"Clarissa sana bir şey sormam gerek, Jace'ten hoşlandığını ne zaman fark etmiştim? Ya da şöyle diyeyim, nasıl fark etmiştin?"
Clarissa bir süre Magnus'a bakıp sonra da gülümsemişti.
"Birileri duygusal düşünceler içinde sanırım."
"Hayır değilim, sadece... merak ettim diyelim."
"Aslında başta çok büyük konuşmuştum çünkü Jace'i bilirsin. Hey kızlar hepiniz ile yatıp kalbinizi kıracağım havasında dolanan birisi kendisi. Arkadaş ortamında ilk tanıştığımda ona karşı çok önyargılıydım bu yüzden. Ama birkaç görüşme sonunda bana kafayı takmıştı. Numaramı almıştı ve sürekli mesaj atıyordu. Birden açık olma kararı aldım ve şey dedim Seninle yatsak beni rahat bırakacak mısın?"
"Bu fazla açık olmuş sanki."
"Yapacağım bir şey değildi ama yaptım işte. Bir süre cevap gelmedi ama sonra Bilmem ama deneyebiliriz. Şeklinde bir mesaj attı."
"Denediniz mi?"
"Jace denedi." Dediğinde Magnus ona tuhaf bir bakış atmıştı. "Yani denemekte ısrar etti diyeyim. Ben de nasıl bir aptallıksa teklifi kabul ettim."
"Sonra ne oldu?"
"Planlı bir şekilde yattık ve sonra Jace beni bir daha aramadı."
Magnus şaşkın bir şekilde Clary'e bakmıştı. Açıkçası beklediği cevap bu değildi.
"Ciddi misin?"
"Evet. 15 gün boyunca tek bir mesaj bile atmadı. Ben de atmadım. Sonrasında arkadaş ortamında onu yanında bir kızla görünce yaptığım her şeye pişman oldum ve ona ne kadar şerefsiz olduğuna dair uzun bir mesaj yazdım."
Magnus dikkatli bir şekilde onu dinlemeye başlamıştı. Hikaye ilgisini çekmişe benziyordu.
"Jace ne dedi peki?"
"Sadece gülücük emojisi atmıştı ben de onu engelledim. Ertesi gün aradı işte sinirli bir şekilde, beni nasıl engellersin diye hesap sormak için."
"Sen ne yaptın?" Dedi Magnus heyecanlı bir şekilde. Olay çok ilgisini çekmişti.
"Ben de işte sövdüm bayağı, seni bu yüzden kimse sevmiyor diye bir ton laf ettim. Sonra şey dedi yanımda bir kız görüp hemen sinir krizine girdin, kızlar için olay bu işte. Ben bunun üstüne daha da çıldırdım tabii. Sonra işte gülmeye başladı, zaten amacı beni deli etmekmiş. O kızla bir şey yaşamamışlar, sırf beni çileden çıkarmak için yapmış. 2 hafta boyunca ona mesaj atmadığım için çatlamış, hiçbir kız bana bunu yapmadı şu ana kadar filan dedi. Benim diğer kızlardan farklı olduğumu o an anlamış."
"Kulağa çok olaylı bir başlangıç gibi geldi." Dedi Magnus gülerek.
"Hemen başlamadık ki, ben olamayacağımızı söyledim çünkü çok farklıydık. Ama sonra... peşimden koştu. Jace normalde bunu asla yapacak birisi değil ve ben de kendimi ağırdan sattım. Sonuç olarak birlikteyiz işte. Ondan ne zaman hoşlandığımı merak ediyorsan, yattığım zaman ondan zaten hoşlanıyordum ama 2 hafta boyunca ona mesaj atmadım. Çünkü gururum böyle söyledi ve ben de yaptım. Belki dayanamayıp ona mesaj atmış olsaydım onunla hiçbir şansım kalmayacaktı."
"Gurur diyorsun yani öyle mi?"
"Bazen gurur ilişkide önemli rol oynar ama bazense gururunu birazcık ayaklar altına almak da gerekebilir. Mesela ben onu o kızla gördüğüm zaman mesaj attım, gururumu o anlık çöpe attım ve halimizi görüyorsun. Dibimden bile ayrılmıyor. Bence sen de birazcık hislerini ortaya çıkarıp Alec'e açılmalısın."
"Ne? Ne saçmalıyorsun sen? Ne Alec'i, ne hissi?"
"Magnus, ona nasıl baktığını gördüm tamam mı? Buraya geldiğinde ona gerçekten değer veren bakışlar attın. Şu anda da ona değer veriyorsun ama nedendir bilmiyorum hislerin konusunda açık olamıyorsun. Bence Alec'i kaybetmeden önce şu hislerini birazcık kabullen. Çünkü sonrasında çok geç olabilir."
"Ona karşı hislerim yok, hiçkimseye karşı hislerim yok Clary."
"Bir şeyi çok tekrarlayınca o şey gerçekleşmiyor ne yazık ki... Bence sen kendinle bir süre yalnız kal, sonra da kararını ver. Eminim doğru sonuca ulaşacaksın."
"Ben doğru sonucun farkındayım zaten."
"O zaman neden benimle bu konuşmayı yaptın?"
Magnus gelen sorunun cevabını kendi de bilmiyordu. Neden böyle bir konuşma içine girmişti ki?
"Sadece merak etmiştim."
"Pekala, öyle diyorsan öyledir. Ama fikrin değiştiği zaman pişman olmazsın umarım."
"Olmam, buna emin olabilirsin."
...
Tabii tabii.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*