Magnus: Ne zaman gideceksin?
Alec: Yaklaşık 3 gün sonra.
Magnus: Anladım.
Magnus: Seninle konuşmaya devam edecek miyiz? Yoksa sen gidince tamamen kopar mıyız?
Alec: Edeceğimizi sanmıyorum.
Magnus: Pekala.
Magnus: Bugün yeni modelle çalışma yaptım, hoşuma gitti. Yani işinde iyi gibime geliyor. Fazlaca deneyimli.
Alec: Hangi konuda fazlaca deneyimli olduğu tartışılır tabii.
Magnus: Onunla yatmadım, eğer bunu kastediyorsan.
Alec: Üzüldüm senin adına. Merak etme yakında yatarsınız.
Magnus: Büyük ihtimalle.
Magnus: Onu beğendim çünkü.
Magnus: En azından bana trip atıp beni sahiplenmeye çalışmıyor.
Alec: Ve de sorunları ile seni sıkmıyor.
Alec: Bence konuşmayı şimdiden kessek çok iyi olacak, gitmeden önce sinirim bozulsun istemiyorum.
Magnus: Bence de.
Magnus telefonuna son kez bakıp konuşmanın yine sinir bozucu bir boyuta ulaşmasına küfürler savurmuştu. Sakin bir konuşma yapamıyordu ne yazık ki.
Bu düşüncelerin etkisi ile gramafonuna bir pikap yerleştirdi. Müzik ruhuna işlerken eş zamanlı olarak kapısı çalmaya başlamıştı.
Sinirle ayaklanıp kapıya yöneldiğinde tanıdık bir yüzle karşılaştı.
"Merhaba Magnus."
"Şey... seni tanıyorum değil mi?"
"Ben Isabelle, Alec'in kardeşiyim. Sergide karşılaşmıştık."
"Ah evet, hatırladım şimdi. Sorun ne?"
"Sadece... Alec hakkında konuşmaya geldim. Normalde bu aralar seninle çalışırken çok iyiydi ama son zamanlarda yine kendini kaybetmeye başladı. Onun gitmesini istemiyorum ama zorunda olması beni üzüyor."
Magnus ona anlamaz gözle bakmıştı.
"Zorunluluk yüzünden değil, üniversitesi için gidiyor Londra'ya Izzy. Üniversiteye zorunlu gözüyle bakman yanlış."
"Üniversite mi? Alec'in üniversitesi Londra'da değil Mississippi'de. Ayrıca üniversiteye değil tedaviye gidiyor."
"Anlamadım, ne tedavisi?"
"Alec bir süre hastanede kalacak Magnus, genelde gidiyor. Şiddet yönelimi, kendine zarar verme gibi sebeplerden. Sana bunlardan bahsetmedi mi?
Magnus başını hayır dercesine salladı, kendisini son derece kötü hissetmişti. Alec bunlardan ona bahsetmeliydi.
"Ben de sanmıştım ki... Üniversiteye başlayıp yeni bir hayata başlayacak."
"Yeni bir hayat onun için 6 aya yakın hastanede kalmak oluyor. Alec'in her zaman sorunları vardı, sevgilisi olduğu süre zarfında bunlar azalmıştı ama sonra terk edilince... katlanarak büyüdü. Tedavi görmeyi istemiyordu. İlaçları da reddediyor ama şu anki durumu iyi değil. Geçenlerde bana bunu yaptı."
Izzy kolunu öne uzatıp küçük morluğu Magnus'a göstermişti.
"Bu yüzden gitmek istiyor." Dedi Magnus iç çekerek. Lanet olsun ki Alec'i bu hale o getirmişti.
"Senin yanına geldim çünkü senden hoşlanıyor ve belki de... senin ona iyi gelmen tedaviyi hızlandırır. Senden onunla sevgili olmanı istemiyorum. Sadece ona destek olup düzelmesine yardım etmeni istiyorum. Gitmeden önce onunla konuşup bu olayı ondan öğren, benim anlattığımı bilmemeli. Ona destek olmayı istemezsen anlarım. Başımın çaresine bakabilirim merak etme."
"Yardım edeceğim Izzy, sen istedin diye değil. Kendim bunu yapmayı istemediğim için yardım edeceğim. Endişen olmasın. Bu süreçte onun yanında olacağım."
"Teşekkür ederim, cidden buna ihtiyacı var."
"Gelip bir şeyler içer misin?"
"Ah hayır, Alec'in yanına dönmem lazım. Belki başka zaman."
Izzy evden ayrıldıktan sonra Magnus hızlıca Alec'e mesaj atmıştı.
Magnus: Konuşmayı bu kadar erken kesmesek mi?
Magnus: Sanırım söyleyeceklerim bitmemiş.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*