Adımların şaştıkça bu deli bozuk kaldırımlarda,
Seni bana getirme ihtimalleri bile tatlı bir rüzgar estiriyor penceremde.
🌻💛🌙
Sol tarafımdan masaya bırakılan kahveyi görmeden önce kokusundan hissettim. Bakışlarım bardakla buluştuğunda ise gülümsememe engel olamamıştım. Kahvaltı da başımın üstüne ama kahvenin kesinlikle mutlulukla bir ilgisi vardı. İnkar edilmesi gereksiz bir gerçekti bu. Bardağı bırakan el keskin bir hızla geri çekildiğinde başımı kaldırdım.
Boşluk!
Gülümsemem solduğunda dudaklarım hayretle aralanmıştı. Arkamı tamamen dönüp gözlerimi kıstım kuru kalabalığa. Ayakta laflayan, oturan, gülüşen, bir şeyler içen, öylece susan, hararetle bir şeyler tartışan birkaç grubun arasından ivedilikle sıyrılan birine takıldı bakışım. Bir adama! Kot ceketinin altındaki gri sweatin kapüşonunu kafasına kaldırmış, belirgin bir hızla adımlıyordu. Ve şayet ben hala delirmediysem, o kişi az önce masama kahve bırakmıştı.
Her Kimse...
Binanın dışında havanın güzelliğini fırsat bilip yayılmıştı herkes. Bense dağınıklıkla serpiştirilmiş çift oturaklı bir piknik masasına kurulmuş, elimde süründükçe sürünen araştırma ödevini yazıp Sevda'nın dersinin bitmesini bekliyordum. Hala aynı şekilde kot ceketlinin artık görünmediği tarafa baktığımı fark edince hareketlenip bilgisayarıma şarj olsun diye taktığım telefonu kablosundan kurtardım.
Leyla: Sendin? (14.28)
Mesaj anında görüldü oldu.
Her Kimse: :)
Her Kimse: Bendim Leyla.
Leyla: Neden kaçtın ki?
Her Kimse: Kaçmadım. Amacımı yerine getirip uzaklaştım sadece.
Her Kimse: İkisi çok farklı şeyler.
Leyla: Amacın bana kahve getirmek miydi yani?
Her Kimse: Senin aldığın kahve biteli neredeyse bir saat oluyor. Bu senin için uzun bir süre. :)
O kadar olmuş mu ya?! Omzumun üstünden içi boşalmış kağıt bardağa bir bakış attım sakince, dudaklarım istemsizce büzülmüştü.
Leyla: Şey... Teşekkür ederim?
Her Kimse: Rica ederim Ayçiçeği.
Her Kimse: Hey! Ne oldu? Niye çattın o kaşlarını yine? (14.36)
Leyla: Bana neden öyle sesleniyorsun?
Dişlerimle dudaklarıma işkence ederken ekrana kilitlenmiş bakıyordum. Bu gerçekten çok rahatsız ediciydi.
Her Kimse: Öylesin çünkü.
Her Kimse: Ayçiçeğisin.
Her Kimse: Ayçiçeğimsin. (Gönderilmedi.)
Her Kimse: Güneşe vurgun, güneşe hasret, güneşe meftun bir günebakansın. Gece olunca hüznün en koyu rengine bürünüp vuslatı bekleyen bir günebakan.
Leyla yazıyor...
Leyla çevrimiçi...
Leyla yazıyor...
Her Kimse: Deme bir şey Leyla...
Her Kimse: Biliyorum ne diyeceğini çünkü... Deme!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yuvarlağın Köşeleri*
General Fiction"Oysa bir dünya gizliydi sende. Buradan, buradaki bu aciz, korkak, küf kokulu dünyadan çok daha farklı olarak. Bir soluk, Bir bakış, Bir tutuş... Yeterdi. Yeterdi tüm galaksilerin içinde seni tanıyıp bulmama..." *Özdemir Asaf