Magnus Alec'in bileklerini çözdükten sonra ona bir havlu vermişti ve Alec hızlıca duşa yönelmişti.
Bilekleri acıyordu ama çok fazla değil. Sadece sızlama vardı. Kızarmışlardı da.
Yine de Alec bunu önemsemedi, şu an önemsediği tek şey Magnus'la deliler gibi sevişmek istediği gerçeğiydi.
Dağılmış bir haldeydi. Magnus onu rahatlatmıştı ama Alec bunu istemiyordu. Alec daha fazlasını istiyordu.
Duşunu aldıktan sonra alt kısmına havluyu sarıp kendine aynada bakmıştı.
Aslında çekici bir adamdı, kendisi de bunun farkındaydı. Yine de zamanında olan şeyler onun güvenini tamamen kırmıştı.
Saçlarından akan damlalar ile yatak odasına döndüğü zaman Magnus'u etrafı toplarken bulmuştu.
"Üzgünüm, yatağını kirlettim." Dedi Alec alaycı bir tonla konuşup. Magnus ona göz ucuyla baktığında içinden garip bir elektrik akımı geçmişti çünkü Alec'in daha ne kadar çekici olabileceğini düşünürken her defasında daha da çekici olmayı başarıyordu.
"Seni kesinlikle ıslak haldeyken de resmetmem gerekiyor." Deyip yataktan uzaklaştı Magnus. Neredeyse ağzından salya akacaktı.
"Bana fark etmez, biliyorsun ben parama bakıyorum."
Magnus yanda duran çekmeceyi açıp Alec'e saçları için küçük bir havlu vermişti. Alec ıslak saçlarını bu havlu ile kurularken Magnus onu izlemekten kendini alamıyordu.
"Bir sorun mu var?" Dedi Alec üstüne sinen şu bakışlardan rahatsızlık duyarak.
"Hayır bir sorun yok." Dedi Magnus elini kulağına götürerek. "Bir içki için kalmaz mısın?"
"Gitmem lazım, Izzy'e bu gece için söz verdim. Onunla dışarı çıkacağız."
"Izzy?" Dedi Magnus daha önce bahsi geçmeyen bu isimle afallayarak.
"Kız kardeşim."
Gelen cevapla rahatlarken gülümsemesi yüzüne yayılmıştı.
"Ah demek kız kardeşin var. Demek ki tek çocuk olmanın lüksünü hiç yaşayamadın."
"Izzy benim her şeyimdir. Hala şu berbat hayata katlanıyorsam tek sebebi o."
"O zaman sana yeni sebepler yaratmamız lazım."
"Paramı vererek bu sebebi yaratabilirsin aslında."
Magnus bu kaba cevabı beklemese de Alec'le flört etmenin zor olacağının farkına varmıştı. Yine de bozuntuya vermeden çekmecesinden 1200 dolar çıkardı ve Alec'e uzattı.
"Güle güle harca."
"Merak etme, gülümsetecek bir para bu." Deyip parayı cüzdanına koyarken aklına takılan soruyu ona yöneltme kararı almıştı. Bir yandan kıyafetlerini üstüne geçirirken bir yandan da konuşmaya başladı. "Ortalama olarak bir resimden ne kadar para alıyorsun merak ediyorum."
Magnus yanda duran koltuğa oturup karşısında giyinen Alec'i aç olmamasına özen gösterdiği gözlerle süzerken gelen soruyla tebessüm etmişti.
"En ucuzunu 20 bin dolara satıyorum."
"Yuh ne?" Alec'in doğal tepkisi Magnus'un hoşuna gitmişti. "Ayda kaç resim satıyorsun?"
"6- 10 arası değişiyor."
Alec'in gözleri fal taşı gibi açılırken Magnus onun bu sevimli haliyle mutlu olmuştu.
"Benim resimlerimi ne kadara satmayı düşünüyorsun?"
"Senin resimlerini satmayı düşünmüyorum Alexander. Bu resimler değer biçilmeyecek kadar mükemmeller çünkü."
"O zaman neden sana modellik yapıyorum."
"Çünkü hoşuma gidiyorsun ve ben hoşuma giden şeyleri çizmeyi seviyorum. Resimleri sergime koyarım ama hepsini değil. İnsanların senin gibi bir güzelliği görmesini istiyorum. Ama satış olayına gireceğimi hiç sanmıyorum."
Alec bir anda gelen bu kadar iltifat karşısında neye uğradığını şaşırmıştı.
"Be... ben şey... aslında... evet... yani mantıklı."
"Sakin ol Alec, bu kadar heyecanlanacağını bilsem söylemezdim bunları."
"Hayır hayır, söylemen iyi oldu. Sadece... ailede genelde beğenilen ve iltifat alan kişi Izzy olur. Ben pek alışık değilim buna."
"Alışmaya başlasan iyi edersin çünkü güzel şeylere karşı iltifat etmekten çekinmem."
Alec sadece kafa sallayabilmişti. Böyle bir adamdan bu denli iltifat almak ve beğenilmek nedensizce egosunu okşamıştı.
"O zaman cumartesi akşamı görüşürüz Alec."
"Görüşürüz Magnus."
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*