HER ŞEY YOLUNA GİRİYOR
Bulut babasının gönderdiği mesaja baktığında içi rahatladı. Hüma hala uyuyordu ve her an uyanabilirdi. İliğı alacak hastaneninde tıp fakültesi olduğuna sevinmişti. Hüma'nın elini yavaşça yatağa bıraktı ve geceden bu yana odada ona eşlik eden Nazlı'ya baktı. Genç kızın ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü ama şimdi sakindi. Gözlerini ayırmadan oturduğu yerden arkadaşına bakıyordu.
"Nazlı benim bir yere kadar gitmem lazım onun yanında kal olur mu hemen geleceğim," dedi.
Nazlı bir an bile ona bakmadan ağır ağır başını salladı. "Onun yanından ayrılmayacağım," diyerek karşılık verdi. Onun sadece gözlerine bakmak bile söylediğini ne kadar ciddiye aldığını gösterir nitelikteydi.
Bulut kızları arkada bırakarak hastanenin onkoloji bölümüne doğru ilerledi. Babası tam girişte onu bekliyordu. "Oğlum hoş geldin," dedi yüzünde sanki güneş açmış gibi bir gülümsemeyle. İkisininde gözleri griydi ve boyları uzun, vücutları yapılı. Onun dışında bir başka benzerlikleri yoktu.
"Geldim ve sadece iliği verip gideceğim. Tüm bunların haricinde seninle yakın olmamı bekleme benden, " sert bir sesle. Onun yakınlığına, sahteliğine ihtiyacı yoktu ama adamın yüzünden hüzünün geçmesi Bulut'un kaşlarının çatılmasına neden oldu.
"Haydi gel bizi bekliyorlar."
Bulut çok geçmeden adamın peşine takıldı. Biran önce işini halletmek istiyordu ve Hüma uyanmadan orada olmalıydı. Ona uyandığında yanında olacağına söz vermişti. Hayatında ilk defa bu kadar çok sözünü tutmak istiyordu.
Beyazın hakim olduğu koridordan ilerlediler ve insanların yanlarından geçerken babasına selam vermesini izledi. O da hepsi ile ilgileniyordu. Bu onu şaşırtmıştı. Eğer yetenekli bir oyuncu değilse bu insanları gerçekten önemsiyor olmalıydı. Çok geçmeden bir odanın kapısını açtı ve gri gözlerini oğlunun gözlerine dikti ve içeri girmesini işaret etti. Genç adamda ona bir kere baktıktan sonra odaya adım attı. Ne bekliyorsa yanılıyordu çünkü burada ilik alınacak bir teçhizat yoktu. Aksine bir yatak vardı ve onun üzerinde kendisinden küçük oldukça zayıf sevimli bir genç yatıyordu. Yanında ise yaşı ilerlemiş hoş bir kadın vardı.
"Önce kardeşinle tanışmanı istedim," dedi babası yanına gelerek. Onun konuşması ile hem yatakta ki genç hem de yaşlı kadın onlara döndü. Genç olanın yüzünde hayranlık ve sevinç karışımı bir gülümseme belirdi. Onu şaşırtan ise minnettar bir gülümseme ile kendisine bakan kadının yaklaşımı oldu.
"Teşekkür ederim," dedi gözlerinden sicim gibi yaşlar boşanırken. "Bunun benim için anlamını bilemezsin."
Bulut sadece bir baş hareketiyle cevap vermekle yetindi. Zira kalbi o kadar şişmişti ki tek kelime edecek durumda değildi.
"Abi, sen benim abimsin. Sonunda geldiğin için mutlu oldum."
Bulut ona azda olsa benzeyen genç adama baktı. Kendisinden üç dört yaş küçük olmasına rağmen yaşı ilerlediğinden ondan bile yakışıklı olacaktı. Hastalığının kötü olduğunu biliyordu ama o iyileşecekti. Bunca zaman gelmediği için kendine küfür etti. Eğer geç kalmasından dolayı ona bir şey olursa kendisini asla affetmezdi. Bu kadar masum bakan bir çocuğa bunu yaparsa ruhu lanetlenirdi.
"Geldim," diyebildi sadece. Kelimeler boğazına düğümlenmişti.
"Senin karşılaşmalarını izledim biliyor musun abi harikasın. İyileştiğim an kesinlikle voleybola devam edeceğim."
Bulut kaşlarını çattı. "Benim karşılaşmalarıma mı geldin?"
"Hayır, babamda senin tüm karşılaşmalarının videoları var. Orta okuldan tut liseye oradan üniversiteye kadar. Ne yaparsam yapayım hiç bir zaman seninle gurur duyduğu kadar benimle duymayacak," dedi hüzünlü bir gülümseme ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDI
Jugendliteratur🏆WATTYS 2019 KAZANANI🏆 Üniversitenin en başarılı olan Spor Akademisi 32 yıldır bir efsaneyi barındırıyor. Peri ve Atmaca'nın Sonsuz Rekabeti! Akademinin birbirine düşman olan kız ve erkek voleybol takımı Rüya kupasını kendi takımına kazandırmak i...