Alec cumartesi günü evden çıkmadan önce ailesi ile çok şiddetli bir kavga etmişti. Öyle ki babasından sert bir yumruk yemişti ve evden çıkmadan önce yüzünde oluşan morluğu net bir şekilde görmüştü.
Aslında bu haldeyken Magnus'a gitmeyi istemiyordu ama biraz da olsa kafa dağıtması lazımdı ve Magnus, Alec kendisine itiraf edemese de ona iyi geliyordu.
Evinin kapısını birkaç kez çaldıktan sonra kapıyı güzel bir kadının açması ile kadını süzmüştü.
"Üzgünüm, yanlış bir zamanda gelmiş olmalıyım."
"Magnus, sanırım bahsettiğin şu model geldi. Cidden haklısın, o fazla ateşliymiş."
"Clary işine bak." Diyen bir sesle kızıl saçlı kız gülerek içeriye girmişti. Alec kızdan çok Magnus'un ondan "ateşli" diye bahsetmesine takılmıştı.
"Sen Clary'i takma." Diyerek kapının önüne geldi Magnus ama dikkati Alec'in yüzünde duran morluğa kaymıştı. Eliyle anında onun yüzünü kavrayıp "Bu nasıl oldu?" Demişti.
"İçeriye gireyim, anlatacağım."
Magnus onun önünden çekildiği zaman Alec kızıl saçlı kızın salonda uzanıp telefonu ile ilgilendiğini fark etmişti.
"Sevgilin mi?" Dedi Alec cevabı fazlaca merak ederek.
"Hah?" Magnus birkaç saniye şaşırmış bi halde ona baktıktan sonra gülmeye başlamıştı. "Clary'den mi bahsediyorsun?"
"Evet. Yani... böyle bir sevgilin varsa... neden benim resmimi çiziyorsun? O da oldukça... hoş bir kadınmış."
"Ah evet öyledir." Dedi Magnus olayı uzatarak. "Biraz rahatız ama biz, birbirimize sınırlar koymayız."
Alec anladığı şey karşısında yüzünü buruşturduğunda Magnus onun bu sevimli halini yememek için kendini zor tutuyordu.
"Bu... değişikmiş. Neyse beni ilgilendirmez."
"Clary benim öğrencim Alec, sevgilim filan değil. Zaten onun baş belası bir sevgilisi var."
Alec birkaç saniye ona öylece baktığında Magnus gülümsedi.
"Öğrencin?"
"Bazen çizimlerini beğendiğim insanlara çizim dersleri veriyorum, Clary bunlardan birisi. Sahip olduğum deneyimi paylaşmayı seviyorum."
Alec kafasını anladığını belirten şekilde sallarken karşısındaki kızıl saçlı kız birden ayaklandı.
"Lanet olsun, Jace ile buluşmama geç kaldım. Benim hemen çıkmam lazım."
"Jace'e selam söylersin, gerçi en sonki konuşmamız iyi bitmemişti."
"Seni pek sevmiyor biliyorsun." Diyerek çantasını aldı Clary. "Ama yine de selamını söyleyeceğim."
Clary Magnus'u öperek çıkışa yöneldiği zaman Alec aklında olan soruları sormayı bekliyordu.
"Jace seni neden sevmiyor?"
"Açık değil mi? Yürüyen bir libido makinesi gibiyim ve her yerde çarşaf çarşaf ilişki haberlerim çıkıyor. Sevgilisini elinden alacağımdan korkuyor. Oysa Clary benim için bir kardeşten farksız."
"Evet onu fark ettim."
"Şimdi bırak bu konuyu, yüzüne ne oldu onu anlat."
Magnus Alec'in mor yüzüne dokunduğu zaman Alec hızlıca geriye çekilmişti.
"Acıyor."
"Fark ettim. Kiminle kavga ettin?"
"Babamla."
"Ve sana vurdu mu?"
Alec cevap vermeyince Magnus sorduğu saçma soru yüzünden başını iki yana sallamıştı. Alec'in kendine vuracak hali yoktu sonuçta...
"Onunla çok kötü kavga ettik."
"Bugün çizim yapmayalım o zaman, ben sana yine paranı veririm. Bir sohbet edelim ne dersin?"
"Aslında buna hayır diyemem. Onlardan biraz uzaklaşmam gerekiyor."
"Uzaklaşmak istiyorsan geceyi burada geçirmeye ne dersin? Hem daha rahat edersin hem de biraz daha kafan dinlenmiş olur."
"Ben.... sana rahatsızlık vermek istemiyorum."
"Saçmalama Alexander, rahatsızlık verecek olsan neden sana bu teklifi yapayım öyle değil mi? Kendi evin gibi rahat hisset. Senin için misafir odasını ayarlarım."
"Ben cidden teşekkür ederim ama..."
"İtiraz kabul etmiyorum, beni zor kullanmaya itme. Kalıyorsun dediysem kalıyorsun."
Alec itiraz etmenin faydasız olduğunu anlamıştı. Açıkçası o da evden uzaklaşmayı istiyordu. Bu sebeple teklifi güç de olsa kabul etmişti.
"Güzel, o zaman güzel bir yemek yemekle başlayalım işe ne dersin?"
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanficMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*