2. Çikolata Hırsızı vs Geleceğe Not

103 19 143
                                    

İyi okumalar^^

-


KISIM 1 : DÜNYA / SELAY


Kelimeler bulanıklaşmaya başladığında, üzerinde 'Buradaydın' yazan kırmızı kitap ayracını, üst kısmındaki keçeden yapılmış iki küçük el dışarıda kalacak şekilde kaldığım yere yerleştirdim. Gözüm yanımda getirdiğim ikinci kitaba kaydığında hazırda bekleyen suçluluk hissi kelimelerden aldığım huzurun içine etmeye yetmişti. Bozuntuya vermeden Savaşçı'yı, geometri kitabının üzerine yerleştirdim. Görmezsem suçluluk hissi peşimi bırakırdı değil mi? Pekala.

Masanın dört bir yanına saçılmış renkli kalemleri, not defterimi ve çikolatalarımı toplarken kütüphaneye sinen sessizliği bozmamak adına yavaşça hareket ediyordum, çikolatalara uzandığım sırada bir tanesi tanıdık bir el tarafından yürütülünce masada yalnız olmadığımı fark ettim.

Gözlerim çikolatamı yürüten kişininkilerle kesişince aklıma; 'sekiz yaşındaysanız hayat gerçekten tuhaf' diyerek sitem eden velet gelmişti. Çünkü hayat, karşımda oturmuş çikolatalarımı yürütmekten zevk alan bu çocuk içinde epey tuhaftı.

Açıkçası onu gördüğüm ilk günden bu yana normal olmadığını düşünüyordum. Çevresindeki herkesle anlaşabiliyor oluşu ve susmayan çenesi bir yana, bazen iç sesimi duyabildiği hissine kapılıyordum ve bu da bende, onunla aynı ortamda olduğumda kaçma hissi ortaya çıkarıyordu. 

Tolga, sınıfımıza geçen yıl nakil olmuştu ve onun gelmesine en çok sınıftaki kızlar sevinmişti; sınıfta sonunda çekici bir erkek gördükleri için neredeyse bir taraflarına kına yakacaklardı.

"Teşekkürler."

Her zamanki nezaketinden ödün vermeyerek teşekkür ettiğinde elimdeki diğer çikolatayı da onun önüne bırakarak ayağa kalktım. Tolga ise içindeki çocuklara eşlik edercesine sırıtıyordu.

Onunla ilgili bir diğer tuhaflıksa herkesle anlaşabiliyor olmasına rağmen hiç arkadaşının olmayışıydı. Bir bakıma benim konuşan versiyonumdu aslında. Bu yüzden hiçbir zaman onunla çikolatamı paylaşmaktan rahatsız olmuyordum. Ara sıra bana takılır ve mühürlenmiş gibi tepkisiz duran mimiklerime canlılık katmak isterdi, içimde gülmeye dair biraz istek olsaydı her defasında amacına ulaşırdı ama...

Eşyalarımı çantama tıkıştırdıktan hemen sonra onu sırıtan bir yüzle masada bırakarak yanından ayrıldım.

Kütüphane okul bahçesinin en kuytu köşesine yapılmış iki katlı ahşap bir binaydı ve özellikle bu yıl zamanımın çoğunu burada geçiriyordum. Hem test çözmek için ideal bir yer olduğundan hem de bilirsiniz ortam hep sessiz olurdu ve sadece kütüphanelerde konuşmamam kimsenin gözüne batmıyordu.

Merdivenleri teker teker inip sınıfların olduğu binaya doğru yöneldiğimde aniden karşıma çıkan uzun saçlı kız yüzünden olduğum yerde durmak zorunda kaldım. Her zamanki samimiyetsiz gülüşü yüzündeydi ve kan toplanmaya başlamış gözlerine bakılırsa o bugün test kitaplarını benim gibi görmezden gelmemişti.

"Selay! Biraz konuşabilir miyiz?"

Elbette, istersen sana şarkı bile söyleyebilirim (!)

"Yani şey.. Bir şey sormalıyım sana."

Gözlerini kaçırarak lafı çevirdiğinde devam etmesi ve bir an önce ne derdi varsa dökülmesi adına sabırla beklemeye koyuldum.

Nazlı hayatımda gördüğüm en uzun saçlara sahip kızdı ve hayatımdaki yeri sadece bununla sınırlıydı. Tabi ona sorarsanız benim en yakın arkadaşımdı.

İçimdeki SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin