ON BİRİNCİ BÖLÜM"Çek lan ellerini kızdan!"
Mirza Barın, gözlerinin önündeki manzarayı görmektense yerin yedi kat altına girmeyi tercih ederdi. Elleriyle teslim ettiği adamlardan biri, evindeki kıza tecavüz etmeye kalkışmıştı. Bu onun için o kadar büyük utanç sebebiydi ki, öfkeden gözü dönmüştü. Güçlü eliyle adamı Hazal'ın üstünden çekip aldığı gibi yere fırlattı ve bir hışımla üstüne çıkıp hiç durmadan yumrukladı. "Lan it! Seni ellerimle öldüreceğim."
Mirza içinde hissettiği öfke patlamasını kontrol edemiyordu. Hayatında ilk defa kendini bu kadar kontrolsüz hissediyordu. Elleriyle Seyit'in boğazına yapıştı ve sıkmaya başladı. "Sana emanet ettiğim kıza yan gözle bakmaya cesaret bile etmemen gerekirken, ona nasıl dokunursun piç kurusu!"
Hazal, şoktan çıktığında Mirza'nın adamın üzerine çıkıp boynuna sarıldığını gördü. Yaşadıklarının etkisiyle kilitlediği zihni kendine geldiğinde boğazında düğümlenen hıçkırıkları serbest bıraktı. Titreyen bedenini kollarıyla sardı ve açılan yerlerini kapatmaya çalıştı.
"Mirza, bırak! Tamam... Biz gerekeni yaparız bırak!" diye bağıran Halil'in sesini duyunca genç kız irkildi.
İşte o zaman Hazal, Mirza'nın adamı öldürmek üzere olduğunu anlamıştı.
Halil ve Ali, Mirza'yı güçlükle durdurabildiler.
"Öldüreceğim onu! Bırakın!" diye bağırdı Mirza, gözü dönmüş bir şekilde.
"Tamam Mirza, biz halledeceğiz."
Seyit, yüzü gözü kanlar içinde yerde kıvranıyordu. Mosmor kesilmişti. Gözleri baygın bir haldeydi.
Mirza, kulağına gelen hıçkırıkları duyunca hemen başını Hazal'a doğru çevirdi. İki büyük adımla genç kızın yanına varmıştı. "Nasılsın? Bir yerin acıyor mu?" diye sordu endişe ile. Adamlarından birinin böyle bir şeye kalkıştığından dolayı genç kıza karşı büyük bir mahcubiyet yaşıyordu. Yüzüne dahi zar zor bakabilmişti.
Hazal, başını kaldıramadı. Az önce neler yaşadığını yeni yeni farkına varıyordu. O adamın bedenine dokunduğu her bir izi zihninden silmek istiyordu. Kendini kirlenmiş hissediyordu. O kadar utanıyordu ki, odadaki adamların gözlerine bakacak yüzü yoktu. Bu ömründe yaşadığı en aşağılayıcı durumdu. Mirza'ya cevap veremedi.
Mirza, genç kızın durumunu anlayarak hemen adamlarına bir baş işareti yaptı ve onların Seyit'i alıp dışarı çıkmasını sağladı. Hazal'ın hıçkırıklarla sarsılan bedenini gördükçe sanki göğüs kafesini birileri sertçe yumrukluyordu. Onun savunmasız zayıf bedenine böyle bir acı yaşattığı için kendini suçluyordu. Her ne kadar Seyit'in daha ileri gitmesine engel olmuş olsa da, genç kızın mahrem yerlerine dokunup onu taciz etmesine engel olamamıştı. Düşündükçe kahroluyordu genç adam. "Ben özür dilerim," diyebildi en sonunda.
Genç kızın yanına oturdu yavaşça. Onu incitecek herhangi bir söz veya davranışta bulunmamak için çok temkinli yaklaşıyordu. "Lütfen... Bakışlarını kaçırma benden. Asıl utanması gereken o şerefsiz," dedi Mirza. Sözlerinin sonuna doğru sesi tıslayarak çıkmıştı.
Mirza, daha fazla dayanamadı ve genç kıza sarıldı. Onun ağlamasına gönlü razı gelmiyordu. "Şştt... Geçti..."
"B-ben, ben çok korktum..."
"Biliyorum, biliyorum... Hepsi benim yüzümden. Böyle bir adamı kapıya koymam benim hatamdı. Adamlarımı yeterince iyi tanıyamamışım."
"B-ben... Direndim... Ç-çok güçlüydü..." dedi genç kız hıçkırıklarının arasından. Mirza'nın sarılışı biraz olsun onu rahatlatmıştı. Neden bilmiyordu ama bu adamın kollarında güvende hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK NEFES (HIRSIZ)
RomanceKUSURSUZ BİR HIRSIZLIK. HESAP EDİLMEYEN ENGEL. Mirza Barın ERYAMAN, kusursuz planın en büyük oyunbozanı olacaktır. Aralarında Hazal ZÜMRÜT'ün de bulunduğu dört sıra dışı arkadaşın planladığı kusursuz hırsızlığın sonuçları pek de bekledikleri gib...