Pencereden Sızan Depresyon Kokusu

875 79 54
                                    




Turuncu Sessizlik bölümünü okumuş muydunuz?





"Sana büyük caddelerin birinde rastlasam, elimi uzatsam tutsam götürsem gözlerine baksam gözlerine, konuşmasak anlasan."*


🌻💛🌙


"Yangın sayılır..."**

İkimizinde mırıldandığı replikle oturduğumuz daha doğrusu yayıldığımız pofuduk üçlü koltuğumuzun kolçağından kafamı kaldırıp karşıdaki kolçağa aynı benim gibi dayanmış Sevda'ya baktım. Bitmiş çilekli sütün içindeki pipetini eziyordu ağzının içinde. Belime sıkıştırdığım küçük yastığı kafasına attım.

"Ağlama!" Bir eliyle aynı yastığı daha kuvvetli bir şekilde bana geri yollarken bir eliyle gözünü siliyordu.

"Ağlamak için açmadık mı biz bu filmi?"

"Biz? Ben yapmayalım dedim."

"Ben depresyondayım. En yakın arkadaşım olarak yanımda olman gerekiyordu." dedi basitçe, sanki kumandayı uzat diyordu. Gözlerimi devirdim.

"Senin 1000 sayfalık ödevini yazıyor olman gerekiyordu esas."

"Önce acısını çekmem gerekiyor tavşanım. Acısı bitince çaresine bakarız."

"Yetiştiremeyince göstereceğim ben sana!"

"Yetişecek! Hep kötüler kazanmayacak." dedi küçük ekran televizyonumuzda hala oynamaya devam eden filmi başıyla işaret ederek.

"Salih çabaladı en azından. Sen onu da yapmıyorsun!"

"Salih pes etti. Ben etmeyeceğim." Kaşlarım çatılırken yattığım yerde doğruldum.

"Hala ödevden mi bahsediyoruz biz?" Ekrana bakmaya devam ederken omuz silkti. Kucağıma koyduğu bacağını dürttüm.

"Neyden bahsedebiliriz ki başka?" Bu bakışı tanıyordum. Ve hiç hayra alamet değildi.

"Bana bak!" Hızla kırpıştırdığı kirpiklerinin arasından baktı masumca. "Uğraşmayacaksın şu Taş Suratlı'yla!" Uyaran ses tonum ve ciddiyetle kaldırdığım kaşlarımın işe yaramasını umuyordum.

"Yetkin..." Fısıldayan sesini anlamlandıramadım.

"Ne?" Hala ağzında olan pipeti çıkarıp boş kutuyu sehpaya fırlattı.

"Adı Yetkin. Taş Suratlı'nın yani."

"Sen nereden biliyorsun?"

"Salih Hoca'nın seçmeli öğrencisi o da. Birkaç kere derse birlikte girdik." Başımı salladım.

"Her neyse işte. Uğraşma çocukla."

"Yanına mı kalsın yaptıkları yani?" diye cırladı.

"Ayy Sevda!" Gözlerimi tükenmişlikle tekrar devirirken ayaklarını üzerimden iktirdim. "Sanki adam öldürmüş gibi konuşuyorsun. Tamam sonucu iyi olmadı ama iyi bir şey yapmaya çalışmış işte."

"Kim dedi ona karışsın diye?! O karışmasa belki ben bir şekilde ikna ederdim hocayı."

"Küçük ihtimaller üzerine konuşuyorsun Arımızmız. Ayrıca Salih Hoca bu, nerede görülmüş geç kalan ödevi kabul ettiği?!"

Yuvarlağın Köşeleri*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin