın ama hala seri adımlarla merdivenlerden iniyordu. "Ama Mehmet genelde Bulut'un yaptıklarına göz yumar onlara katılmaz." Nazlı ile konuşurken bir yandan da kendini ikna etmeye çalışıyordu. Onunla dalga geçmek için bu kadar da kapsamlı çalışamazlardı herhalde. Bulut o kadar alçalır mıydı yoksa?  Hüma başını salladı. En azından aşağıya inip ne olduğuna bakmalıydı. O her şeyden önce bir insandı ve yardım isteyen birine sırtını dönemezdi.

Sonunda merdivenlerden indiğinde kapıdan dışarı çıktı. Mehmet sarı eşofman altı ve siyah üstü ile elleri cebinde dalgın bir şekilde kızları bekliyordu. Hüma onun yan profiline baktığında gerçekten bir sorun olduğunu anladı ve endişe ile bedeni karıncalanmaya başladı. Bulut'a bir şey olma düşüncesi genç adama ulaşma zamanını nedense yavaşlatmıştı. Sonunda onun yanına varmak üzereyken Mehmet başını kaldırdı ve onları gördü. Bir an bakışları Nazlı'nın üzerinde oyalandıktan sonra Hüma'ya döndü.

"Geldiğin için teşekkür ederim," dedi saf bir samimiyet içeren sesiyle. Gözlerinde ki yorgunluk genç kadının dikkatinden kaçmamıştı.

"Sorun olduğunu söyledin. Senin bir sorunun mu var?"

Mehmet başını sağa sola salladı. "Hayır, sorun Bulut."

Hüma farkında olmadan nefesini içine hızla çekti. "Neyi var?" diye sordu ama sonra kendini toparladı. "Yine bir kızın yanından mı dönmedi."

Mehmet böyle bir karşılığı bekliyormuş gibi başını yeniden salladı. "Bileği sakatlandı ve o tedavi olmayı red ediyor."

Hüma'nın aklına adamın ağaca vurma sahnesi geldi. O bileğin sakatlanacağı zaten belliydi. Demek onca zaman adamın ortalardan görünmeme sebebi buydu. "Benden ne yapmamı istiyorsun?"

Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin