BÖLÜM -11-

11.2K 1.1K 137
                                    

ATMACA'NIN PİŞMANLIĞI

Kahretsin!

Neden ona bu şekilde konuşmak zorundaydı sanki. Aptal! Aptal! Peri her ne kadar rakibi olsa da o bir kadındı ve söyledikleriyle onun kalbini kırmıştı. Bunu gözlerinden görebildiği an dudaklarını birbirine bastırmış ve kelimeleri nefesini içine çektiği gibi çekmek, geri almak istemişti. Neden ona bu şekilde sert konuşmuştu sanki? Üstelik onu gördüğü an beğenmişti. Elbiseyi yakıştırmasına rağmen ona bu sözleri söylemesine anlam veremiyordu. Şaşırmış olmalıydı. Günlük kıyafetleri her zaman eşofman ya da tayt olan bir kadını karşısında elbise ile gördüğünde kesinlikle şaşırmıştı. Gözleri hala onun uzaklaşmasını izliyordu.

"Bunu nasıl söylersin?" Hüma'nın minik arkadaşı gözlerinden ateş saçarak ona bakıyordu. Yumruklarını sıkmış sanki ona her an vurabilirmiş gibi atılmayı bekliyordu. Gözlerindeki kızgınlık zaten genç adamın yaptıklarını açıkça gösteriyordu. Bulut bir an yanında ki arkadaşına döndü.

Mehmet hemen ellerini kaldırdı. "Bana hiç bakma. Ona bunları söyleyerek bu sefer çizgiyi gerçekten aştın," dedi. Arkadaşının bu sesli bir şekilde dile getirmesi Bulut'un içinde ki sıkıntının daha da artmasına neden oldu. Yanlış bir şey yapmıştı. Bu yüzden diğerlerine tek kelime etmeden onlardan oldukça uzaklaşmış olan genç kadının peşinden koştu. Kadınlarla beraber olduğu sürece hiçbirinin kalbini kırmamıştı ya da onlara kötü söz söylemezdi. Oysa ilk defa bir kadının kalbini kırmıştı.

"Kahretsin!"

Daha hızlı koşmaya başladığında ağaçların arasında yürüyen genç kadını gördü. Adımlarını o kadar ağır atıyordu ki gören gecenin manzarasını çıkarmak için bu kadar ağır yürüdüğünü düşünürdü. Ama Bulut onun neden böyle olduğunu biliyordu. Genç kadının arkasından yaklaşıp onun kolundan tutmadan önce o konuştu.

"Git başımdan Bulut. Seninle uğraşmak istemiyorum," dedi. Genç adam onu rahat bırakabilirdi. Eğer onun sesindeki titremeyi duymasaydı. Onu dinlemedi ve kolundan tutup kendine doğru hızla çevirdi. Ondan özür dileyecek ve eskisi gibi kaldıkları yerden devam edeceklerdi ama o an bunları gerçekleştirmesine engel olan iki şey oldu.

Birincisi kadını sertçe kendine çektiğinde gevşemiş topuzu tamamen açıldı ve saçları bir örtü gibi yüzünün iki yanına yayılarak beline doğru lüleler halinde ilerledi. Saçlarının ipeksi görünümü ve içinde barındırdığı parıltılar genç kadının yüzünü çevrelerken onu farklı biri gibi göstermişti. Daha kırılgan daha büyüleyici. Onun bu yeni görüntüsü karşısında Peri'nin gözlerine baktığında bedenindeki tüm kaslar kasıldı. Dudakları aralanmış olmasına rağmen tek kelime çıkmadı. Genç kadının gözlerinden dökülen yaşlar yanaklarından ilerliyor ve çenesinin altında bilinmezlikte kayboluyordu.

"Ben..." Bulut tek kelime daha etmek için kendini zorlasa da kadının gözyaşları ona bir şey yapmıştı. Kelimeleri unutmuş, ciğerleri nefes alıp vermek için ona yardımcı olmaktan vazgeçmişti. Genç kadın bir süre daha yaşlarla dolu gözlerle adama baktı ama sonrasında kolunu hızlıca çekip ondan kurtuldu ve hızlı adımlarla Bulut'u geride bırakarak ilerlemeye başladı. Bulut onun peşinden gitmesi gerektiğini biliyordu. Ondan tekrar tekrar özür dilemeli ve kaldıkları yerden devam etmeliydi ama onun ağladığını gördüğü an dudakları istemsizce mühürlenmişti sanki. Neden ona tek kelime bile edememişti?

Onun gidişini izlerken gece biraz daha soğumuş gibi geldi. Ellerini cebine koyup geri dönmek zorunda kaldığında ise sanki bir şeyleri kaybetmiş gibi hissetti. Bunca zaman alay ederek, laf sokarak onunla iletişime geçmişti. Bir kere bile kendisine alınmamış olan bu kızın böyle davranması şaşırmasına neden olmuştu. O kelimeler doğru bile değildi. Üstelik şimdi gözlerinin önünden saçları yüzüne dağılmış gözü yaşlı Hüma gitmiyordu. Birden tam kalbinde bir acı hissetti. Sağ elini cebinden çıkarıp kalbinin üstüne koyup bastırdı. Sanki bu hareketle acısının geçeceğini düşünüyormuş gibi hareket etmişti ama acı hala oradaydı.

Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin