ZAFERE BİR ADIM KALA
Bulut tepsisini masaya bırakırken iki genç kadına dikkatle bakıyordu. İkisininde tartışmadığını anlayınca kendini gülümsemekten geri kalamadı.
"Bakıyorum beyaz havlular yere atılmış, barış sağlanmış," dedi tepsisini masaya bırakıp Hüma'nın yanına oturdu. Genç kadına dikkatle bakarken gözleri parlıyordu. Gülümsemesi dudaklarında kıpır kıpırdı. Sanki her an genç kadına sarılacakmış gibi duruyordu. Hüma ona bakarken gözlerini araladı ve 'Sakın bunu yapma' bakışı attı. Çok geçmeden Bulut'tun her zaman ki bakışı ile ödüllendirildi.
'İddiaya var mısın?'
Genç kadın gülümsemesini bastırmakta başarılı olamadı ve dudakları kıvrıldı. Başını sağa sola sallarken kaşığı ile yemeğini dürtmeye başladı. Midesinde uçup duran kelebekler vardı. Yemek için pek yer kalmamıştı....
Ahu ikiliye bakıp gözlerini devirdi. Onların gözleri ile iletişimleri sinirini bozmuştu. Hayatta nefret ettiği şeylerin başında insanların yanında utanmadan flörtleşen tipler geliyordu. "Bende diyorum Hüma burada Atmaca nerede kaldı."
Bulut gözlerini genç kadından ayırabildiğinde alaycı bir ifade ile Ahu'ya baktı. Kaşlarını oynattığında Hüma ağzındaki çorbayı zorlukla yuttu. Çok komik görünmüştü. "Ha şunu bileydin. Peri nerede Atmaca orada."
Hüma yalandan rahatsız olmuş gibi kaşlarını çattı. "Bu açıklamandan korkmalı mıyım?"
Bulut ona gülümsedi ve tavuk budunu ısırmadan önce ona göz kırptı. "Daha çok bu duruma alışmalısın."
Nazlı masaya geldiğinde ortamı garipsemeden tepsisini Ahu'nun yanına bıraktı. "Bu masa her öğlen daha tuhaf bir hal alıyor."
Bulut elindeki eti sıyrılmış kemiği genç kadına sallarken gülümsedi. Gülümsemesi miskin bir kedinin gülümsemesi gibiydi.
Nazlı genç adamın gülümsemesinde ki anlamı çözmüş olacak tek kelime daha etmeden tepsisinin karşısına oturdu. Çok geçmeden masalarının yanına Mehmet gelince Hüma ve Bulut bir an genç adamın ne yapacağına dikkat etmek için yemeklerine ara verdiler. Mehmet ona bakmayan Nazlı'yı birkaç saniye boyunca süzdükten sonra onun karşısına oturdu. İkisi de yemeklerini sessizce yemeğe başladıklarında Hüma ve Bulut birbirlerine bakıp aynı anda omuz silktiler.
Yakın arkadaşlarının bir sorunlar olduğu aşikardı ama bir şey yapacak kadar bilgi sahibi değillerdi. Madem ikisi bu konu hakkında onlarla konuşmak istemiyordu o halde ikili sorularını çözmeleri için arkadaşlarına zaman verecekti.
"Bir masaya bu kadar düşman fazla değil mi?" Deniz bir elinde tepsisinin dengede tutarken diğer eliyle sırt çantasını omzuna sabitliyordu. Sarı saçları artık ilk geldiği zaman ki gibi kısa değildi ve yataktan kalktıktan sonra hiç taranmamış gibi darmadağınık duruyordu. Muhtemelen taranmamıştı. Hüma onu tanıdığı kadarıyla kendi dış görünüşüne önem veren biri değildi. İşte bu genç adamı daha da fazla yakışıklı ve karizmatik gösteriyordu.
Bulut onun oturmaması için hemen ayağını yanında ki sandalyeye koyup masaya doğru gürültülü bir şekilde çekti. Onun bu davranışı yemeklerini yiyen diğer insanların bakışlarını onlara çevirmesine neden olmuştu. Deniz genç adamın çocukça hareketine başını sağa sola sallarken Hüma'nın yanında ki diğer sandalyeye doğru ilerledi. Hüma ise elinde ki kaşıkla genç adamın kafasına vurdu.
"Ah!" Bulut yemek yemeği bırakarak darbe alan yere elini bastırdı. "Kaşıkla vurmak zorunda mıydın?" Genç adam eliyle sızlayan yere bastırırken bir yandan sızlanıyordu ama gözlerinde ki muzip parıltıdan onun canının yanmadığını biliyordu. Zaten Bulut her zaman kalın kafalı bir adam olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDI
Novela Juvenil🏆WATTYS 2019 KAZANANI🏆 Üniversitenin en başarılı olan Spor Akademisi 32 yıldır bir efsaneyi barındırıyor. Peri ve Atmaca'nın Sonsuz Rekabeti! Akademinin birbirine düşman olan kız ve erkek voleybol takımı Rüya kupasını kendi takımına kazandırmak i...