İyi okumalar :)
Magnus ve Alec gece boyunca sohbet edip bir şeyler içmişlerdi. Alec sabah yaşadığı olayı neredeyse unutmuştu ve mutlu hissediyordu.
Magnus ise hayatında yaşadığı en güzel ve keyifli sohbetlerden birisini yaşıyordu. Alec iyiydi, Alec iyiyse Magnus da iyiydi.
"Bu sohbet için teşekkür ederim ama sanırım artık uyumalıyız." Dedi Magnus elinde duran bardağı yana bırakarak.
"Uyusak iyi olacak cidden."
Alec sersem bir halde yerinden kalktığında Magnus ona odasını göstermişti. Hemen sonra kendisi de odasına geçmişti.
Ama ikisi de uyuyamıyorlardı. İçeride birbirlerinin olduğu düşüncesi ikisini de uyutmuyordu.
Magnus onu istiyordu. Erken olsun ya da olmasın istiyordu.
Olduktan sonra hevesinin geçeceğini çok iyi biliyordu, daha önce defalarca kez bunu yaşamıştı. Bu yüzden ona bağlanma korkusu yaşamamıştı.
Alecse farklı bir durumda değildi, onun da şu an cinsel açlığı zirve yapmış durumdaydı.
İkisi de yataktan çıkmak istiyordu. Yataktan çıkmak ve diğerinin odasına gidip bu geceyi güzel sonlandırmak.
Sonunda Magnus yenildi. İstemsizce ayakları yataktan dışarıya taştı ve ayaklandı. Emin adımlarla kapıya ilerleyip hızlıca kapıyı açtığında Alec ile göz göze gelmişti.
Bir süre birbirlerine bakmış olsalar da bu bakışma kısa sürdü çünkü ikisi de birbirine büyük bir açlıkla saldırmışlardı.
Alec ayağı ile odanın kapısını kapadıktan sonra Magnus'un onu çekmesi ile yatağa yönelmişti.
Şu an ikisi de saf arzu ve istek içindelerdi. Alec yandığını hissetti ve ateşi ona Magnus sağlıyordu.
Çok güzel bir yanıştı bu.
Yatağa düştüler. Alec parçalarcasına Magnus'un üstünde duran şeyleri çıkarmaya başladı.
Önce tişörtü, sonra eşofmanı.
Sadece baksırı ile kalan adamı süzüp sonrasında bekletmeden dudakları ile bedenini keşfetmeye başladı.
Boynundan başlayıp yavaş yavaş aşağılara inerken Magnus onun altında uzanıyor ve ona insan üstü bir zevk yaşatan adamı izliyordu.
Elini onun saçına daldırdı ve daha aşağılara inmesi için onu teşvik etmeye çalıştı. Yavaş yavaş saçlarını okşayıp başını aşağı kısma doğru iterken Alec itaatkar bir halde ona istediğini veriyordu.
Karnı üstüne bırakılan ıslaklıklar ile Magnus titrerken Alec'in dudakları baksırı üstünde gezindi.
Magnus sınır noktasının ilk kez bu kadar zorlandığını hissetmişti. Daha ilerisini yaşayan birisi olmasına rağmen şu temaslar tüm geçmişi silecek derecede arzu ve şehvet doluydu.
Alec de dayanamıyordu bu ortama.
Hızlıca dizleri üstünde doğrulup kendi üstünde duran şeylerden kurtuldu ve en son baksırları ile kaldıklarında Magnus'un üstüne uzandı.
"İntikam vakti."
Kasıklarının özellikle temas etmesine özen göstererek kendini ona sürttü Alec. Öyle ki Magnus gecenin en melodik inlemesini ona sunmuştu.
"Çok güzel inliyorsun, seni çıldırtmak istiyorum."
Bir yandan kendini ona sürterken diğer yandan dudaklarını Magnus'un boynuna götürdü. Magnus artık yıldızları görüyor hatta yıldızlar ile dans ediyordu.
Sürekli temas eden sertlikleri yüzünden bedeni zevkten kavruluyor, tutunacak bir şeyler arayıp Alec'in sırtına tutunmaya çalışıyordu.
Öyle ki Alec sırtına geçirilen birkaç tırnağı hissetmişti ama umursamadı. Aksine o da karşılığında Magnus'un boynuna işkence etmeye devam etmişti.
Yavaş yavaş ortaya çıkan kızarıklıklar Alec'e yeterli gelmiş olacak ki elini aşağı kısma atıp baksırlarından kurtuldu. Şimdi ikisinin de sertlikleri özgür kalmıştı ve tensel temas tam olarak sağlanmıştı.
"Patronun kim olduğunu öğrenme zamanın geldi Magnus."
Magnus'un bir bacağını kendi beline çekti Alec. Bekletmeden, uyarmadan içine girmesi ile Magnus inlemişti.
Onun için sekste acı yoktu. Acı bile ona zevk veriyordu bu yüzden gelen darbe hoşuna gitmişti.
Alec hoşuna gittiğini fark edince beklemeye gerek duymadan kendini itti ve Magnus aynı şekilde inleyip Alecin yüzünü kendine çekerek dudaklarına yapıştı.
Alec'se Magnus'un diğer bacağını da beline çekmişti ve tüm ağırlığını onun üstüne vermeye başlamıştı.
Magnus'un kalçaları yanıyordu ama her bir darbede daha fazla zevkini yaşıyordu.
Ve Alec'in dudaklarına karşı inledikçe Alec daha da derinine iniyor, onu daha fazla keşfediyordu.
Dudakları dans ediyor, aynı zamanda bedenleri güzel bir uyumla hareket ediyordu.
Magnus artık o güzelim dudakları öpemeyecek kadar zevk almaya başladığında Alec geriye çekildi ve darbelerini keskinleştirip Magnus'un dağılmış yüzünü izlemeye başladı.
Magnus sanki her darbede daha çok dağılıyordu. Gerçekten Alec her hareketi ile patron benim diyordu.
Magnus tutunmak için elini geriye attı ve yatağın başlığına sıkıca tutundu. Diğer elini çıldırtmak istediği gencin dudaklarına götürdü ve parmaklarını Alec'in dudakları üstünde gezdirdi.
Alec nemli dudaklarını Magnus'un parmaklarına sürttü ve hafifçe parmaklarını dişledi. Magnus'un gözleri kayarken Alec onun elini son kez öperek Magnus'un üstüne uzandı.
Hızları biraz daha düşerken Alec Magnus'un dudakları arasına dilini yolladı ve dilleri birbirleri üstünde kaymaya başladı. Magnus aldığı zevkten dolayı ağlamak istiyordu.
Bedeni kasılmaya başladığında Alec sona yaklaştığını hissetti ve boştaki elini Magnus'un sertliği üstüne yerleştirdi.
"Birlikte gelelim."
Magnus sadece başını sallayabilmişti. Alec bir yandan onun üstünde hareket ediyor bir yandan da eliyle harikalar yaratıyordu.
Magnus rahatladıktan birkaç saniye sonra Alec de rahatlamıştı. İkisinin de yüzüne gülümseme yayıldı ve ikisi de hala arzuyu hissediyorlardı.
Alec kendini yana atıp nefes nefese bir halde tavana çevirdi bakışlarını.
Magnus'un ise düşündüğü tek şey bu anları resmetmesi gerektiğiydi.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*