Bu aralar Magnus çizdiği resimleri incelerken çok değişik bir şey fark etmişti. Bazıları kusursuz denecek kadar güzel, bazıları ise geçiştirmek için çizilmiş kadar korkutucuydu.
Nedenini düşündüğünde tek bir fark ortaya çıkıyordu o da Alec.
Ciddi anlamda Alec ona ilham veriyordu, hatta ilham olayının ötesindeydi artık durum.
Alec onda başka bir şeylere neden oluyordu ve Magnus buna ad koymama konusunda oldukça ısrarcıydı.
Bu yüzden telefonunu eline alıp hızlıca Alec'i aradı. Bir an önce onunla konuşmak ve bir şeylere çözüm getirmek istiyordu.
"Efendim Magnus."
"Alexander hey, nasılsın?"
"İyi sayılırım, biraz başım ağrıyor. Sen nasılsın?"
"Ben de iyi sayılırım. Ben şey için aramıştım... Bugün bize gelebilir misin diyecektim?"
"Magnus şu an biraz işlerim var, başka zaman gelsem?"
"Ah şey, sorun değil." Dedi Magnus önündeki bardakla oynarken. "Ne işin var?"
"Dondurduğum üniversiteme tekrardan başlama kararı aldım. Onunla ilgili belgeler toplamaya çalışıyorum."
Magnus duyduğu şeye fazlaca sevinmişti. Alec'in kendini toparlaması hoşuna gitmişti.
"Bunu duyduğuma çok sevindim, ne zaman başlayacaksın?"
"Bir ay kadar sonra ama işlemler için daha erken gideceğim sanırım."
"Nerede üniversite? Yakın mı buraya?"
"Hayır, Londra'da. Zaten seninle de bunu konuşacaktım. Ben Londra'ya gideceğim, kendine çalışacak yeni bir model bakmaya başlamalısın bence."
Magnus birkaç saniye boyunca ne diyeceğini bilemez halde donup kalmıştı.
Londra mı?
Alec az önce Londra mı demişti?
Başka bir şehir ya da ülke değildi, başka bir kıtaya gidecekti.
"Ben... senin adına sevindim. Bayağı... iyi olmuş. Yani Londra güzeldir, birkaç kez ziyaret etmiştim."
"Gerçekten güzel bir şehir, hem yeni bir başlangıç yapma kararı aldım. Yeni bir hayat, yeni bir ev, belki yeni bir aşk."
"Aşk?"
"Evet. Şansım bu sefer yaver gider diye düşünüyorum."
"Ben... mutlu oldum şu an. Sen hak ediyorsun, güzel şeyler hak ediyorsun. Devam etmen gerekecek."
"Evet."
Alec derin bir nefes alıp verdi. Aslında kalmak istiyordu.
Aslında Magnus'un ona kal demesini istiyordu.
Ama Magnus bunu yapmazdı, yapmayacaktı da.
"Gitmem senin için daha iyi olacak, bir baş belasından kurtulmuş olacaksın."
"Baş belası filan değilsin."
"Doğru ya, sana zevk veriyorum. Seks düşkünü bir baş belasıyım ve bu senin çıkarına olan bir durum."
"Ne demek bu şimdi? Seni kullandığımı mı iddia ediyorsun?"
"İddia etmiyorum, eminim. Sana ilham verdiğim için benimle yakın oldun ve yattın. Ben de izin verdim. Masum değilim bu konuda biliyorum, suç tamamen sende diyemem. Ben de seninle yatmak istedim ve yaptım. Sonra sandım ki... belki... bir şeyler değişir. Yani, değerli hissettim ve bu kalıcı olabilir sandım. Kalıcı olmadığını bana gösterdin. Bana öğrettiğin şeyler için teşekkür ederim. Kendimden başka kimseye değer vermemem gerekiyormuş bunu anladım. Londra benim için bir yenilik olacak, belki de artık insanlarla zevkine yatma işine de son veririm. Kendime de bu kötülüğü yapmamam lazımmış."
"Yattığın her insanla duygusal bağ mı kuruyorsun sen?"
"Hayır bu sana özeldi, genelde yüzlerine bile bakmam. Oysa senin yüzüne sürekli bakmak istiyorum ve benim için en iyi seçenek buradan gitmek olacak."
Magnus bir süre cevap vermemişti, ne diyeceği konusunda bir fikri yoktu.
"Sanırım senin için en iyisi bu Alec, benden beklediğin şeyi alamayacaksın."
"Biliyor musun, ilham kaynağın olduğumu söylediğin zaman özel hissetmiştim ama bunun genelde başına gelen bir şey olduğunu söylediğin zaman senin için sıradan bir eğlence olduğumu anladım. Tek derdin resim, belki biraz da seks. Sanırım küçük şeylere büyük anlamlar yüklemişim, zaten aramızda bir şey olamazdı. Ben çoğu rengin adını bile bilmezken sen o renklerden harikalar yaratıyorsun. Senin için fazla alt tabakayım ben."
"Alec saçmalama, aramızda bir şey olmamasının sebebi bunlar değil, benim. Benden olmaz."
"İstersen olurdu." Dedi Alec aciz bir sesle. Sonradan hızlıca toparlandı. "Hoşçakal Magnus, umarım bundan sonraki hayatında mutlu olursun."
"Umarım sen de mutlu olursun."
...
Finale birkaç bölüm kaldı.
Kısa olacak derken ilk defa ciddiydim nsksksks
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*