Alec Magnus'un yardımını kabul ettikten sonra Magnus çok büyük bir karar almıştı.
Alec'in Londra'da kaldığı zamanlarda ona destek olmak için Londra'ya yerleşme kararı almıştı. Hem zaten uzun zamandır orada bir sergi açmayı düşünüyordu, hem bunu gerçekleştirecekti hem de Alec'e elinden geldiğince destek olmaya çalışacaktı.
Alec'le birlikte uçakla Londra'ya geçmeden önce ailesi ile tanışmıştı Magnus. Gerçi tanışmak denmezdi, Robert sadece kapıdan selam verirken Maryse birkaç tavsiyede bulunmuştu. Izzy ise sürekli iletişim halinde olacaklarını dile getirmişti.
Sonunda uçağa bindiklerinde Alec yorgunluk yüzünden Magnus'un omzunda uyuyakalmıştı. Magnus onu rahatsız etmemek adına kolunu bir saniye bile hareket ettirmedi ve bu tatlı yüzü izlemeye kendini öyle çok kaptırdı ki zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamadı.
Bir ara kendisinin de uykusu bastırdığında başı Alec'in başının üstüne temas edecek şekilde uyuyakalmıştı Magnus.
Aralarından ilk uyanan Alec olmuştu. Bulundukları pozisyonu fark ettiği zaman başta gülümsedi, sonrasında Magnus'u rahatsız etmemek adına yavaşça başını çekti ve Magnus'un başını koltuğun arka kısmına yaslamasını sağladı.
Kısa bir süre Magnus'un yüzünü inceledikten sonra pencereye döndü ve dışarıyı izlemeye başladı. Oldukça uzun bir yolculuk olmuştu ama bunun büyük bir kısmını uyuyarak geçirmişlerdi.
İneceklerine dair duyuru geldiğinde Alec Magnus'u uyandırdı ve uçak indikten sonra aşağıda onları bekleyen arabaya doğru ilerlediler.
Magnus şu an gerçekten iyi hissediyordu.
...
Alec bir gün sonra hastaneye yatacaktı ama onun öncesinde Magnus'un yanında bir gecesini geçirecekti. İkisi de yol yorgunluğu ile kendilerini odalarına bırakmış olsalar da ikisinin de uyuyabildiği söylenemezdi.
Magnus içi içini yiyen bir halde yatağında dönüyordu. Bu işin nereye gittiği konusunda bir fikri yoktu. Alec'le aralarında bir şey başlamış mıydı emin değildi ama ona destek olmayı çok istiyordu.
Yine de aklında olan soru işaretleri nedeniyle yatağından kalktı ve Alec için hazırlattığı odaya ilerledi. Kapısını çalıp onay aldıktan sonra odaya girmişti.
"Seni de uyku tutmadı sanırım." Dedi kapıda durduğu sıra.
"Hastaneye gitmek istemiyorum." Alec kolları arasındaki yastığı sıkarken çok masum görünüyordu.
"Gitmeni ben de istemiyorum ama zorunda olduğunu ikimiz de biliyoruz."
"Zorunda olmaktan nefret ediyorum." Dedi Alec iç karartıcı bir ses tonuyla. "Güçsüz hissediyorum."
"Güçsüz değilsin."
"Öyleyim." Deyip ne zaman oraya yerleştiğini bilmediği göz yaşını gözünden sildi. Magnus onun ağladığını fark ettiğinde içinin titremesine engel olamamıştı. "Güçsüzüm ve bunu biliyorum. Sen beni tutmasan düşerim gibi hissediyorum."
"Şu an saçmalıyorsun, şu ana kadar ben yanında değildim ve sen iyi idare etmişsin."
"Evet, intihar etmeyi defalarca kez düşünerek iyi idare etmiştim. Hastaneye gelme amacım neydi biliyor musun? Birkaç hafta sonra..."
"Sakın bunu söyleme!" Magnus'un sesi çok korkutucu çıkmıştı.
"Doğruyu bilmelisin. Ailemden uzak olacaktım ve en azından o halimi görmeyeceklerdi."
"İntihar hiçbir zaman için bir seçenek değil Alec."
"Seçenek değil, son aslında. Her şeyin sonunu kendin belirliyorsun. Yaşam da ölüm de senin ellerinde oluyor."
Magnus başını olumsuz anlamda iki yana salladı.
"Hastaneye gitmiyorsun."
"Anlamadım?"
"Duydun beni, hastaneye gitmeyeceksin. Gerekirse burada bizzat benim gözetimim altında tedavi olursun ama hastaneye yatmanı filan istemiyorum. Gözümün önünden ayrılmıyorsun."
"Beni başından atman gerekmiyor muydu senin?" Dedi Alec acı bir şekilde gülerek. "Bana şu an evcil hayvanınmışım gibi davranıyorsun. Araba ile çarpıp zarar verdiğin için pişman olduğun küçük bir köpek gibiyim senin gözünde. Pişman olduğun için yardım etmeye çalışıyorsun. İyi olduğum anda yine kapının önünde kendimi bulacağım çünkü vicdanın rahatlamış olacak."
"Senden hoşlandığımı söylemiştim."
"Pişman olacaksın."
"Bırak da o kısmına ben karar vereyim."
"Bunu bilmek için medyum olmaya gerek yok Magnus, sana birkaç ay veriyorum. Belki daha bile az."
Alec ona arkasını döndüğünde Magnus sinirli bir iç çekti. Odadan çıkmak için hamle yaptıktan birkaç saniye sonra çıkmaktan vazgeçmişti.
Yatağa doğru ilerledi ve örtüyü açıp örtünün altına girdi. Alec'e arkadan yaklaşıp kollarını ona sardı ve başını da sırtına yasladı.
"Burada olacağım."
"Olmayacaksın. Bana umut vermeye çalışma."
"Umut vermiyorum, burada olacağım. Burada olacağıma söz veriyorum."
Alec'i içine sokmak istercesine sararken Alec bu anın rahatlığı ile hızlıca uykuya dalmıştı. Magnus ise bir süre daha bu anın güzelliğini yaşamak için uyanık kalmayı tercih etmişti.
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*