Alec burada olmaya fazlaca alışmıştı. Birkaç hizmetçi vardı ve onlar her sabah harika kahvaltılar hazırlıyorlardı.
Her gün bir psikiyatr onu ziyarete geliyordu ve durumunu kontrol ediyordu. Magnus ise genelde çizim odasında çizimler yapıyordu.
Bazen birlikte dışarıya çıkıyorlardı, Londra'da gezmeye değer fazlaca yer vardı çünkü. Birlikte gezip oldukça fazla eğleniyorlardı.
Magnus yeni sergisi için bir yer satın almıştı ama bu sergisindeki hiçbir resmi satışa çıkarmayacaktı.
Sadece herkesin sanat ne demekmiş görmesini istiyordu.
Alec kendini toplamaya başlamıştı bile, kendisi bile kendine şaşıyordu. Her şey mükemmel gidiyordu, Alec buna alışkın değildi. Yine de sevmişti işte, Magnus ile olmayı sevmişti.
Ona bağlanmayı sevmişti. Eğer bu uzun sürmezse ciddi anlamda onu bu hayata bağlayan bir şey kalmayacaktı.
Bu düşünceler güzeldi, gerçekten güzeldi. Alec mutlu hissediyordu ama bu mutluluğunu bir şeylerin gölgeleyeceğinin de farkındaydı.
Ama yine de düşünmek istemedi, her şeyin iyi olmasını istiyordu. Böyle devam etmesi için her gece Tanrı'ya dua ediyordu.
Hayatında ilk kez bu kadar çok dua etmişti.
Magnus ile seks dışında her şeyi yapıyorlardı, sarılıp uyuyorlar ve bazen sabaha kadar konuşup sohbet ediyorlardı.
Ne Magnus ona karşı bir adım atıyordu, ne de Alec bu özel anları seks ile baltalamak istiyordu.
Onlar için her şey son derece güzeldi, hatta Magnus için fazla güzel olan şeyler vardı.
Bu aralar o kadar çok ilham geliyordu ki bazen resme saatlerini veriyordu ve bu da çok iyi hissetmesine neden oluyordu.
Hatta Alec bazen onu resimlerden kıskanıyordu. Farkında olmadan onlara daha çok zaman ayırdığı için içten içe ona kızıyordu.
O yüzden bugün onun dikkatini çekmek için üstüne siyah bir atlet geçirmişti, bunu ne zaman giyse omuz kasları ve kolları bariz belli oluyordu.
Magnus'un resim yaptığı odaya girdiği zaman Magnus'un önündeki tabloya çok odaklandığını fark etmişti. Bekletmeden ona yaklaştığında tuvalde kendi resmini görmeyi beklemiyordu.
"Çok güzel olmuş."
Magnus bir an irkilmiş olsa da onun sesini duyduğu için mutlu da olmuştu.
"Biliyorum çünkü sahibi güzel."
Alec onun üstüne eğildiği zaman Magnus yüzünü geriye atıp Alec'in yanağına öpücük kondurmuştu.
"Akşam seninle yemeğe çıkalım mı?"
"Bu gece evde kalmak istiyorum Magnus, yorgun hissediyorum."
"Bir sorun mu var?" Deyip yüzünü ona çevirdi Magnus. Alec'in gözleri şişmişti. Sanki son 24 saattir hiç uyumamış gibiydi.
"Uyumadın mı sen?"
"Uyumadım. Dün gece yanıma gelmedin çünkü. Bütün gece atölyendeydin ve ben seni beklerken uyumamışım."
Alec kollarını arkadan Magnus'a dolayıp eğik bir halde durarak ona sarılmaya başlamıştı. Magnussa o sıra Alec'in kollarına bakıyordu. Kendisinin önünde birleşen yapılı kollar iç çekmesine neden olmuştu.
"Sergiye yetiştirmem gereken resimler var çünkü."
"Ama sen benim resmimle oyalanıyorsun şu an."
"Seni özlemişim işte." Deyip elini arkaya doğru attı Magnus ve Alec'in saçlarını okşadı.
"Bir oda kadar uzağındayım Magnus, farkında mısın?"
"Farkındayım ama seni özlemek bile güzel geliyor." Deyip elinde duran fırçayı bıraktı Magnus. Birkaç gündür aklında olan konuyu Alec'le konuşması gerekiyordu o yüzden Alec'in kollarından kurtulup ayaklandı. "Seninle konuşmam gereken bir mesele var."
Alec düşündüğü şeyin yaklaştığını o an anlamıştı. Her şey şimdi bitecekti işte. Magnus ondan sıkıldığını söyleyecekti. Belki de hazır buradalarken onu hastaneye yatırır giderdi.
Elleri titremeye başladığı zaman Magnus fark etmiş olacak ki hızlıca Alec'in ellerini tuttu.
"Bana kötü şeyler söyleyeceksen lütfen söyleme, sadece gitmemi söylesen yeterli."
"Kötü şeyler söyleyeceğim evet, buna hazır ol." Dedi Magnus gülerek. "Bundan sonrası için başına çok büyük bir bela aldın çünkü. Gerçekten büyük bir bela. Bundan sonra her daim ensende olacağım, her saniye yanında olacağım. Sadece burada değil, döndüğümüz zaman da durum böyle olacak. Alexander, sana sevgilim diye hitap etmemi ister misin?"
....
Diğer bölüm final olacak arkadaşlar, üzülerek söylüyorum :(
![](https://img.wattpad.com/cover/182345832-288-k191147.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*