Ve finalimize hoşgeldiniz ♥♥
3 ay sonra
Londra
Alec önündeki tabloyu incelerken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Daha doğrusu burada incelediği her tabloya baktığında yüzüne bir gülümseme oturuyordu.
Magnus bir ay önce bu sergiyi açmıştı. Sergideki hiçbir eser satılık değildi. Serginin ismi de Aşk sergisiydi.
Tüm tablolar Alec'e ait tablolardı. Magnus şu ana kadar yaptığı tüm portre ve yağlı boya resimlerini buraya koymuştu ama satışı kesinlikle yoktu. Son zamanlarda bu sergi için epey emek vermişti.
Küçük sevgilisinin mükemmelliğini herkes görsün ve bilsin istiyordu.
İnsanlar tabloları inceleyip yorumlar yaparken Magnus da Alec'in yanına ilerlemişti.
"İnsanlar sana bayıldılar, onlara kesinlikle hak veriyorum. Sen mükemmel bir sanatsın."
Uzanıp Alec'in elini tuttuğunda Alec de onun elini sıkı sıkıya tutmuştu.
"Demek son zamanlarında benden o kadar uzak kalıp kendini resme bu kadar vermenin nedeni buydu öyle mi?"
Alec'in sorusu ile Magnus gülümsemişti.
"Evet öyleydi... Ama en güzellerini sergiye koymadım. Mesela... fantezi adlı çalışmamı."
"En güzeli oydu aslında."
"Benim de favorim o ama insanların senin mükemmel seksi bedenine bakarak iç çekmelerini istemedim."
Magnus bunu dediği sıra yan taraftan bir kadının iç çekiş sesi dolmuştu ikilinin kulaklarına. Magnus'un yüzü sinirle gerilirken Alec gülmüştü.
"Portreme bile bakarak beni fantezilerine alet etmeye hazır insanlar var etrafta."
"Şu an hepsini yakıp küle çevirmek istiyorum."
Kadının üstlerine dönen bakışlarını fark eden Magnus anında Alec'i kendine çekip onun dudaklarına yapışmıştı. O benim dercesine Alec'i öperken Alec de geri kalmayıp onu aynı şekilde öpüyordu.
Birkaç dakikanın ardından ikili sakince ayrıldılar. Alec, Magnus'un kızaran dudaklarına son bir öpücük bırakıp sakince ondan uzaklaştı.
"Birazdan sana, özel çizdiğim resmi göstereceğim. Sergi biraz tenhalaşsın da önce."
"Özel resim mi? Merak ettim şu an."
"Etmelisin." Dedi Magnus gülerek. Sonrasında Alec'in elini tuttu ve onunla birlikte sergi alanını gezmeye başladı.
Bu resimleri onlarca kez görmüş olsa da Magnus her defasında bu resimlerin güzelliği ile büyüleniyordu.
Alec ise sürpriz yüzünden heyecan duymaya başlamıştı. Acaba nasıl bir sürpriz bekliyordu onu?
Sergi yavaş yavaş tenha hale gelmeye başladığında Magnus Alec'i serginin arka kısmındaki atölye odasına çekmişti. Alec sabırsız bir halde onu takip ederken Magnus ondan daha sabırsızdı.
Odaya geldiklerinde Alec odanın ortasında üstü örtülü bir resmin olduğunu fark etti, sürpriz kesinlikle bu olmalıydı.
"Yeni bir resim mi?"
"Evet ama bu diğerlerinden biraz farklı. Küçük bir detay içeriyor. Bakalım fark edecek misin?"
Alec'in heyecanı daha da artarken yavaş adımlarla üstü örtülü resme doğru ilerledi. Örtüyü kavrayıp derin bir nefes çektikten sonra sakince örtüyü açmıştı.
Resimde Magnus ve kendisi vardı be oldukça mutlu görünüyorlardı. Alec resimde herhangi bir detay fark edememişti.
"Hiçbir şey göremiyorum."
"Çünkü dikkatli bakmıyorsun." Dedi Magnus ona yaklaşarak. "Yüzeysel bakma."
Alec daha dikkatli baktığında yüzük parmağında duran yüzük resmini görmüştü. Eliyle o kısma dokunduğunda Magnus gülümsedi.
"Benimle evlenmeni istiyorum Alec."
Alec'e doğru bir fırça uzatmıştı Magnus.
"Cevabı resme çizmek ister misin?"
Alec onun elinde duran fırçayı aldığında eli zangır zangır titriyordu. Sakinleşmek adına bir nefes alıp verdi ve Magnus'un yüzük parmağına beceriksizce bir yüzük şekli çizdi. Sonrasında "Evet evlenirim." Diyerek Magnus'a döndü. Onun elinde tuttuğu yüzüklere baktığında yüzüne kocaman bir gülümseme yayılmıştı.
"Hayatımı seninle geçirmek istiyorum Alexander."
"Ben de hayatımı seninle geçirmek istiyorum Magnus Bane."
...
SONBu hikayedeki temel amaç ikisinin değişimi ve gelişimiydi. Umarım bunu yansıtabilmişimdir. Kısa ve tadında bir hikaye olsun istemiştim ve öyle de oldu. Okuyan herkese teşekkürler ♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*